Kundaklığında
Tarlada gölgeye yatırılan
Uyandığında toprak yutan açlığından
Köydeki esmer çocuk
Şimdi
Yaşamaktadır bir koca şehirde sıradan
Bir bakışki açıyor gönül muammasını,
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Devamını Oku
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
çocukluğunda annesi tarlada çalışırken emekleyip tren yoluna giden,
son anda komşu çocuğun farketmesi ile kurtulan, insanları daha yeni yeni tanıyan ama artık vaktin geçtiğini bilen hayatlar ne çok benzeşiyor .
kalan bayramlarımızı güzel geçirelim hiç değilse
Sevgili Dost .
merhaba üstadım, şöyle bir okudumda, o muhteşem kelimelirn bir araya getirdiği yazıya yazılan yorumları bir ara yazmamaya karar vermiştim. bu muhteşem insanların yazdıkları yorumların karşısında, benim yazacaklarım sönük kalır herhalde. sana üstadım demekle yanılmamışım. bak o güzel kalemlerden çıkan yorumlara. allah yolunu daim etsin üstad. bi kez daha yıktın ortalığı. sevgiyle kal üstadım.
miço hiç büyümez...çünkü o denizin çocuğudur..
sen hiç biyümessin rondo...çünkü içinde bi deniz taşıyanlardansın...
şimdi bir şehirin üzerine yıktın üç sabahı,mataramızda tuzlu sular doluyken...
neydelim de hadi?
Çarpık iki kemik arasından kabileler geçti.. sonra çağlar!.. traktörler..altından ekinler.. kalsiyum sandozlar.. bankalar yükseldi sonra.. dosyalar.. metropoller.. ülkeler.. başka kapitalist ülkeler....
Anlatmak güç. Belki şöyle deneyebilirim: tarlanın ortasına oturttu beni şiir.
(Şiir mi, hani şiir? O kendini bile unutturacak bir insanlık tarihi resmetti!).
İki kemik, bir parantez etti..
EFENDİM!
NE MUAZZAM BİR İFADELENİŞ, NE GÜZEL TEŞBİH, NE HOŞ TASVİRLER...
BİR GECE , ÇOK ESKİLERDEN BİR GECE, KISIK GAZ LAMBASI IŞIĞI ALTINDA ESKİ BİR MASALI DİNLİYORMUŞUM GİBİ GELDİ... YÜREĞİNİZE SAĞLIK, KALEMİNİZ HEP GÜZELLİKLER YAĞDIRSIN BİZE...
Tarla gölgesinde uyutulan,
Toprak yiyen çarpık bacaklı adam.
Şimdi yaşamaktadır bir koca şehirde sıradan.
Ömürler uzar sanırdı
Ağustos’a yaklaşan bayramlardan.
İlkbaharla sonbahar arasında iki bayramı kaldı gelecek yıllardan.
Zifirî karanlık karabasanlarından,
kalbi sızlar taşlı tarlada kalan aşklardan.
Şiirniz alıp götürdü beni yılalr öncesine ve sorgulamalar başladı beynimde.Hiç bitmemişti sorgulamalar ama yenileri eklendi yeniden.
Çok özel bir çalışma . Kutluyorum kaleminizi ve yüreğinizi. Saygılarımla tam puanımıda bırakıyorum sayfanıza
Şiirin harika bir eser oluşuna hikayesi müthiş bir anlam yüklemiş..
Üşümeyi çocukluğunda tatmayanlar üflesen üşüteceksin diyenler nerden bilebilirki bir çiftçinin saaatlerce sıvanmış çıplak bacak ve ayaklarıyla tarlayı suladığını..
Anlamlıydı örnekti ders alınacak vede ibretlikti..Kutlarım üstadım tebrikler..
Selam ve dualarımla..Kalemin daim olsun..yunus karaçöp
çok duygusal...kutlarım şairi bu güzel çalışmasından dolayı
müzeyyen başkır
KİMSE BİLMİYOR
geride kekik kokan saz değmemiş
delikanlı türküler bırakıp
dağı taşı aşıp geldim
kızartma kokulu beton binalara
kimse bilmiyor
pekmez içinde kaynayan pancarın tadını
ne de tavada kavrulan kengerin adını
hafta içi gündüzleri oluyor
en dantel muhabbetler
ve akşama ne pişirsem telaşı
olmadığından mı
seçemediğinden mi
kimse bilmiyor
geride birler hanesinde bıraktım yaşımı
köyümden kopup uzaktan buldum aşımı
can değişti gün değişti gön değişti
her gün darağacı gibi çatsamda kaşımı
geride saflık kokan
jilet değmemiş bakire yüzümü bırakıp
yılları aşıp geldim çığlık çığlığa
kirli sakalımla evlenmiş yüzüm
ve camlar arkasına saklanmış gözümle
kimse bilmiyor
delikanlılığıma girerken
kibrit kutusuyla giden mektubun tadını
ve cam silme bahanesiyle
bana el sallayanın adını
şimdi görsem tanımam o kadını
kayalara kalp çizmek asrın son modasıydı
iki baş harfin ortasına saplanan ok
en tatlı nidasıydı dilimizde
kimse bilmiyor
yıllar aradan mı
üzerimden mi geçti
geçerken çizmiş yüzümü sıra sıra
çiçekli mektupların yerini
cep telefonlarında SMS’ler almış
sanal muhabbetin
yarın kiminle çıksam okulu açılmış
kimse bilmiyor
gözler müebbet suskun
kalpler kurumuş
ceplerimiz gibi
zaman tünelinden bu şiiri yazdığım günlere dönmek çok güzel be dost.
susma
sesli ve mutlu kal
Deniz Şahinoğlu
Yaşamın kıyısından bakılmamış şiirde. öz be öz toprak kokusu. Ne yazık ki, bu şiirin altında onlarca, yüzlerce sebepler bulabiliriz göçün toplumsal öğeleri adına.
Evimizde köşe değiştiren çiçek bile solmakta. Çocuklukluk yıllarımız genelde köyde, kırsalda geçmiştir. O zamanlar, şairin yaşında olanlar iyi bilirler, bayramlar Ağustos ayın'a gelirdi.
Şiire dair tek bir şey söylemek gerek. KURŞİNİ RENKLER ARTIK KAHVE YADA SİYAH YA DA SARIYA DÖNEMİYOR..
Tebriklerimle. Cumhur Karaca
Bu şiir ile ilgili 58 tane yorum bulunmakta