Kol kola geçerken önünde durduk,
bir bir anlatırdım: 'Gül, burda biz annemle otururduk;
her gece yolumu gözlerdi pencerede, her sabah
pencereden uğurlardı beni; öyle bir güçle dolardım
bin başlı şehre karşı, ah...'
İşte bu evdedir, çok eskiden oturduğum,
o her şeyin benim olduğu çağda; burda diyorum,
değişmez barınak bellediğim yerde diyorum; şu ağır
kapıdan, saksılı pencerelerden belli, burdadır;
bulutların ışıl ışıl koşuştuğu yoğun geceden belli,
isli tahta duvarların ürpermesinden. O şimdi gülebilirdi
şimdi bir yıldız parçalanıp dökülebilirdi
şehrin üstüne; bir kanıt daha derdim: burdadır.
Her şey onunla doğar, onunla yeni.
Siz bu köşede bekleyin beni.
Bir kez olsun görmek isterim;
benim olan ne varsa ta baştan beri, güldüklerim
ağladıklarım, ışıkta karanlıkta bulduklarım, ondadır.
Sesini dinlemeden gidersem, kulaklarım sağır;
yüzüne bakmadan gidersemmm, beni ayakta tutan,
vurabilirim sizi kurşunlarımla, ha var ha yoksunuz,
uçabilir havaya birliklerimiz bombalarımdan;
ister kaçsın düşman, ister gelsin, hepsi bir onsuz.
Her şey onunla durur, öleni ölmeyeni.
Çok sürmez dönerim, bekleyin beni.
O bildiğin ıslık bu çaldığım
alacakaranlığında yeşil gözlerinin:
yıllarca uzaktan uzağa konuştuğumuz,
yatağından kaldıran bazı geceler
pencereye koşturan seni soluk soluğa,
yağan karın altında beklerken dışarda ben.
Belir şu çıplak duvarlardan, Gül,
es arkamdan önümden;
görün o yalçın doruklardan, Gül,
yıldız yıldız, göğümden;
yağ, boşan ırmaklarca sen, dökül
üstüme hep, dökül, Gül!
Kokun mu ne! Yağmur sonu açan nergisler tarlalarda
türkülü çocuklarla aradıklarım eskiden... kokun!
İn biraz. Görün biraz. Vakit dar. Bekliyorlar.
Ardına kadar açık ya kapı,
basamakları nerde bu merdivenin?
Bu sarsıntıya dayanmaz bu yapı:
tepinmesi yeğenlerimin....
Kokun mu ne! Kaya diplerinde bekleyen mor sümbüller bizi
o geyikli dağlarda çok eskiden... kokun! Başım dönüyor.
İn biraz. Görün biraz. Vakit dar. Bekliyorlar.
-Siz nasıl girer çıkarsınız yenge, çocuklar nasıl
bu eve? Basamakları nerde bu merdivenin?
-Sen gidince hep öyle olur, bilmez misin:
oyunları gece gündüz içerdedir çocukların;
yoksul günleri allayıp pullayıp bayram ediyoruz,
eskilerle -dışarda ne var ki yeni- geçinip gidiyoruz.
-Görmeye geldim, burda, değil mi? Ürperen sokaktan anladım,
titreyen pencere camlarından anladım, yalım yalım
tutuşan gökyüzünden, bu kokudan anladım, kokusundan:
her şeyi saklayan uzak bahçeler ah, yerde bulduklarımı
gökten aldıklarımı... görmeye geldim onun yüzünde.
Gidiyoruz biz, kim bilir nereye.
Tohum büyüyor, silahlar patlayacak yer yer,
belki bütün silahlar patlayacak;
tohum büyüyor, ülkeler altüst olacak birer birer,
belki bütün ülkeler alt üst olacak;
tohum büyüyor, tohum çatlayacak,
ters yüz olacak yeryuvarlağı,
hiç kimse kalmayacak!
Görmeye geldim onun yüzünde.
-Sağda bir merdiven asılı duvarda,
çıkıp görebilirsin onu yukarda.
-Ayaklarım tutmuyor, insin biraz.
Gözlerim seçmiyor, görünsün biraz.
Vakit dar. Bekliyorlar.
Turan OflazoğluKayıt Tarihi : 1.12.2005 02:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!