Aşk ozanı, sırtını bir ağaca dayamış
Dalmış gözleri, karşıdaki tepeden
Veda eden güneşi seyretmekte...
Sazının tellerine dokunaraktan
Bir yandan,
Biri kısa biri uzun iki aptal çöpün
Dönüşünü heyecanla seyrediyorsan
Ya aşıksın ya deli
Tüm objeleri farklı algıladığından
Her şeyin tekdüze, sıradan olduğu
Sabah sekiz-akşam altı dünyasından
Büyülüdür gökyüzü, güzeldir deniz
Lakin, hüzünlü bakışların sebebi değil
Sebepsiz kaçışların...
Gidecek bir yer yokken...
Daha çok vakit varken, ama hiç vakit yokken
Bu havada üşüdüysem ben, hayır değil
Ne kadar son varsa hüzün saklı, içinde
O kadar yaralısındır farklı biçimde
Sarıya çalar rengin sonbahar gibi
Kopuverirsin ağaçtan bir yaprak gibi
Uzatırsın elini esen sabah yeline
Bir nesil tam tekmil
Yarışa yarışa büyüdük
’Elbette Türkiye’de de en uzun koşuysa devrim’
Devrilmekten korktuk
Uzun koşular gerekli değildi bize
Pencereden başını çıkarıp
Baktın mı gökyüzüne
İstanbul'a ışıldayan yıldızları saydın mı?
Derinden of çekmeden geçmiyor mu bir günün
Yoksa her yeni güne ilk sözün günaydın mı?
Yürüyorum...
Soğuktan buz tutmuş, çatırdayan bir yolda
Belki sen,
Sıcacık yatağında uyumaktasın
Ama ben,
Attığım her adımda
Sustum...
Geri aldım sözlerimi
Pişmanım...
Söylemediklerime bile bugün
Korkarak bakıyorum
Son rujunun renginden
Ya da yeni parfümünden
Şu anki kıyafetinden
Etkilendim sanma
Makyajsız suratına
Bir damla sen,
Bir parça sen,
Şu hayat dediğin,
Mozaik resim
Bazen durgun nehir
Ansızın bir şelale
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!