Bana tüm bunları çöpten helal domuzlu hamburger arayan bir lejyöner fısıldadı Timya.
Başkent Atina'da kopan o furyada suya eş bir Zeus doğdu topraklarına.
Topraklarında sırtına kırbaç vurulmaksızın bir meşin dolunayın peşine kırmızıdan eksik yirmi ve iki adam koştu.
Güneşi sağ omzuna ve ayı sol koluna nakşetti yaratıcı, Mihrimah mı koydun adına ?
Sana tüm bunları gözleri henüz oyulmuş, soyu soylanmasın diye ölüsüne kırbaç vurulmuş Kürşad'ın boyundan kafa tasında sunmak da istemezdim Timya.
Tüm bunları ve yarını, en çok ezilen üzümden beyaz göğsüme leke kere düşen şaraba batırılmış ördeklerce ulak etmek isterdim.
İsterdim Kimyayı tanımayanlara da kızından, sevdandan, temasınla tanışan havadan arşı selam alayım.
Hadi, kesik dilimize dolayalım dünyanın bozuk çarkının iflah olmaz çöreklerini. Çok tanrılı dinlerin kaç sanrısı var Timya? Ganj'de insan külündendir sabunun temizliği, Adolf'un ellerini yıkar mı alnındaki kan? Tibetin trenlerini meşhur edenlerine de sual olmaya deyyu; at, avrat veyahut şan.
Terki diyar edelim şark köşesi kere konfor alanlarımızı, göğü izlerken kalbinden vurulmaz düşman. Nitekim öç almanın soğuk zaferiyle atıyorum elimdeki kibriti Brütüs kere, Romaya. Elimde kaybedilmemiş, bir elin iki parmağını geçmez değerler kaldı Timya, onlarla gömülmek adına, daha az okuyup, çokların yarı ölü olduğuna emin olduğum çıtsız saatlerde ıslak yastıklarla koşuyorum gözyaşımı da özenle yaratan Allah'a.
Üzümün en çok ezilenlenine haram diyenlerin hikayesi bu, ah.
Ah ki, batıl çaputlar bağladığım ağacın dibine işeyen çocuklara gök'yüzün gelecek.
Cinayetimi gören o kör balıkçının testere kere balığıyla kesiyorum sana uzanmaz vizesiz yolları.
İfade zoruyla doğurduğum o güneşin sabahına da iyi akşamlar.
ak Şam kayısından halliceyim, içerim Bağdat.
Boğazımdaki yumruya ad takacak olsam ona ebe olurdum Timya,
nasıl dayandın bu acıya ?
Hangi dilde dilersen onun diniyle yemin ederim, babamı tenzihle soyum yüz sürmedi ölüden toprağa.
Dört iri kitabı öper, alnıma ekmek ederim; çocukluktan kalma hünerlerim var benim.
Ebabillerin Timya, gagasına taş kan gibi değerse, fillerin fare kokusunu bastırmayacak gül kuyuları.
Kuyuyu kokutan, gömleğini çocuğa sormadan önce Züleyha kere yıpratan güzelliğe bilek kestim de, koy unu. Paslı bir kaşağıyı kanlı derimle beraber koşuyorum Conk bayırına, neyi aradığının cahili adamlar çarpı koydu mu kapına ?
Bireyi deve yap.
Dön, değil etrafında kendi,
Dön, vatana.
De, bireye dayı;
De önceden köprü.
Unutma, var ölüm,
Hatırla, ölüm yar.
Dön, etrafında değil kendi;
Dön Çark'a.
Kayıt Tarihi : 6.3.2020 05:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!