Temel’in kız isteme hikayesi…

Mehmet Halil
1192

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Temel’in kız isteme hikayesi…

İki kafadar bostandan karpuz almaya gider gibi kız istemeye gittik. Arkadaşım
Bana babalık yaptı ‘’Allahın emri peygamberin kavli ile kızınız F’yi arkadaşım
T’ye istemeye geldik’’. Misafir olarak bizi kabul eden Hasan bey, insan, gökten
öküz düşse nasıl hayretle bakarsa, o inanılmaz gözlerle suratımıza bakmaya
başladı. Gözleri bir bana bir arkadaşıma bakıyordu. Şaşkınlıktan ne diyeceğini
bilemeyince elleri göğsünde kenetli sessiz oturan karısına baktı. Her zaman bu
kadar saygılımıydı bu anne yoksa bu gün kızının isteği kabul edilsin diye mi bu
kadar itaatkardı doğrusu merak etmeye başlamıştım. Kaşlarının altından sanki
suçlu gibi kocasına bakan kaynana adayı, ‘’Onlar anlaşmışlarsa biz ne diyebiliriz
bey’’ dedi. Daha önceden, ön yoklamalar sırasında, alevi misin suni mi? Sorusu
sorulmuştu. Böyle bir soruya karşı olduğum için ters cevap verip ‘’aleviyim’’ demiştim.
Suni olan aile için bu olumsuz bir cevaptı, ama neden tepki göstermediler? Bu konuda
Esnek davranacak kadar hoşgörüler miydi yoksa başka kanallardan alevi olmadığım mı öğrenildi biz bunları bilemiyoruz, am bir daha bu konu hiç sorulmadı. Ama biz herşeye rağmen kızı isteye gittik. İkinci olumsuzluk ta adet olduğu üzere anne ve babanın gelmemiş olması…
Karısının bu cevabına karşı adam bana dönüp ‘’senin anan baban yok mu oğlum? ’’
dedi. Ben ona da ‘’yok’’ cevabı verdim. Hepiniz bilirsiniz ki bu şartlarda, hiç kimse
kızını vermez. Girişim başarısız olacaktı belli oldu… Bunu kaynana adayı anne daha iyi kavramış olmalı ki, üzüldüğü her halinden belli oluyordu. Hemen devreye girdi.
Uysal halinden silkindi. Kayınpeder adayının kararsız anını usta bir manevra ile olumluya çevirmek için beklenmedik bir hamle yaptı.
‘’Ah yavrum bu görüldüğü gibi değildir, çok çingenedir, sen baş edebilecek misin bu çingeneyle? ’’ derken gözlerime acıyarak bakıyordu… ben boynu bükük ‘’ kurşun
namludan çıktı anacağım, geri dönmez ki’’ dediğimde yanımızda kayınpeder olacak
Hasan Bey tokat yemiş gibi bana döndü, gözleri iri iri çıkmış, bir bana bir karısına bakıyordu. Bir ayağı kıçının altında bir ayağı sedirden aşağıya sarkmış, sarkan
bacağının üstünde bir doğruldu bir oturdu, bir doğruldu bir oturdu… Bir karısına
bakıyor bir bana bakıyor derken, istediğim kızı tepside kahveler gülerek içeri girdi. Konuşulardan haberi olmadığı için çok doğal bir tebessümü vardı. Kahve eline gelene kadar, kızına bakan baba, kahveyi alırken birazını döktü… Hasan Bey Ayşe Hanım’a
bakınca Ayşe Hanım başını onmuzlarının arasına çekti, çaresiz gözleriyle olumlayan bir işaret yaptı.
Arı dilim vardır da tatlı dilim yoktur… Burada yalan söyleyeceğim… ben şimdiye kadar
hiç anacığım demedim… ‘’Oğlum bir güzel sözün yok mu senin? ’’ dediklerinde, siz
yılanmısınız ki be anacığım tatlı dil söyliyeyim, siz sıcak ilişkileri seversiniz, yılan
soğuktur, onun için acı sözler söylüyorum ki yılanlar deliğine girsin… Bu sizin
iyiliğiniz için… dedim…
Ama burada edebiyat yapıyoruz edebiyat yaparken edepli olmak lazım. Her ne
kadar ‘’anacığım’’ sözü ağzımdan çıkmadıysa bile burada çıkmış gibi yazıyorum… Profosyonel değilsek de kör kütük cahil değiliz ya… O kadarısını düşünebiliyoruz
artık…
Hasan bey hariç diğer herkes kahveleri dudağına götürdü, Ayşe Hanım’da, ama
Ayşe hanım dudaklarına değdirip fincanı önüne koydu ve gene ellerini önünde
kavuşturdu. ‘’Onlar anlaşmışlarsa biz ne yapabiliriz Bey’’ diye sözünü tekrarladı.
Bunun üzerine baba kızının gözlerien baktı.
Kızının istekli olduğunu davranışlarından anladı. Damat adayının gözlerine baktı.
‘’Bize söz bırakmamışsınız ki oğul’’ dedi. Hepimiz bir anda rahatladık. Sanki gizli bir anlaşma ile dileğimiz onaylandı. Belki ters bir davranış babayı sertleştirir her şey
berbat da olabilirdi. Beni dürttüler, ‘’Hadi ananın babanın elini öp’’ Birden, kim
anam babam diye şaşırdıysam da, kendimi hemen toparladım. Hasan Bey ve Ayşe
Hanım’ın ellerini öptüm. Baba rolündeki arkadaşım da bizi öptü ‘’Hayırlı uğurlu
olsun! ’’ diyerek, baba rolünü unutmadığı için genç olmasına rağmen kaynana ve kayınpeder adaylarının ellerini dünür olarak sıktı… Arkasından getirdiğimiz çikulata
tutuldu, birer tane aldık. Büyük işler peşinde koştuğumuzdan, izin isteyip hemencecik ayrıldık. Arkadaşım ‘’oldu bu iş! ’’ derken ben hala sonradan bozulur korkusunu günlerce taşıdım… Daha sonra yakından tanıdıkça her ikisinin de çok değerli insanlar olduklarını öğrendim.

Mehmet Halil
Kayıt Tarihi : 7.6.2012 14:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Halil