Yarı yarıya bir aşk bu.
Bardak ta su,
kadehte rakı,
sevişmek yarı yarıya.
Sen yarı yarıya,
ben yarı yarıya.
Nasıl da özledim sazlı sözlü geceleri,
masamızı özledim.
Ne güzeldir bizim masamız,
hiç eksiği yok.
Özledim hep bir ağızdan,
Tekneler var gökyüzünde
adları kadın, ağları saçaklı
bir seyirdir tutturmuşlar.
Kıyısı martı yüklü adalar var bulutlardan,
bir vapur seferi uzakta ve
Nereden çıktı, nasıl oldu bilmem
bir tekne sevdası aldı ben bir zamandır.
Olta tuttum desem, yalan
Balık desen, anlamam...
Birden geliverdi aklıma,
o geniş, pürüzsüz alnın,
hemen altında gözlerin.
Bana baktığın çıka geldi.
Ama ne;
Bir masada, Kadıköy'de,
oturduk iki kişi.
Sokak aktı yanımızdan,
nar kırmızı kadınlar göz kırptı,
biz sustuk.
Bilmem, kaldı mı hiç?
Nerede o ışığı loş,
yorgun masalarında memleket kurtarılan,
mahalle meyhaneleri?
Memurlar bir köşede,
Yazsam şişenin buğusunda,
adının her bir harfini özleyerek.
- Şimdi sensin ellerim.
Koysam tam da karşıma, bir kelime konuşsak,
bitecek sanki bu alaca keder.
Sanki sustu herşey.
O uğultu, kadeh şıngırtılar, yemin ettiler.
Sustu.
Lacivert bir keder işte o anda oturdu
masanın baş köşesine.
İşte yine sen.
Elinde kadehin, yarılanmış,
Bir kolunu da masaya dayamışsın
ne kadar güzel olduğunu bilmeden.
Tabağın da öylece duruyor hani,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!