TENKİDİN TENKİDİ VE TASSUBUN KOMİKLİĞİ
Taassup yanlış algılama ve anlayamama dahası önyargı hastalığı bu gün ümmeti bölüp parçalayan ve de emperyalizme yumuşak lokma yapan en önemli hastalıklardır.Birleştirici olan unsurlar yerine; mezhep meşrep siyaset ve tarikat taassubunu İslami algılama biçimi hatta bundan öte itikat edinenlerin düşeceği nihai durum maalesef bu olmuştur ve de bu durum uzun süre böyle devam edecek gibi görünmektedir.Esasen Müslümanlar için Kuran ve sahih Sünnet dışında bağlayıcı mutlak ittifak edilecek bir kaynak yok iken tarihi süreç içerisinde ihdas edilen bağlılıklar ve bağımlılıklar dün olduğu gibi bu günde ümmetin vahdetinin önünde en büyük engel olmaya devam etmektedir. İman edenlerin yeniden iman etmeye çağrılışlarının beklide en elzem olduğu bu nokta daha önceki ümmetlerinde vahiy atmosferinden kopmalarını sağlayan virüstür. Yahudi Hıristiyan ve diğer milletlerin sapmaları hep bu hastalık sebebiyle olmuştur.Geçmiş uluları Salih insanları ve hatta peygamberleri kul ve tebliğci olma konumundan çıkarıp değer verme ve saygı bahanesiyle olduklarının dışında birer mitoloji kahramanı haline getiren ve kutsayan zihniyet güya bu sadakatlerini onları anıtlaştırma (putlaştırma) ya kadar taşımış tabiri caizse Şeyh uçmamış Mürit onu uçurmuştur.Hz İsa’nın bile bir peygamber olarak başına gelen bu durum bağlılarını sevgide aşırıya gitme neticesinde onu ilahlaştırmaya kadar taşımıştır.Bu gün Hıristiyanlar Hz İsa’yı peygamber olarak görenleri onun gerçek kıymetini taktir edememekle suçlamaktalar.Hz peygamberden sonra Müslümanların yaşadığı süreçte budur.Peygamber ve sahabeye daha sonra büyük alim ve Salih zevata maalesef bu olumsuz misyon yüklenmeye çalışılmıştır.İnsan nefsinde bulunan bu putlaştırma virüsü bu saydığımız zevatı Kitap ve Sünnetin emrettiği ölçü dışına taşıma ile neticelenmiştir.Sonuçta ortaya atalar dini diye tabir edebileceğimiz hurafe ve mitolojinin yoğunlaştığı bir anlayış çıkmıştır.Daha sonraki dönemlerde itikadi ve siyasi mezheplerin hadis dahi uydurarak kendi mezheplerini Fırka’i Naciye (Kurtulan Gurup) ilan etme çabasının ürünü olarak bu anlayış daha da kemikleşmiş ve içinden çıkılmaz bir ayrılığın temeli haline gelmiştir.Bunu tarikat tasavvuf anlayış ve algılama biçimleri takip etmiş ve kendi içerisinde farklı birer disiplin olan bu meşrepler çerçevesinde yeni hizipler oluşmuştur.Son dönem itibariyle İslam’i değerleri ön plana çıkaran devlet olgusunun yerini laik devlete bırakması insanları daha da başı boş bırakmış bu disiplinler dışında müstakil yapılar oluşmuş her birey kendine uygun bir fikir ve ya alimin istimdadını medet eder hale gelmiştir.Bu zevat içerisinde mutlaka büyük hizmetleri olanlar olduğu halde kitlenin cehaleti daha sonraki dönemlerde bu alimlerin fikirlerini kemikleştirip Kuran ve Sünnetin yerine koyma ve en iyi alim benimkidir anlayışı içerisinde yeni hizipleşmelerin kaynağı haline getirmiştir.Bazen aynı alimin talebeleri kendi içinde 40 50 hizbe ayrılabilmektedir veya aynı şeyhin aynı şehirde bağımsız birkaç halifesi bulunabilmektedir.
İlim dergisinde büyük alim ve müceddit Sait Nursi ille ilgili yazdığım yazıya maksadını aşan bir niyet okuma ve söylemediğimi bana söyletme dahası söylediğim bir çok şeyi kendisinin Risaleleri dikkatli okumaması sebebiyle benim uydurduğum fikirler gibi algılaması ve de mesleği olan avukatlık psikolojisi ile karşı tarafı haklı da olsa haksız çıkarma ve davayı kazanma mantığı ile tenkit eden zatın yazısına istinaden tekrar yanlış algılanan şeyleri tasih ve bu zatın hem İslami kavramları hem de risaleyi iyice bilmemesi sebebiyle indi kanaatlerinden doğan hamasi söylemine cevap olarak yazma gereği duydum.Genel olarak yukarıda bahsettiğim hastalıktan kaynaklanan mantık dışında olayı spesifik olarak ortaya koymam hakikat adına gereklidir diye düşünmekteyim.Şimdi hem bu ata hem de bu anlayışı paylaşanlara düşünmeleri ve Kuran ve Sünneti ve Klasik kaynakları ve de ellerindeki Risal’i Nurları araştırarak cevaplamaları gereken bir dizi soru soracağım
1-Müceddit nedir olumsuz bir mana içerir mi?
2-İçtihatla tecdid aynı Şeyler midir?
3-İçtihat kapısını kapatmak kimin yetkisinde? İçtihatsız bir İslam mümkün mü?
4-Dinde tecdit ile tahrif ve modernizim aynı şeymidir?
5-Asrı sadet her Müslüman için ideal referans değimlidir?
6-Risalede Abduh,Reşit Rıza ve Cemalettin Afganiden ve İttihad’ı İslamdan bahsedilmiyor mu?
7-Üstadın Baharda gelecekler dediği nur nesli
8-Üstadın öngördüğü İcmali tefsir ve Risaleyi nur aynı şeymi?
9-Üstat iyi anlaşıldıysa niye 40 grup Nur talebesi var?
10-Risalede tahrifatlar var fikri kime ait.?
11-sayfa sayısı bir eserin tümüyle doğru olduğu sonucuna ulaştırır mı? Ebu Hanifenin kaç kitabı var?
12-Üstadın mücadele ettiği zihniyetin önderlerini kim yıllardır mehdi olarak destekliyor?
13-Eski Sait yeni Sait tabiri ölçüsünde hangi Sait hata etti.Üstat kendi kendini tenkit ediyorsa 50 yıl sonra onun fikirlerini kıyamete kadar ölçü kabul etmek doğrumu?
14- Kuranda Hidayetin kaynağı Resül dahi görülmezken Risalede ne hikmet var? Böyle bir anlayış mümkün mü?
15-Vehbi ilim ne demektir? Üstada bu eserleri kim yazdırdı? Eski yazdıran yanlış mı yazdırdı ki üstat eski Sait dedi yaksa yeni Sait mi yazdırıldı?
16-Risaledeki gelecekten verilen haberler Üstada mı? Ait yoksa sonradan mı ilave edildi?
17-Risale Kuranın Kaç ayetinin yorumu? geriye kalan ayetleri kim yorumlayacak?
18-Niçin Kuran ve sünnet ensütüleri değil de risale ensütüleri kuruyorsunuz?
19-Mesul olduğumuz kitap Risalemi? Yoksa Kuran mı?
20-Risale benzeri Tantavi Cevheri’nin Menar İsimli tefsirini ve bu tarz diğer tefsirleri biliyormusunuz.?
21-Ebcet ve Cifir nedir? İbni Arabinin de kullandığı bu yöntem sağlıklımıdır?
22-Sikkeyi tastiki Gaybi isimli kitapta ki kehanetler üstadamı aittir yoksa onamı isnat ediliyor?
23-Ezmanın tağayyürü ahkamın tağayyürüne mani değildir ilkesi size ne anlatıyor?
24-Geçmiş ulamanın fikirleri ve eserleri hatadan halimidir?
25-Fırka’i Naciye Nurculuk mu?
Şimdi bu zatın bir takım iddialarına cevap verelim,
Evvela bu zatın bizim üstada müceddit(dinde tecdit yapan) dememizi kavramı bilmeden olumsuz algılaması ve dini tahrif eden modernist mülhid şeklinde anladığı ifadelerinden açık bir şekilde anlaşılıyor.Tenkidin bir çok yerinde bu bilgi eksikliği ve çelişki açıkça göze çarpıyor.Müceddit ve tecdit Risalelerin bir çok yerinde zikredilmekte ve en son müceddidin mehdi olduğu üstat tarafından bizzat belirtilmektedir.Bkz.Mektubat shf.411-412 Barla Lahikası shf.162.Tecdid tarihi süreç içerisinde din toplum algılamasındaki küllenen yönlerini tekrar gündeme getirme Akif’in tabiriyle asrın idrakine Kuranı söyletmek insanın ve çağın algısına İslamı sunmak olarak tanımlanan bir kavramdır dolayısı ile olumsuz bir anlam içermez.Bkz.Mektubat shf.34 Emirdağ Lahikası shf.259-260 bu kadar yerde hem de Risala de geçen bu kavramı aleyhimizde kullanan bu arkadaşın niçin böyle bir yöntem seçtiğini doğrusu bilgi eksikliğinden başka izah etmek mümkün görünmemektedir.İkinci bir gafı biz üstat asrı saadeti hedeflemektedir derken kendisi karşı çıkan bu zat İttihadı İslam (İslam birliği) meselesinde aslında risaleden naklettiğimiz üstadın bu konuda seleflerim Muhammet Abduh Reşit Rıza Cemalettin Afganidir sözüne Bkz.Tarihçeyi Hayat shf.59 ben risalede böyle bir görmedim üstadın selefi Kuran Sünnet sahabe ve müctehid alimlerdir diyerek yukarda bize karşı çıkmak için inkar ettiği şeyi sanki biz farklı bir şey söylüyormuşuz gibi bize satmaya kalkışmakta asrı saadet sizinde saydığınız değerler bütününün ismidir.saadet asrı sadece bir zaman dilimi değil zamanlar üstü değerler manzumesidir.Bir şeye sırf muhalefet etmek için karşı çıkmak taassup hastalığının insanı düşürdüğü komikliktir.şimdi yukarda da kaynağını verdiğimiz İttihadı İslam meselesine gelirsek Bkz.Divan’i Harbi Örfi shf.29 bu olumsuz bir şey değil açın gözünüzü lütfen ilgili yazıdada belirttiğim üzere Müslümanların o dönemde içerisinde bulunduğu durumla ilgili aydın ve alimlerin bir takım projeleri vardı ve bu projelerden biride İttihadı İslam projesi idi bu konuda üstat ismi zikredilen zevat benim selefidir demektedir.verdiğim kaynaklara bu zat müracaat etsin ve bize bir şey icat etmiş adam muamelesi yapmasın el insaf. Diğer bir mesele pansuman tedbir bizim kullandığımız anlamıyla açıktır ki geçici acil çözüm anlamındadır.Biz ilahiyatçıyız tıp teknisyeni veya pansumancı değil kimse kendi kafasındaki anlamı başkasına mal edip bir fikre varamaz bu ahlaki bir davranış değildir.şimdi üstadın ne demek istediğini icmali tefsirle ilgili kendi sözlerinden aklı selim olan rahatlıkla anlar Bkz.Tarihçe’i Hayat shf.97 bu satırlarda üstadın icmali tefsir hayali açıkça ortaya çıkar.O icamali tefsir dışındaki tefsirlerin ideal tefsir olmadığını bizzat kendisi söylüyor.Biz üstadın söyleyip de sizin görmediğinizi gözünüze sokmaya çalıştık.Başka bir meselede üstadın eserlerinin hatayla malul olduğu sözümüze karşı çıkılıyor.O zaman soralım kendilerine üstadın ismet sıfatımı var.peygamber dahi içtihadında yanılabilirken ve bununla ilgili bir çok örnek mevcutken (esirler meselesi mücadele süresindeki hadise v.s) üstat niçin yanılmasın kaldı ki o eski Sait yeni Sait niçin diyor otursun düşünsünler.Her alim şu sözü açıkça söyler mutlak mihenk Kurandır bizim fikirlerimiz ise bizim anladığımızdır Kurana arz edin uyanı alın uymayanı reddedin üstadında fikri budur.farklı düşünenler imamlarını masum ve yanılmaz gören bazı şii mezheplerdir.
