/karaya vurmuştum o gün, çırpınıyordum çatlak topraklar üzerinde
belki sonsuz bir rüya doğuruyordum kim bilir, gidişimin öncesinde/
*
boş sokaklar, boş pencereler …
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Devamını Oku
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
ne zaman bir gemi geçse açıklardan, gömülüyor başımız kumlara
sonra başlıyoruz gündelik yaşama, ben bir şiir oluyorum mesela
sonra sen en sevdiğin türkü, bütün yörelerinden birden iklimlerimin
günün selamı oluyor duvarlarda, dokunduğunda sazının tellerine sesin ….
özlemi ve hasrete anımsatan,anlatan bu dizeler için kutluyorum yüreğineze sağlık.
ömrümüz sevişerek böyle yaşanmış, açıyoruz güneşe çamaşırları
ama sevda kokusundan buhar olmaz ki, neden tele asıyoruz balıkları
birazdan denizden şiirler eser, ilk söz olmak için yeni masallara
bir çocuk belki sen ya da benim gibi, sahilde bakarken avucundaki balığa ….
Sizi ve eserinizi alkışlıyorum Cevat hocam, mükemmel bir çalışma, kaleminiz var olsun. Saygılar.- Berkay Kur.
/karaya vurmuştum o gün, çırpınıyordum çatlak topraklar üzerinde
belki sonsuz bir rüya doğuruyordum kim bilir, gidişimin öncesinde/
Doğanın yok oluşuyla çatlak topraklı karaya vuran bir yunus balığının ya da bir insanın tüğler ürperten vedası
sanki…
/boş sokaklar, boş pencereler …/
canlı varlık kalmamış, sarı kederlere boyanmış boş sokaklar,
pencereler bomboş sanki…
diye düşünürken, sevilen yüzlerin çekilen perde arkasına saklanmış olduğunu anlıyorsunuz…
Neden perdeler arkasına saklanıyor sevilen yüzler?
Neden, atılan her adımda kepenk indiriyor ezberdeki bütün isimler?
diye sorgularken, inanmış çelik bakışların yüreğindeki en sarsıcı duygulara yoldas oluyorsunuz
duvarlara sinmiş sese ve fotografsrz uzaklara…
****
Bir başka soğuk iklimde, uzak bulutlara, uzak yağmurlara…
anlamını unuttugunuz farklı renkleri anımsamaya calışırken,
birden dere çağlamasında sesler gelir gibi oluyor kulağa…
seslerin ve renklerin ayırdına varmaya çalışırken
„neden bekleyeyim boş yere dere gibi çağlamasını seslerinizin“ diyerek…
çabucak o ses ve renklerden alıp ayışığı altında hiç görülmemiş düşlerle yüz yıkamaya sürükleniyorsunuz yoldaşınızla…
****
Her damlası bin kıvılcım parlatan, patlamamış bir volkan sıcaklığında benlikler…
bir başka soğumaz iklimin sıcak gecelerine, sıcak gündüzlerine geçiyor ışık hızıyla …
yalanlı, kirletilmiş bir dünyada içten dürüst bir ses geliyor kulağa,
dört yani güneş gibi aydınlık, sarı sıcak bir yürek sesi…
güneş tanrısı, toprak ana ve gök tanrısı bibirleriyle barışıklığını kutsarken,
aynı gök kubbe altında, ayni denizde, ayni barışıklıkla birkaç kulaç atıp ulaşıyor
düşünceler sevdiğine / sevenine…
****
Derin sularda, derin kulaçlarla deniz oluyor düşler,
inci tanesi gibi maviliklerin zerrelerinde…
atlar beliriyor gözler önünde,
ama bu olsa olsa deniz atı olabilir …
diye düsünürken, saklı yalnızlıklıklarla doyumsuz anaforlar içindesiniz …
Bu anaforlar içinde yarin yanağından gayri,
herşeyin paylaşıldığı bir komün saltanatıyla iki ağaç arasında kurulmuş bir salıncakta sallanırken …
aniden ıssız bir kumsalda yanı başımızda tüten bir ocak, tende tuz kurusu açılıyor gözler….
****
tüten bacalar, tüten dumanlar uzaklarda
önce bir şehir düşlediğinizi sanıyorsunuz…
sonra gerçekte maviliklerde gemiler görüyorsunuz açık denizlerde….
