100.
Ama sen o kadar inançla söylüyorsun ki bunu. Büyümemek ve oyun oynar gibi yaşamak neredeyse tutku olmuş sende. Ben de oyun bozan olmak istemediğim için gitmekten bahsediyorum. Çünkü bazı oyunlar seyredilmez. Ya dahil olunur bazı oyunlara ya da çekip gidilir ortası yoktur. Tabi senin kafandaki çeviri merkezi o kadar saçma sapan çalışıyor ki bundan çıkardığın anlama şaşırmadım. Ama yine fena halde yanıldın. Dilediğince oyna içinden geldiği gibi davran dedim ama o kısacık cümlenin içinde söyleyemediklerimi görmedin sen. Orada bir hayıflanma var her şeyden önce, sonra feci bir imrenme ve özenme. Hayatta en çok övündüğü şeyi, içinden geldiği gibi oyunlar oynayıp yaşamayı artık beceremediğini düşünmeye başlayan bir adamın samimi bir kıskançlığı var orada. Artık bana yakışmayan şeylerin sende nasıl da güzel durduğunu fark etmek ve iç çekmek var orada. Kelimelerin ekonomik kullanımına bakıp tuhaf yorumlar çıkarmak da bir tür oyun mu yoksa. Eğer öyleyse kızmamalıyım değil mi? Belki bu da oyuna dahildir kim bilir? Oyuna devam..
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Oyuna devam..
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta