Hep yagmur yagdiginda ya da karlar erirken evin telasini en cok damlayip akan damlarin kaygisi alir yürürdü. Tabi her zaman oldugu gibi kapilar kapaninca ve pencereler örtülünce hane icindeki bütün zorluklarin üstesinden gelmeye uykularini bile tasidigi sevgiye ilgiye sorumlulga ve sefkate delik desik ederek doyurup emzirip büyüttügü cocuklarina gerdigi kol kanatlarindan arta kalanlarini davardir sigirdir ekindir bagdir peynirdir süttür örmedir kazaktir örüp isleyip dokudugu ömrünü kendinden cok eteklerinden tutan hayata adamis ANNE` ligin eli ayagi birbirine dolasirdi.
Yapraklar sögüt diplerine, alic bayirlarina, kavak selvi siralarina ve meseli daglara dökülüp sacilinca soguklara sarilan toprak damlar ve kerpic duvarlar, örtmelerin camlari olmayan pacelerine silteden minderden ne varsa tikanip örtülerek, cercevesi olup da kirik camlari eski gazete yahut ziraatin gübre torbasi kagitlarindan püsle yapistirip sobanin kenarindaki sedire, kor karistiran mangal dibine, yahut tandirin altindaki örtüye sokulur siginirdir insan ve toplum sicakligini kendinden bilen hayat.
Cocuklugun büyümüs insanligini yarindan devralacak rol modelleriyle ne bildiyse gördügünden isleyip yasama sanatinin tarladan harmana, tirpandan degirmene, dagdan bagdan durumu tedarigi yerinde ocaga bucaga babanin diger yarisi anne, yagmur yagdiginda damlayip akan damlarin altina kösede kenarda bakrac helke sitil hereni kazan legen ilenger sahan ne varsa, akip damlmayan neredeyse hic kuru tarafi kalmadik yer bulmakta zorlanildigi koyun koyuna serili döseklerde gece boyunca sogugu ve sessizligi avutan yagmur damlalari konseri verirdi damlari akan evler.
Cörtenlerin altinda, duvarlarin dibinde , yagdimiydi seller sular götüren eski yagmurlarin gürleyerek karsiki daglara derelere ve meseliklere dogru cekip yankilandigi kara bulutlu göklerin yeniden günese aralanip güz sonu veya kis ortasi kit kanaat ölgün sicakligina sirtini bagrini vermek icin örmesi gocugu ya var ya yok akli oyun pesi kovalayip güden yari islak ayakkabisizligina umursayip aldiris etmeden sümügünü koluna sile cala en basta cocuklarla; kapilara dizilir, pacelere yaslanir, duvarlara dayanirdi insanlar.
Yagmur ara verdiginde damlara serili topragin altindaki eskimis cürümüs naylonlari degistirir, cali cilpi saman ve tekrar toprakla örter, dam yuvallagiyla ( silindir tastan lök ) yaptigi aktarmayi saglamlastirip sertlestirirdi yagmur yaginca veya karlar erirkene damlari akan hayat.
Durmaksizin yagan kar neredeyse kürümeye bile aman vermeden ve küründügündeyse evler kapilar paceler sokaklar gecilip savusulmaz olup, pufarelere kadar gömülür kaybolurdu.
Cocukluk bu ya, tipi minder tikali paceden veya püsle yapistirili kirik crceveden esip giciladiginda iceri hogulayip ` ister istemez misafirinizim ` diyen ayaz, taaa kopup geldigi öteden daglardan derelerden cikar gelir catar, üstü basi islak soguga doyup kanmanin tarifsiz güncesini yazar islerdi tarih ve takvim.
O sayede iyyce kendi koynuna sinip büzülmeye yasanan hayatin günü güncesi hali vaktiyle, her akip damladiginda sebebi ondan bilip en cok bizim damda dam yuvallagi olmadigina ve sanki daminda lok yuvallagi olanlarin oturdugu sedir, uzandigi tandir, un ambari, bugday harari, peynir cölmegi, üzüm askisi, tursu ve pekmez küpleriyle örtüsü sofrasi dösekleri hep kzru yere seriliyormuscasina hayiflanir üzülürdüm ben.
Aralik / 22
Kayıt Tarihi : 10.12.2022 14:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!