Toprağa Dayarken Sırtımı

Serap Demirtürk
845

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Toprağa Dayarken Sırtımı

'Toprak alsın dertlerimi.' dedim de düşündüm derin derin. Dayanabilir mi toprak? Sanırım dayanır. Yüzyıllardır nice gönlün dertlerine bağrını açan toprak, eritip de yok ederken bedenleri, gönüllerdeki dertleri sarı güllerle göstermedi mi gerisin geri dünyaya ya da günahları zakkumun renklerine bürüyüp de sunmadı mı insan denen varlığın gözü önüne; 'Hadi kokla koklayabilirsen.' dercesine.
Nice nur yüzlü, pırıl pırıl gönüllü insanlar da sarılmadılar mı toprağa sımsıkı? Ondan değil mi ki bu güllerin güzelliği?
Söyle bana ey dünya, nereye saklıyorsun güzelliklerini? Sır gibi sanki bu güzelliklere erişilme yolları.
Başka gönülleri koza içinde gibi koruyup kayıran ey insan! Nasıl bir yürek var o bedeninde ki bencilliğini yok ederek başkasının eline batan dikene ah edersin. Hiç mi haksızlığa uğramadın, hiç mi acıtan olmadı canını? Hadi söyle bana, siyaha bakarken nasıl gökkuşağının renklerini hissediyorsun, söyle! .. De bana: Bağrına saplanan bıçak, yaralarken bedenini, sen nasıl o bıçağı tutan el iflah olsun diye duaya durursun? Bu nasıl bir gönüldür?
Yağmur damlıyor yanaklarıma…Sen gülümsüyorsun yağmura, elleri duadaki çiftçinin ruhuyla. Oysa bak o, neler söylüyor ıslanan ayakları için.
Sen ki bir lokmayı yemeden önce düşünürsün 'İhtiyacı olan başkası var mı? ' diye. Nice insanlar –bırak helal lokmayı- haramı bölüşmek için sarılırlar gırtlak gırtlağa…
Ve sen toprak söyle bana! Nasıl sığıyor bu yürekler bağrına? Hepsi için 'Gel.' dersin, orada mı anlatırsın eğriyi doğruyu, akı karayı?
Gözlerimi kapatıyorum, bir masalın içinde buluyorum kendimi. Hani o fasulye ağacı vardı ya, göğe uzanıyordu…Ona tırmanıyorum. En yukarılardan bakıyorum aşağıya. İnsanın yüreğindeki kir görünmüyor, nasıl ayırmalı ki beyazı siyahtan? Tırmanıyorum, tırmanıyorum, tırmanıyorum…Bulutların içine giriyorum, ılık bir ferahlık sarıyor benliğimi… 'Hep orada kalsam.' diyorum. Ellerime bakıyorum, bir küçük çocuk eli gibi… Ne kadar da muhtaç, uzanacak bir dost ele. Gözlerim acıdı… Açıyorum gözlerimi, bulutlar yok! İnsanlar sarmış etrafımı, meraklı gözlerle boğuyorlar varlığımı. Sırtımı dönüyorum hepsine. Koşuyorum, koşuyorum, koşuyorum ve bir kıyıda nefes nefese duruyorum. Ne güzel… Deniz, kum ve taşlar…Can-ı gönülden el uzatan bir yürek, 'Otur.' diyor. Oturuyoruz, konuşuyoruz ordan buradan … Bakıyorum gözlerinin derinliği okyanus gibi, o gözlerin bir yerlerinde kendimi görüyorum. Nasıl ve nereden gittim oralara, bilmiyorum. Şimdi veda etsem, desem ki 'Toprakla randevum.' var. Ne der ki ya da ben gider miyim ki… Bu acıları toprağa mı gömmeli yoksa o gözlerin dehlizinde mi aklamalı? Bilemiyorum.

30.10.2009
SERAP HOCA

Serap Demirtürk
Kayıt Tarihi : 30.10.2009 19:01:00
Serap Demirtürk