Toplumsal Olayları Analiz Metodu

Önder Gül
15

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Toplumsal Olayları Analiz Metodu

TOPLUMSAL OLAYLARI ANALİZDE HAREKET METODLARIMIZ
Toplumsal hadiselerin mutlak ana etmeni insandır. Toplumsal olayları tahlil ettiğimizde siyasal, hukuksal, ekonomik ve stratejik unsurlar hadiselerin ana etmeni olarak gözükse de tüm bunların oluşturan yine insandır.

Biz insanlar toplumsal olayları tahlilde çoğu zaman etkisinde kaldığımız sistemlerin gözlüğüyle analizler yapmışızdır. Örneğin kapitalist toplumda yaşıyorsak toplumsal hadiselerin temel etkeni olan insan yerine ekonomiyi ve parayı koyuyoruz. Analiz yaparken ilahi eksenli bakıyorsak, insanı insan yapan değerlerle tahlil oraya koyuyoruz. Hadiseleri tahlilde Rabbi yok sayan yapıdaysak Rabbani öğretilerin insanlara afyon etkisi yaptığı kanısına varıyor, yaptığımız tahlillerde insanı insan yapan etmenleri değil de hayvan ve daha aşağı indirgeyen dürtülerle değerlendiriyoruz.

Âlemlerin Rabbi’nin belirlediği İslam mefkûresinde toplumsal hadiselerin temel belirleyicisi olarak insanı kabul eder. Dolayısıyla İslamiyet insanlara toplumsal yaşamları vaaz ederken, bu ilkelere mütehammil insan fıtratlı yetiştirmeyi hedefler. Allah, hukuksal nizamları koymazdan evvel, felsefi ekollerin yılarca içerisinde bocalandığı ve insanların düşünce dünyasında karakaşa yaratan tüm soruları zamansal süreçle mukayyet olamayacak derunilikte kökünden halleder. Tüm bunlardan sonra, fethedilen kalp ve ruha kendi iklimini yerleştirir.

İnsanın yaratılış olarak iki farklı kanattan müteşekkildir. Bu kanatlardan sadece birini tercih etmek mecburiyetindedir.

Bir kanadı tüm hayvanların yaşamlarının gereği dürtülerden ibaret iken, diğeri ise insanları yaratan Rabbani nefhadır. Hayvani kanatla uçuşa geçenler, en vahşi hayvandan daha vahşi hale inerken, insanı insan yapan kanatla hareket edenler, meleklerden daha üst seviyeye çıkabilmektedirler.

Her insan düşünme yetisini kazandığı ve özgür düşünme rüştünü elde ettiğinde, bu iki kanattan birini tercih etme konusunda kendi ruh âleminde çatışma yaşar. Bu çatışmada Rabbani eksenli hareket kanadı olan insanı insan yapan öğretileri tercih edenler, hayatları boyunca ve ebedi hayatta mutlak mutluluk ve huzuru bulurlar. Diğerini tercih edenler, fani cazibelerin etkisiyle sarhoşça kendilerine verilen mühlete kadar dönüp dolaşırlar. Bu yapıdaki insanlar, tatminsiz duygularıyla her gün yüzleşseler de, dünyadaki ekonomik ve siyasal güçlerinden dolayı burada iyi yaşam sürerler. İnsan olmanın gereği olan Rabbani kanadı yüklendiğini söylediği halde bu kanatlarıyla hareket edemeyenler/etmeyenler, bu dünyada zulümler altında inlemektedirler. Ne bu dünyanın nimetlerinden gereğince yararlanamadıkları gibi baki âlemden de nasiplerini kaybetme temayülü içerisindeler.

Kanatlarının hareketlerinde gücün idrakinde olmayanlar kümeslere mahkûm olurlar. Kümeslere tıkılanların kanatları yolunur ve sahibine hizmet etmekten başka bir çaresi yoktur. Onlar gibi düşünmese de onların istediği doğrultuda yaşamaya itilirler.

Hayvani kanatla hareket edenler, kendi kanatlarının gücünü oluşturan değerler ile fikir mimarlarının görüşleri doğrultusunda dünya siyasetlerini, yaşam değerlerini ve idare sistemlerini düzenliyorlarsa, ilahi kanat temayüllerindeki insan toplulukları, kendi kanatlarının güçleri doğrultusunda hareket etmeyi bilmelidirler.

