Her yerden saldırıya geçmiş,
Müstehcen bir aşktı benimki sana.
Bedenimiz yaralanırken ruhumuzu unutturmuştu
Dokunuşlarımız masumiyetimizi alıp götürmüştü.
Senin için sonsuza dek kaybolan bir çocukluk,
Bende kısır kalmış mutluluk.
Önce kanser olacağım
Sonra ısırgan otu tohumları yutacağım,
Kurum kurum döküldükten sonra
Hayatın güzelliklerinden söz edeceğim
Ayrılık işte böyle bir şey;
Belirsiz bir zamanı var hayata gülümsemenin
ille de özel sözler mi uydurmalı sevgiliye,
ille de çiçekler, yeşiller, kuşlar, böcekler?
ben karanlığın içinde keşfettim sevgiliye kucak açmayı.
savaşta, dövüşte, açlıkta...
derim var ya derim;
Sen de biliyorsun
Yalnızken hiçbir şey olduğunu ya
Kalabalıkla kendini örtüyorsun,
Yine de yalnızsın.
Sen de biliyorsun,
Ah; o içimdeki umudu yücelten duygular!
Bir kirlenmiş yatağa düştünüz.
Köşede içi boş bir çift terlik,
Uyku arazimde korkuluk dikmiş düştünüz.
Koynuma düşen ilk kar tanesi değildi teniniz,
Çocukluğunu Anlattığında;
Bir sepet çileği tek başına yediğini söylediğin gün sevdim seni,
Sırf çileği çok sevdiğimden mi dersin?
Sana gizem bırakmadan,
Kaybetme korkusu yaşatmadan,
Kandınız benim gülümseyen yüzüme,
selamlarıma,
minik mutluluklar sundum sizlere
bazen hüzün yoktu, boşluk vardı,
hikayelerime ağladınız.
bazense...
Dudaktan çıkan bir küçük söz nasıl olur kasırgaya dönüşür?
Nasıl yıkar bir şehri,
Ben meltem esintisinde tebessümle serinlerken?
Sen Katrina,
Sen Galiçya'nın, Katalanya’nın, Kastilya’nın arasında bir İngiliz adacığısın
Sen,
Beşiktaşlıydın ya, yüz yaşından da ihtiyardın zannımca
bak, hayat ne renkliydi oysa
sense siyah beyazdın
sanki bana inadına!
böyle bir televizyonumuz vardı
Yıl bin dokuz yüz çift sıfır
Üstümde şımarıklığım,
Altımda askılı pantolonum,
Kıvrıklaşan saçlarım,
Cebimde misketlerim,
Avucumda dut ağacının kiri.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!