Biz şunu söylüyoruz bütün alimlerin fikirleri ve eserleri eleştirilmeye açıktır ve mutlak hakikat içermez ve tahrif olmaya yanlış yorumlanmaya eskimeye ve hükmünü kaybetmeye mahkümdur mutlak değişmez ve korunmuş tek şey Kurandır.İslam dan azıcık haberi olan kişi bilir ki sünnete dahi bir çok uydurma rivayetin karıştığını bilir Mevlananın İbni Arabinin Hacı Bektaş velinin fikirleri buna en iyi örnektir kaldı ki Allah’ın vahyi olan Tevtat İncil ve Zebur bile bundan kurtulamamıştır.Risalelerin tahrif olduğu ile ilgili iddia bize değil risale talebelerinden Med Zehra ve Zehra gurubuna ve onların temsilcilerinden olan İsmail Şahinzade’ye aittir ve bu şahısların iddialarını sağır sultan dahi duymuştur siz duymadıysanız kulak burun buğazcı tanıdıklarımız vardır.Diğer karşı çıktıkları bir iddiamız Risaleleri takipçilerinin anlayamadığı idi.Anlasalardı 40 gruba ayrılırlar mı? Yine anlasalar üstadın mücadele ettiği için rahat yüzü görmediği zihniyetin devamı olan masonik zihniyeti 50 yıldır Mehdi diye desteklerler mi idiler? Biz üstat taviz verdi demiyoruz.Maslahat ve ehveni şer meselesi ise sizin anlayamayacağınız bir fıkhı meseledir takipçilerinin ise verdiği tavizlerle aynı anlama gelmez kavramları dahi bilmeyen bir kişinin bu konuda vereceği konferansın nasıl olacağını varın hayal edin.
Risaleyi Nurlarda geçen yazmadım yazdırıldım kesbi değil vehbidir ifadelarinin ise biz göre üstada ait olmayıp daha sonra Risalelere kutsiyet kazandırmak amacıyla eklenmiştir.Bkz Sikkeyi Tastiki Gaybi shf. 60 99 187 215
İçtihat meselesi ise daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz üzere İslamın zamanla ortaya çıkan sorunlara Kuran ve Sünnet perspektifli sunduğu çözümlerdir bir sorun ortaya çıktığında hayır efendim biz buna çözüm bulamayız içtihat kapısı kapanmıştır diyemeyiz bu zat Risale ensütülerinin kurulmasıyla övünüyor tabiki bu güzel bir şey yalnız birkaç tanede Kuran Sünnet ve İçtihat ensütüsü kursanız da ümmetin problemlerini çözseniz üstadın özlemini de gidermiş olursunuz. Belki oralardan icmali tefsiri yapacak alimler yetişir.Üstat ictihadın zorluğundan bahsediyor olabilir fakat üstadın yaşadığı koşullarla bu günkü koşullar aynı değil bu gün küçücük bir mikro çipe bütün dünya kütüphanelerini sığdırmak mümkün bir tuşa basarak bütün hadisleri gözünüzün önüne taşımanız mümkün hangi alimin bu kadar imkanı var tek mesele o zihniyette olmak yoksa bir yere takılıp kalırsanız kendi karanlığınızı aydınlık zannedersiniz.
Bu zihniyetteki bireylerin düştüğü diğer bir hata Kuran okumayı sırf Arapça müzikal telaffuz zannetmeleridir oysa okumak anlamak ve algılamakla alakalıdır.defalarca Kuranı hatmettim diye kitleler kısacık namaz sürelerinin anlamını dahi bilememekte.Daha kötüsü bu zihniyete göre Kuranı biz anlayamayız o özel kişiler tarafından anlaşılabilir özel kişilerin en makbulü ise ölmüş olanlardır bu zihniyet kitabı bir kısım ruhbanın tekeline bırakan Ehli kitap zihniyetiyle aynı zihin yapısına sahiptir.şimdi Müslüman’a düşen bu kitap bize gönderilmiş bir hayat reçetesidir bunu biz anlamalıyız deyip kitaba sarılmaktır kıyamet günü herkes birey olarak muhasebe olunacaktır ve kimse kimseyi kurtaramayacaktır.Risaleler Kuranın sadece iman’i boyutunu tefsir eder ve bu boyutunda sadece ispat boyutuyla ilgilidir nefiy boyutu ile ilgilenmez çünkü onun muarızı ateisttir.ihtiyaca cevap için yazılmıştır. bize Risale yeter diyenlerin fikren güdük kalmaları bu sebepledir.biz bunları söylerken bütün Nur camiasını kastetmiyoruz tabi ki bu camiada üstadı doğru algılayıp külli bir fikir ortaya koymaya çalışan gruplar mevcuttur bizim yazımız üstadı anlayamayanlarla alakalıdır.