İlahi kanatla hareket etmesi gerekenler ile diğerleri arasında karşılaştırma yapıldığında, gerek türü ve seviyesi gerek hararet modelleri, gerekse gelişmişlikleri ve çöküşleri bağlamında aralarında apaçık bir farkın olduğa şahit olmaktayız. İslamiyet’in doğuşuyla düzeyli bir yaşam hedeflemiş ve İslâm temelinde düzeyli bir yaşamın ikamesi için aksiyon gösterilmiştir. Âlemlerin Efendisi (sav) döneminden itibaren belirli bir zamana kadar söz konusu ideali gerçekleştirmede başarı gerçekleşmiştir. Zaten Âlemlerin Rabbi Allah, özellikle onlara bu sorumluluğu yüklemiş ve Allah, Resulü (sav) ’e inen vahiy ile o yüce ideale varacak yolu da çizmiştir.

“Sizden iman edip yararlı işler yapanlara Allah şöyle vaadde bulundu: Yemin olsun ki onlardan evvel gelenleri nasıl (kâfirlerin) yerine getirdiyse, onları da (kâfirlerin arazisine) getirecek ve onlara kendileri için seçtikleri dinlerini (İslâm’ı) kuvvetle uygulama imkânı verecek. Onları korkularının ardından bemehal huzura kavuşturacak. Bana hiçbir şeyi ortak koşmayarak ibadet edecekler. Kim de bundan sonra nankörlük ederse, artık onlar fasıkların ta kendileridir.” (Nur, 55)

Büyük bir fikir mimarı, Müslümanların ilimde fende ileri düzeyde olmalarını ve bunları da iman kanatlarıyla hareket ettirmelerini şöyle anlatıyor:

“Bilim insanı ileriye götürür, imansa yukarıya doğru yükseliş sağlar. İlim aydınlık ve güç; iman aşk, ümit ve huzur verir. İlim amaç verir, imansa araç gösterir. İman ilme yön verir. İlim insanın yatay olarak, iman dikey olarak bakış açısını geliştirir. İlim atomu bulur, iman bunu insanların kötülüğüne değil hayrına kullan der. Dolayısıyla imansız ılım felakete yol açar. Bilim aklın, iman ruhun güzelliğidir. İlim dış güvenliğimizi, imansa iç güvenliğimizi sağlar. Bilim hastalıklara, depreme, fırtınaya karşı bizi korur, iman ise yalnızlığa, acılara, mutsuzluğa karşı bizi korur. İman bilimin ışığında hurafelerden kurtulur. Bilimsiz iman sahibi cahil Müslüman kurnaz münafıklar tarafından kullanılır. İmansız ilimse sarhoşun elindeki atom bombasına benzer. Bunu son iki yüzyıl gösteriyor.”

Bugün, toplumumuz hiç de iyimserlikle bakılamayacak derecede çöküş yaşamaktadır. İlahi kanadı yüklenenler bu gerçeği tüm çıplaklığıyla görmektedirler. Bu durumda toplumu kalkındıracak yolu/metodu yeniden araştırmak ve bu araştırmanın sonuçlarını topluma sunmak kaçınılmaz bir sorumluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hâsılı kelam, tüm Müslümanlar ve özellikle bizim toplumuz, toplumsal kargaşa ve sorunların üstesinden gelmek için özündeki bu kanatla hareket etme yoluna gitmelidir. Bu toplumun fikir mimarları da toplumsal birlik ve beraberliği sağlamak için insanlarımızı yüklendikleri kendi öz kanatları doğrultusunda hareket göstermeleri yönünde önderlik etmelidirler. Olayları analizlerde hayvanca tahlil ve teşhisler koymak hiçbir zaman kalıcı çözümler doğurmaz. Güdümlü bir toplum değil de araştıran ve araştırması neticesinde ulaştığı bulguları insanca analiz ettikten sonra kendi kanatları doğrultusunda hareket etmelidir.

Toplumsal analizlerde hareket kanadımız iyi bir şekilde kullanıldığında başarılı sonuçlar alacağımızı düşünüyorum. Toplumsal olarak ta en kısa sürede ilimin ışığında hareket göstereceğimiz kanısındayım. Basiret sahibi bir toplum temennisiyle…

Selam ve dualarımla…

Önder Gül
Kayıt Tarihi : 28.4.2008 20:44:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Yusuf Aygun
    Yusuf Aygun

    özgün bir sosyal pisikoloji analizi ufkumu genişlettiniz teşekkür ederim

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Önder Gül