Bir fırtına ilk günden son güne kadar...
Altı yaşam günü ve 7.gün muamma...
Fırtınanın başındaki nefes iyi niyetlilere ait,
ortasındaki nefes ise körleştirenlerin...
Fırtına her yaşam gününün özelliği...
Su ise her zaman güçlünün, ölüm küçüğün.
Bugün yine...
Kurulduğu unutulmuş geçmiş zaman saati uyandırdı beni..
Saatin ötüşü milli egoistlerin arabesk parçalarından biriydi...
Kapımdan çıktığımda iki yakamı daha büyük dişli çarkların arasına kaptırdım...Evimdekiler bana yeterdi...
Bense ancak çarkların dönüşündeki ritm olabilirdim...
Herkesi birbirine bağlayan bu çarklar sarhoş olmaz mıydı hiç...
İsmini vermek istemeyen bir kapıdan dışarı çıktım...
Yürüdüm...
Yol ayrımında ki kuşun ötüşü işitenlerin yüzünü kizartiyordu...
Sarıldım ona, öptüm kafesinden...
Dükkanlar tiyatro sahnesi gibi açılıyordu, çoğunda drama oyunu vardı...
Göğe baktım kan ve çamur bulaşmışti,
Cebime bir mezarlik dikilmişti...
Kullanılmış, atılmak üzere
pazar gününün beklendiği bir mendil gibiydim..
Son param ile köle pazarina gittim.
Bir kralı azad ettim...
Tanrıya dua edecek param kalmamıştı...
İki kuruşluk aklım vardı o da gitti...
Güneş, cüzzzamlı yeryüzünden tekrar görüldü...
Hasta bir duvara yasladım sırtımı...
Kocakarı ilaçları satın aldım, gözlerime sürdüm...
Unutulmuş ilkeleri iliklerime damlattım, ayağa kalkamadım...
Herşeyim izinliydi benim, rıza kapım kırılmıştı...
Başını o yana çeviriyorsun Aşk,
bu yana çeviriyorsun Yeni Aşk...
Uyan...
Ses ver,
ki tüm sesler boşansın yeryüzünden,
yeni bir uyum başlasın...
Uykumun cenaze namazını kildim,
Aynamın karşısına geçtim...
Üç dört yıldır kendimi görmüyordum...
Küçük savaş enstitülerinde öğrendiğim bütün kelimeleri camdan aşağı attım...
Hangi yalan bir ömür boyu tutulur ki...
Putlarimin hepsini yedim, tanrimi bekliyorum...
Rüya'da...
Bir Melek kendisine dua etmem için vaveyla ediyordu...
Tanrı ise kendisini hatirlattigim için benimle gurur duyuyordu...
Tanrının bir gözünden kan, bir gözünden süt akiyordu...
Bir gözyaşı sütü ve kanı yikiyordu...
Ve saatim ötüş zevkinden mahrum kalmadı, sadece dekor olmadığını bütünüyle hissettirene dek...
Ey sevgili şeytan,
Ne olur kaşlarini çatma bana öyle...
Hadi aşağılık birkaç şey öğret...
Kavgalarimda ki sakarlıktan yoruldum...
Belki demirden uzuvlarla dönerim senden sonra...
Bir vahiy de sana indirildi Kraliçe olacağına dair...
Bir gönül sarayında...
Nereden mi biliyorum?
Ben tanırım sarı gelini...
Ve geçmiş ressam ve şairleri...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!