Karanlığın dehşetidir, çilenin pençesi
Kara bir bulut yapışırdı
Toprağın yüzüne.
Çaresizlikti köylünün elinde
Babasından kalan miras
Açarak ellerini allaha yakarırdı.
Yağmur yağacaktı
Yağmur yağacaktı
Yağmur,
Serpilen kımıldı oysa
Deli bir rüzgarla
Çoktan sarmaladı ekini.
Gün hesabındaydı hamile bir kadın
İlk bebeğine
Düşüyorken aydan
Gün be gün
Bir yaprak daha duvar takviminden
Koparırdı akşam vakti.
Zamansız tutulut sancıya
Doğuramazsa Anası gibi
Ana olamamak vardı,
Beyninde kurt kemiriği
Benzi soluk
Karıncalanırdı teni...
Titreşimi neydi yarı kentlinin
Pamuk üretirdi,
Üşürdü ekin başakları
Sarısını verirken toprağa.
Kaplumbağa sabrıyla bir demirci
Yapardı sipariş gelen orağı,
Hava karardığında ikindi vaktiydi
Bedenini saran karanlık,
Sırtından girmişti
Soğurdu bedeni
Kara bulutun ardında...
İklimi değildi bu ülkenin,
Bu coğrafyanın iklimi değil
Bir yanda düşünürdü
Ak saçınan
Kor ateşe damlardı
Soğumuş teri...
Bir ömür gelip geçerdi
İnadına
Çile yüklenirdi sanki,
Kendi toprağında ağzı dolu
Gülemezdi insan...
Bir ömür geçerdi
Babadan kalma miras
Bir adım büyütmez,
Bir gün götürmezdi
Babadan bilme yaşardı
Bir ömür
Sınır geçmez
Yol geçmezdi
Çilesini yüklenirken omuzlarına...
(Kaynak: Ezgilerde Kaldı Yüreğim 1. Kitap)
Ercan CengizKayıt Tarihi : 20.10.2005 23:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Tebrikler
TÜM YORUMLAR (1)