“benim sadık yarım kara topraktır”
insan ve sadık yarı kara toprak
ikisi birbirlerine hayat bahşeder
ilk önce toprak insana can verir
sonra insan toprağa
toprak denince akla
memleket hasreti gelir
baba ocağından kopmuş
başka diyarlara hayat bulmak ümidiyle
yol almış gurbetçiler gelir
toprak kokusunu doya doya ciğerlere çekmenin
hasretini çekerler çoğu vakit
üzüntü ve gamlarını toprağa akıtmanın
özlemiyle yaşarlar
evleri yıkılmış, bağı bahçesi viran olmuş
kalpleri tarumar edilmişler gelir akla
kızgın güneşin, yağmurun, rüzgarın altında
sebebine bir mana veremeden
yıldızlar gibi kayıp gidenler gelir
ensar muhacir gelir akla
inancını, onurunu, korumak için
kök saldığı toprakları terk edenlerin
hüzün dolu hicret hikayeleri gelir akla
her insan mültecidir aslında
bir gün öz toprağından kopup gitmek var
başka bir menzile yönelmek
bambaşka seferlere çıkmak
en dertli zamanlardan
en huzurlu vakitlere kadar
susuzluğumuza su
açlığımıza aş
sazımıza ses olur toprak
ilahi bir haz olur
nağme nağme
toprağa gömülür her şey
toprağın altında çürür, erir kaybolur gider
sinesine gömülenleri yok etmez sadece
özlerini değiştirir
yeni hayatlara dönüştürür
aşk, şevk, heyecan verir
nice nice tohumlar fışkırır
filiz verir boy verir
devasa ağaçlar dallanır budaklanır
bir yanda rengarenk çiçekler, meyveler
bir yanda yağmurlar, mevsimler gökyüzü ve deniz
topraktan nesiller zuhur eder
muhtevası başka
husulü başka
güneş batarken sükunet tezahür eder
kızılımsı bir dinginliğe bürünür toprak
yüzü hepten karanlığa bulanır gece
sessizliğe gömülür dünya
bahar renkleriyle sevişir çiçekler
üşürken, soğuk rüzgarlara açık mevsimsiz bahçeler
çatlak toprağı öper yağmurlar
ve sonra vuslat anı
toprak dere yataklarında denize koşar
rüzgarın sesi gelir uzaktan
gökyüzüne nefes kadar yakınken
toprağın kokusu gelir
en yangın saatlerde
bulutlar gölge olur
çiy düşer toprağa
ve sonra
gün boyu seyredilir rüzgar dalgalı tarlalar
ay ışığının açtığı o sonsuz yollar
her gece
bir yanda yolculuk
bir yanda yol
bazen uzak bazen yakın
bir mezara dönüşür toprak
bir ana gibi sarıp sarmalar
bir vakit gelir
önce akan sular çekilir
bağlar sararıp solar
kara bulutlar kaplar gökyüzünü
gittikçe şiddetlenir rüzgar
tufanlar ortalığı kasıp kavurur
yedi gece sekiz gün
kül gibi savrulur toprak
elbet toprağa dönülecek bir gün
ve sonrası
sükun
redfer
İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 10.4.2022 16:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!