her evin önünde araba
ne yapacaklarsa
”-baak benim de var” uğruna
çoluk-çocuğun nafakasından kesip köye caka
aradım........yerden evler, tek tabaklı camlar da
yokk!
yookk..
evler beton, damlar tuğla, hanaylar balkon,
kırık testi saksılarda küpeliler yerine çanak anten
…….
bayram sabahı köy odasında olurdu herkes, elde yemekler
çatısı yıkık, damı göçük, kapısı çekik komşu evler
cümle kapısında bir yabancı, ünler
dam başında kıvrılmış, gelip-geçene havlayan köpekler
yokk!
yookk..
kimsenin kimseyi umursadığı, barışan küsler.
bu nasıl bayram Allasen..
…….
insan bu.. bir başına uyuya kalır son uykusuna, her an
orada burada sözde evlerde yapayalnız birkaç can
fark edecek, haberdar edilecek, mezar kazacak adam
yokk!
yookk..
özlediğim sevinçle gözleri parıldayan
öpülesi yaşlı eller.. öpeyim, alnıma götüreyim, lütfen
..
anamın mezarı yalnız.. Mereçe kabristanlığında
orta yerde kocaman Yeni Cami bir başına
selam vermeden geçer çoban sürüsüyle, köyden değil ya
yokk!
yookk..
çan-gıldırka sesleri, olur olmaza havlama
unutmuş sürüköpeği hırlamayı memnun halinden
…
ne çocukluğumdaki gibi oyunda çığrış-bağrış çocuklar,
ne nişan alayı, ne düğünlerde henk, çalan davullar
arabayla gelir olmuş saltıkçılar
yokk!
yookk..
üzümcü, kepici, kilci, kökboyacı, nalbant, hak toplayanlar,
ne pazara ısmarıç, ne, sattığını zehreye değişiveren
…
***
biz niye kaçdık hemşerim köyden, neden sürüldük
hala kayrak taş arabalar sürerdik, dudaklarımız büzük..
kuyruğu kabarık sakar atlar yerine söğüt kımçısı, ve düdük
yokk!
yookk..
babamızın terkisinde yolma tarlasına gitmek vardı, büyüdük
öküz kağnısında sap, harmanda dönmek varken
…
dolu dolu kırmızı buğday çeci evlere taşınır
un, bulgur, fasulye, tarhana, armut-erik kaklanır
sepette samanlı yumurta, dalında çağla, kökende hışır
yokk!
yookk..
taşyoğurda, köy yumurtasından cılbır
tandır ekmeğine deripeyniri, bekmeze banılır
dağ mürdümeği, göknohut, çiğdem
….
göçetmiş yüreğim doğup-büyüdüğüm köyden, yabana
kalmamış, beni oyuna almayan akranlarım da
oğlak güttüğüm anlardaki bobaçça
yokk!
yookk..
uğruna fal tuttuğum Kel Haçça
çocuk hülyalarım, bana kalsın bilme sen
…
biz ne uğruna, nelerden geçmişiz meğer, bilir misin
şehre gelin giden havaslığım, gençliğim, nerdesin
sevdamdan habersiz yavuklum, ellere gelin
yokk!
yookk..
kimseler bilmesin..
bilmesin hiç kimse bir de sen
Kayıt Tarihi : 17.2.2010 15:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ÖNCEKİ RAMAZANDAN ÖNCE KÖYE GİTTİM 'toprak damlı evlerde büyüdük ocak başında ısınırdık kışları tek camlı pencesi kuz' ŞİİRİME FOTOĞRAF ÇEKECEKTİM ÇEKTİKLERİM FACE BOOK DA BU O GÜNÜN ŞİİRİ..
.....
İçim..ciğerim sızladı...
Neleri kaybetmedik..nelerin uğruna......
..........
Öz köyümde yalnız kaldığımı görüyorum gidince..
........
Çok güzel ..
İçim burkulsa da..köyümüzü hatırlattığın için..
Sağolunuz...........
MAHMUT HALICI
Neler dersin şair sen ;
dökümanını yaptığın bu gerçekler varmıydı
bizler bunları gördük mü,yaşadık mı,
yada şimdi gördüklerimizle yaşıyormuyuz acaba
bizmi dünyadan kaydık, dünya mı kaydı umutlu sevdalarımızdan
attım heybeme bu şaheseri ,şiirdi dersti gelecek kuşaklara
kalemine yüreğine bin sağlıklar
kutlarım şair dostum tebrikler.
Aykırı Ozan.
CEMİL DÜZ
İnsanları güzel gönüllerinin yok olduğu gibi toprak damlı evler de tarihe karıştı.
Çok anlamlıydı şiiriniz.
Tebrikler.
ÜLKÜ AHISKA
BENI DUYGULARA SEVKEDEN AGLATAN VE BENI VE SANKI KÖYÜMNÜ ANLATAN BU HARIKA SIIRINIZI CAN-I GÖNÜLDEN TEBRIK EDIYORUM...TAM PUANIMLA+10 ALKISLIYORUM...
toprak damlari,
kupeli kazanlarin yok olmalarini.
neler yitirmedik ki seherli olmak ugruna.
hasret basti yine...
ozlem dolu yuregime.
gittim geldim koyume
birde cilbir yedim hasretle.
kizimada yaptim.cok begendi
ama koy yumurtasi gibi olmadi tadi.
yogurdu da koyden degildi cunku...
kalemine saglik hocam.saygi ve hurmetle mevlama emanet olasiniz
saygılarımla
Erdal YILMAZ
Hızla dönme dünya
Biraz duraklayıver.
Çiftçileri sadece
Onları anlayan sever.
Anlamayanlar,
Aldıkları oyla döver….
……………………
Hele bir baak
Seslerini, dinleyiver
Yorgun kalbi
Neler, neleer söyler…
……………………
Köyümün ördeği,
Kazı tavuğu
Bülbülü ötmez oldu.
Başımızda bir bulut
Belalar bitmez oldu.
Tarımı yok ettiler
Ocaklar tütmez oldu….
…………………….
Domatesin biberin
Tadı kalmadı artık.
Yok edilen ürünlerin
İthalat’ına kaldık…
Yüzü solmuş, garip köylüm
Gözlerin yine daldı
Anlıyorum seni ben,
Oy verdiklerin,
Mutluluğunu çaldı…
Ey benim çiftçim
Üzülme, bundan böyle
Biz dinleriz dertleri
Dertlerini bize söyle?
Haydi dürüst adam de
Bana köyümü geriver
“Tarım Benim Namusum”
Sadece...nn der.
………………………
Hızla dönme dünya
Biraz duraklayıver...
Erdal YILMAZ -25.06.2007- KAYSERİ
TÜM YORUMLAR (7)