Açık denizlerde bacaları tüten gemilerden ürken insanların başlarını kumlara soktugunu görüp kederleniyorsunuz, sararan umutlarla…
Çaresiz , umutsuz
yine dayatılan günlük yaşam biçimine dönüyorsunuz „Tenimde Tuz kurusu“
şiirinin dizeleriyle hüzünler gözlerde saklı…
Anaforlarda kayboluştan kurtuluşa geçerken,
en sevdiğimiz türkü oluyor sazın tellerine dokunan seslerimiz …
****
Bir başka düşle karşı karşıyayız;
„telde asılı çamaşırlar, telde asılı balıklar … „
Hadi çamaşır tele asılır da balıklar neden?
Acaba tuzlu balık kurusu böyle mi olur?diye düşünmeye başlıyorum…
****
/ömrümüz sevişerek böyle yaşanmış, açıyoruz güneşe çamaşırları
ama sevda kokusundan buhar olmaz ki, neden tele asıyoruz balıkları/
Kafa iyice karışıyor …
Hadi neyse, diyerek es geciliyor bu dizeler…
****
Çatlak topraklarda çırpınan bu çocuğun avuçlarında, bize benzeyen bakışları bularak okuyorum
„Tenimde tuz kurusu“şiirinin son dizelerini …
Denizden yine Uzungemici`nin masum ve utangaç çocuklarının avuçlarında balığa bakarken düşleyecekleri
yeni masal şiirlerinin esmesini bekliyorum…
Bu yürek okunur ve alkışlanır.Çünkü hakkıyla yazan bir yürek.Saygı ile.
Hüzünlü ve sevda kokan duygusal bir vedalaşma hissediliyor dizelerde..okurken tat bırakan mükemmel şiire ve şair yüreğinize tebrikler Cevat Bey
'Dinlerke fondaki müziği okurken dizelerdeki ahengi...
birden içimden geldi yazmak ve şu dörtlük döküleverdi nedense....
*****************************************
'gidiyorum alıp başımı bilmeden niçin nereye
belki doğmayacak güneş, doğmayacak günlere
hatıralarım heybemde, yüreğime kazınmış resminle
gidiyorum uzaklara sevdan hep yüreğimde'
'Her şiirinizde farklı duyğulara götüyor okuyanı, çok ama çok güzeldi yine....Yüreğinize sağlık Şair kutluyorum.
Saygılarımla.'
ömrümüz sevişerek böyle yaşanmış, açıyoruz güneşe çamaşırları
ama sevda kokusundan buhar olmaz ki, neden tele asıyoruz balıkları
birazdan denizden şiirler eser, ilk söz olmak için yeni masallara
bir çocuk belki sen ya da benim gibi, sahilde bakarken avucundaki balığa ….
*yine bir Çeştepe klasiği... sizi okumak her zaman beni mutlu etmiştir ve dahası ne zaman şiirlerinizi okusam ütobik bir masalın içinde bulurum kendimi aynen bunda olduğu gibi...tam puan+antolojim...saygıyla...*****ilknur*
deniz olup sarıyor mavi, inci tanesi gibi gülümseyerek zerrelerinde
atlarımızı sürüyoruz saklı yalnızlıklara, doyumsuz anaforlar içinde
komün saltanatı keyfinde sallanıyor, iki ağaç arasında salıncağımız
bir ıssız kumsalda açılıyor gözümüz, yanı başımızda tüterken ocağımız ….
Herzamanki gibi muhteşem bir şiir... Duyguların aktarımı öyle başarılı ki kendimi alıkoyamıyorum şiire dahil olmaktan... Kutlarım her zaman başaran şair yüreğinizi...
ne zaman bir gemi geçse açıklardan, gömülüyor başımız kumlara
sonra başlıyoruz gündelik yaşama, ben bir şiir oluyorum mesela
sonra sen en sevdiğin türkü, bütün yörelerinden birden iklimlerimin
günün selamı oluyor duvarlarda, dokunduğunda sazının tellerine sesin ….
telde asılı çamaşırlar, telde asılı balıklar …
ömrümüz sevişerek böyle yaşanmış, açıyoruz güneşe çamaşırları
ama sevda kokusundan buhar olmaz ki, neden tele asıyoruz balıkları
birazdan denizden şiirler eser, ilk söz olmak için yeni masallara
bir çocuk belki sen ya da benim gibi, sahilde bakarken avucundaki balığa ….
Yüreginize emeginize sağlık güzel paylaşımınıza çok teşekkürler
sevgi saygılar
çatlak topraklarda çırpınırken, buldum kendimi bir çocuğun avuçlarında
ne kadar sana benziyordu ya da bana, bu şiir okunurken bakışlarında/
Cevat Çeştepe
Ne çok kazandırıyor yürek adına..... Kutluyorum sayın Çeştepe.
Bu şiir ile ilgili 96 tane yorum bulunmakta