şehirler ister istemez insafsızca öğütüyor insanı
görüp tanımadan nice güzellikler
saygı sevgi komşuluk sıcak dostluklar
beton yığınları arasına gömülüyor
göğe çıkayım derken boşluğa iniyorsun
bazen bir kır çiçeğine
bir söğüt dalına
ağaçlarda raks eden kuş sesine
hasret doğup büyüyorsun
insan toprağından uzak kalınca garip oluyor
hasreti içini bir kor gibi yakıyor
evi barkı gülü ağacı dağı taşı
ve sevdikleri burnunda tütüyor
gönlü kanıyor
yıllarca yad ellerde
vatan toprağının hasretiyle alev alev yanıp tutuşuyorsun
doğup büyüdüğün toprağında can vermek istiyorsun
can atıyorsun çimen çiçek olmak için
yayla pınarı gibi gürül gürül çağlamak için
çoban çeşmesi gibi akıp durmak için
susuzluğunu gidermeye yetmiyor
başka bir yere irtihal ediyor duyguların
oradan başka bir yere tüm hücrelerin
her toprağı okşadığında
şefkatle dokunduğunda
toprak anadır aslında
her canlı gibi o da acı çekip harap olur
göğsünü açar emzirir herkesi
öyle vefalıdır işte
toprakta sırrını görürsün
baharı güzü yazı kışı görürsün
hayat ve ölümü görürsün
toprak vatandır
cepheden cepheye koşarken
bırakırken gözün arkada değil
canlar canı anneni babanı
kundakta ki ahmedini, gözü yaşlı ayşeni
bedeninin usaresi olan vatan toprağına
emanet edersin
çünkü dönersen gazi ölürsen şehitsin
toprak sevgidir
kuru kuruya sevgi olmaz öyle
her sevgi karşılık, dahası bedel ister
vatan sevgisidir sevgilerin en büyüğü
sevmek için tanımak gerek
toprağın altını üstü bilmek gerek
toprak dosttur
nice şehit evliya, alperen barındırır
ışık olup aydınlatırlar geleceği
başın derde girdiğinde
toprağın o ruhlar ordusu imdadına yetişir
birlikte omuz omuza seninle savaşır
her toprağın dağı taşın bir başka destanı vardır
üstündeki kurdu kuşun bir başka hikayesi vardır
senden bir parçadır
dağ yayla ve ovaların ılgıt ılgıt esen rüzgarları
çiğdemi, kardeleni kır çiçekleri
altın başlı başağı
toprağının değerini anlayamaz
boz bulanık ırmaklarında çimmeyen
balık tutmanın mutluluğunu tatmayan
tarla tarla çıplak ayakla koşmayan
kerpiç damlı evinin tandırında pişmeyen
buram buram kokan bazlamanın tadına varmayan
kır çiçeklerinin kokusu altında harmanda yatmayan
gözyaşlarını ekmeğine katık etmeyen
toprağın kıymetini bilemez
toprağında bir yüreği vardır
yüreğinde acı vardır
kalbinde ana şefkati
gözlerinde boncuk boncuk çiy taneleri vardır
gelmeyeni çağırır toprak
dağlarda köylerde şarkı söylemeye çağır
toprağına ihanet edersen
bir yok oluş serüveni yaşarsın
koskoca bir boşluk dolar aklına
ruhun sendeler
yolunu kaybedersin
yurdunu kaybedersin
toprak sessiz
dış dünyadan azade
en çok üstündekilerden dertli
en çok çığlıklar tırmalıyor kulaklarını
içindekiler çürümüş
göğsündekiler katran soluyor
bir şekilde bir sessizlik arıyorsun
yollar şehirler evler hep gürültülü
suskunsun
çevrende dinmeyen bir sürü debdebe
herkes kadar sorguluyorsun sebeplerini
yağmurlar iniyor göğün boşluğundan
gün ışıklarıyla toprağa iniyor titreşimleri
aşsız-evsiz-yurtsuz olanlar çare oluyor
sarmalıyor evleri sokakları şehirleri
bir hengame bin bir telaş içinde toprak
dur durak yok
kimi zaman hüzün
kimi zaman huzur dolu anlar barındırır
güneşi ayı uçsuz bucaksız boşluğu içine sığdırır
bugünlerde toprakta bir matem havası var
toprağın sızısı dinmiyor
gitgide çöle dönüşüyor
ılık bir nefesten mahrum
bir kuş yuvasından yoksun
yok oluyor
toprak susuz
herkeste bir telaş
her yerde bir ses
her yerde bir kalabalık
beton yığınlarına hapsolmuş
şehre güzellik veren sokakları değil
yüksek binalar meydanlar değil
ruh veren topraktır
karakter veren topraktır
her gece boyunca
uzun saatlerce
gün doğarken gün batarken
yürek parçalayıcı bir ağlama tutturduğunda
tek kelime etmeden
ısırgan gibi zihnine yapışmış günahından
el açıp af dilemeyi
ilk günahı ilk pişmanlığı anımsatır
ilk tövbenin kabul edilişini hatırlatır toprak
Yüce Rabb insanları toprak
toprağı insanlar için yaratmış
her canlının öldüğü gibi
toprakta ölür bir gün
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 6.12.2021 01:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!