Kırk yıldır aşındırmadık kapı kalmadı,
O kapılar yüzümüze kapandı dostlar,
Bugün Avrupa diye abarttıklarımız,
Düne kadar Osmanlı’ya tapandı dostlar.
Dostumuzu, düşmanımızı bilemedik,
Kanlarımızla yazdık, elimizle sildik,
Düşmanımızın dostunu, dostumuz bildik,
Son parça ciğerimizden kopandı dostlar.
Çıkmaz bir sokaktaki âmâ bir gezginin,
Asasıyla nihayete eren sezginin,
Yıllardır dilimize dolanan ezginin,
Asil duruşundan geri sapandı dostlar.
Alman, Fransız başı önde geğiriyor,
Rum’u, Yunan’ı adam olmuş bağırıyor,
Nesepsiz eşekler, sıpa mı doğuruyor?
Bunlar, kapı eşiğinde yatandı dostlar.
Bilememişiz ceddimizin kıymetini,
Üç kuruşa değiştik şanını, şöhretini,
Hem şanını, ihtişamını, heybetini,
Kadrini bilmediğimiz, Vatandı dostlar.
Son parça ciğerimizden kopandı dostlar.
11.12.2006
İbrahim BayraktarKayıt Tarihi : 11.12.2006 17:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Üç kuruşa değiştik şanını, şöhretini,
Hem şanını, ihtişamını, heybetini,
Kadrini bilmediğimiz, Vatandı dostlar.
Son parça ciğerimizden kopandı dostlar.
Dağ gibi yüreğini yürekten kutlarım.
Saygılarımla.
TÜM YORUMLAR (1)