Diğer bir ifade Risale kaç kişinin hidayetine vesile oluyor oysa biz kimseye vesile olamamışız.bir kere hidayet Allah tandır ne yi hidayet olduğunu o bilir siz Amerikancı ılımlı İslamı hidayet sayıyorsanız o başka bunu üstat kabul eder mi buna hidayet der mi? biz risaleler faydasız ve insanları sapıtıyor demiyoruz bizim sözümüz Risaleyi ve islamı eksik anlayanlara anlamışlarda Irakta Filistin de Afganistan da ve daha dün Bosna da akan kana dur mu diyebilmişler.33 derece masonu 50 yıldır destekleyip elde ettiğiniz konumu gaflet değil de hidayet sayıyor ve dümeninizi yürütüyorsanız bu üstada sadakat değil ihanettir.
Diğer bir mesele kendi dar kafalarıyla bu zihniyet sahiplerinin bizi Müctehid ülemanın kitaplarını çöpe atmakla suçluyor biz asla böyle bir iddiada bulunamayız bunu hiç kimse iddia edemez bu ne akla ne insafa uymaz çünkü bu din onların aracılığıyla bize ulaştı.Fakat bu bizim onları mutlak ölçü olarak kabul etmemiz anlamına gelmez İmam Şafinin şu sözünde ifade ettiği Taklitçi gece odun toplayan adam gibidir bazen odun yerine yılana tutar.adamın durumuna düşmek istememekteyiz.Bize göre her alimin fikri ve eseri Kuran ve Sünnet mihenginden geçirilmeye muhtaçtır hele alim ölmüşse bu vaciptir.Taklit dinde kabul edilen bir durum değildir ancak okuma imkanı artık mümkün olmayanlar için hoş görülebilir bu anlayış nitelikli bir toplum oluşturur.bunun için yapılması gereken Kuran ve Sünnet tercüme tefsir ve şerhlerinin düzenli bir biçimde okunması ve alimlerin bu konulardaki fikirleri de incelenerek en doğru sonuca varılması şarttır bu bilinç yukardan aşağıya bütün topluma yayılmalı bu şekilde bir bilgi toplumu oluşturulmalıdır.
Risalede bizim anlayamadığımız hususların tamamına yakını ise Sikkeyi Tastiki Gaybi isimli risalede geçmekte burada kıyametin saatine kadar bir çok temelde bilgisi peygambere dahi verilmeyen bir çok konudan Ebcet ve Cifir hesabıyla haber verilmekte ve başlı başına bir yazı olabilecek konulardan bahsedilmekte bize göre bu eser üstada ait değildir ve yukarıda bahsettiğimiz tahrifat burada başlamıştır çünkü üstat açık ayetlerle peygamberlerin dahi bilemeyeceği bildirilen konularda haberler vermiştir bu kabul edilebilir bir durum değildir üstat Rahmana kavuştuğuna göre bu husus kime sorulacaktır.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki biz üstadı İslama büyük hizmetleri olmuş bir alim ve İslam Kelam ve Akait ilmine yenilikler getirmiş bir müceddit olarak alimlerden bir alim bilip dua ve minnet ederiz fakat biz bu zevat gibi onu kendisine Allah tan bilgi gelen yanılmaz ve hatasız mitolojik bir varlık olarak asla görmeyiz çünkü biz onun da bir beşer ve tebliğci olduğuna hata ve sevap işleyebileceğine itikat ederiz Kuran ve sahih sünnet dışında her fikir ve kişi bizim için aynı şekilde alınmaya ve terk edilmeye uygundur.bu iki kaynak dışında mutlak başka bir referansımızda yoktur.
YUSUF AYGÜN/ İLAHİYATÇI
Yusuf AygunKayıt Tarihi : 26.3.2008 20:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!