O beni içi boş sözcüklerle severdi…
Sesi, kutunun içinden gelirdi,
Hoşuma giderdi…
Çok sık sevmezdi!
Kutunun canı buna yetmezdi…
Yağmurda, rüzgârda, karda severdi…
Korkmasalar;
“Korkak” diyemeyeceklerdi...
Kaçmasalar;
“ Kaçak” diyemeyeceklerdi...
Tutulmasalar;
“Tutsak” diyemeyeceklerdi...
Küstürme içindeki çocuğu:
Sev! Korkma, ne çıkar? ..
Bırak! .. yaramaz olsun,
Biraz da meraklı...
Tut elinden,
Gelip geçtiler
ölçüp biçtiler
Sevildiler, sevdiler
O kapı;
Hep açık kaldı...
Bırakıp gittin, arkana bakmadan;
Kolay olmadı dağılmışlığımı toplamak.
Şimdi “…beklemek” senin dönüşünü;
Beklemek! Uykusuz geceleri; sigaranın ucuna eklemek…
Soruyorum kendime; kesişmez mi sevgiler?
Kalbim, aldı başını çekip gitti;
Bu gece…
Beynim, saçını başını yoldu;
Yediremedi bu kaçışı kendine,
Sözcükleri tutukladı dilim;
Dedikodu yapmasınlar diye…
Dün İstanbul’u saydılar;
Bir kişi noksan çıktı…
İşte o zaman anladım;
Beni bırakıp gittiğini,
İşte o zaman anladım;
İşsizler ve aşksızlar
Sıraya girdik:
“İş ve aşk dağıtılıyor” dediler;
Sıramızı bekledik…
Sırayla dağıttılar
Belki de sen,
Çözümsüz bir matematiksin.
Belki de ben,
Oltası kısa balıkçı.
Gel uzlaşalım diyorum:
'son Likyalı’ ya”
Ne zaman seninle buluşsak
Birileri yağmur duasına çıkıyor,
Ağlatıyorlar seni.
Saçların bağbozumu, Gözlerin sel baskını
Slm Tevfik Amca,
Çok hoş bir site.Zamanla ben de incelerim.Kendine iyi bak...