Çok özel bir armağan hazırlamışsın bana sevgili Abir….
Hatırlanmak tarifi imkansız, anlatılmaz güzel bir duygu. Şarap gibi yıllanarak değerlendiğim doğru mu bilemem ama sen her ne kadar kabul etmesen de artık yaşlanıyorum. Duygular eskimiyor; aksine keskinleşiyor, güçleniyor ancak ben gün geçtikçe uzatmaları oynadığımı hissediyorum….
Oldum olası yaş günlerini, törenleri, özel günleri sevmem. Her nedense içimi bir hüzün kaplar. Bunun yaşla bir ilgisi de yok üstelik. Gençliğimde de böyleydim. Bayramların, yılbaşlarının, doğum günlerinin en yalnız insanı daima ben olurdum…
Bugün ise özellikle kızım uzaklarda iken, yalnızlığımı paylaşan eşimle her zamankinden hüzünlü başladım güne. Hayatımı gözden geçirdim. İçimde o hiç tükenmeyen sevgileri ve dostlarımı düşündüm. Yeryüzünde acı çeken onca insanı düşünüp bir yandan halime şükrederken bir yandan da yüreğim ezildi. Sonra 9.15’de kapım çalındı ve 25 yıllık bir dostu buldum karşımda. Elinde, adını bilemediğimiz çok güzel, kırmızı ve güle benzer bir çiçek vardı. Saksıdaydı. Bu demekti ki, benimle uzun süre yaşayabilecekti. Sarıldık birbirimize ve yüreğim ısınmaya başladı birden. O sırada Sevgili Çağıl Ener’den bir kargo ulaştı evime. Kütüphanemi zenginleştirecek bir sürü kitap göndermişti. Ve Kelaynak kupası! ...Zamanlaması harikaydı yine...
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız