İki kafadar bostandan karpuz almaya gider gibi kız istemeye gittiler. Arkadaşı
Temel'e babalık yaptı ‘’Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızınız F’yi arkadaşım
T’ye istemeye geldik’’. Misafir olarak onları kabul eden Hasan bey, insan, gökten
öküz düşse nasıl hayretle bakarsa, o inanılmaz gözlerle suratlarına bakmaya
başladı. Gözleri bir Temel'e bir arkadaşına bakıyordu. Şaşkınlıktan ne diyeceğini
bilemeyince elleri göğsünde kenetli sessiz oturan karısına baktı. Her zaman bu
kadar saygılı mıydı bu anne, yoksa bu gün kızının isteği kabul edilsin diye mi bu
kadar itaatkardı doğrusu merak etmeye başladılar. Kaşlarının altından sanki
suçlu gibi kocasına bakan kaynana adayı, ‘’Onlar anlaşmışlarsa biz ne diyebiliriz
bey’’ dedi. Daha önceden, ön yoklamalar sırasında, alevi misin suni mi? Sorusu
sorulmuştu. Böyle bir soruya karşı olduğu için Temel ters cevap verip ‘’aleviyim’’ demiştim.
Suni olan aile için bu olumsuz bir cevaptı, ama neden tepki göstermediler? Bu konuda?
Esnek davranacak kadar hoşgörüler miydi yoksa başka kanallardan Temel'in alevi olmadığını mı öğrenildi bunları bilinmiyor, ama bir daha bu konu hiç sorulmadı. Temel ve arkadaşı her şeye rağmen kızı isteye tekrar gelmişler. İkinci olumsuzluk ta adet olduğu üzere anne ve babanın gelmemiş olması…
Karısının bu cevabına karşı adam Temel'e dönüp ‘’senin anan baban yok mu oğlum? ’’ dedi. Temel ‘’yok’’ cevabı verdi. Hepiniz bilirsiniz ki bu şartlarda, hiç kimse
kızını vermez. Girişim başarısız olacaktı belli oldu… Bunu kaynana adayı anne daha iyi kavramış olmalı ki, üzüldüğü her halinden belli oluyordu. Hemen devreye girdi.
Uysal halinden silkindi. Kayın peder adayının kararsız anını usta bir manevra ile olumluya çevirmek için beklenmedik bir hamle yaptı.
‘’Temel'e dönüp ah yavrum bu görüldüğü gibi değildir, çok çingenedir, sen baş edebilecek misin bu çingeneyle? ’’ derken Temel'in gözlerine acıyarak bakıyordu… Temel boynu bükük ‘’ kurşun namludan çıktı anacağım, geri dönmez ki’’ dediğinde yanlarındaki kayın peder adayı Hasan Bey tokat yemiş gibi Temel'e döndü, gözleri iri iri çıkmış, bir Temel'e bir karısına bakıyordu. Bir ayağı kıçının altında bir ayağı sedirden aşağıya sarkmış, sarkan
bacağının üstünde bir doğruldu bir oturdu, bir doğruldu bir oturdu… Terlemeye başları. Ceplerini karıştırıp mendili çıkardı. yüzünü gözünü silmeye başladı. Bir karısına bakıyor bir Temel'e bakıyor derken, gelin adayı kızı tepside kahveler gülerek içeri girdi. Konuşulardan haberi olmadığı için çok doğal bir tebessümü vardı. Kahve eline gelene kadar, kızına bakan baba, kahveyi alırken birazını döktü… Hasan Bey Ayşe Hanım’a
bakınca Ayşe Hanım başını omuzlarının arasına çekti, çaresiz gözleriyle olumlayan bir işaret yaptı.
Temel'in arı dili vardı da tatlı dili yoktu… Burada yalan söyleyecek… Şimdiye kadar
hiç anacığım demeyen Temel ilk defa anacığım diyecek… ‘’Oğlum bir güzel sözün yok mu senin? ’’ dediklerinde, Temel ''siz yılan mısınız ki be anacığım tatlı dille söyleyeyim, siz sıcak ilişkileri seversiniz, yılan soğuktur, onun için acı sözler söylüyorum ki yılanlar deliğine girsin… Bu sizin iyiliğiniz için…'' dedi… Pek anlam
veremdiler bu sözlere ama ''kötü bir şey söylemediğini anladılar. Temel burada edebiyat yapıyordu edebiyat yaparken edepli olmak lazım. Çevresinde edebiyatçı geçinenlerden duyduklarıyla kendini de entellektüel göstermeye çalışıyordu.
Hasan bey hariç diğer herkes kahveleri dudağına götürdü, Ayşe Hanım’da, ama
Ayşe Hanım dudaklarına değdirip fincanı önüne koydu ve gene ellerini önünde
kavuşturdu. ‘’Onlar anlaşmışlarsa biz ne yapabiliriz Bey’’ diye sözünü tekrarladı.
Bunun üzerine baba kızının gözlerine baktı.
Kızının istekli olduğunu davranışlarından anladı. Damat adayının gözlerine baktı.
‘’Bize söz bırakmamışsınız ki oğul’’ dedi. Temel bu söz üzerine rahatladı. Sanki gizli bir anlaşma ile dileği onaylandı. Belki ters bir davranış babayı sertleştirir her şey
berbat da olabilirdi. Arkadaşı, babalığı Temel'i dürttü, ‘’Hadi ananın babanın elini öp’’ Temel birden, kim anam babam diye şaşırdıysa da, kendimi hemen toparladı. Hasan Bey ve Ayşe Hanım’ın ellerini öptü. Baba rolündeki arkadaşı da Temel'i ve gelin adayını öptü ‘’Hayırlı uğurlu olsun! ’’ diyerek, baba rolünü unutmadığı için genç olmasına rağmen kaynana ve kayın peder adaylarının ellerini dünür olarak sıktı… Sonra hediye olarak getirdikleri çikulata tutuldu, birer tane aldılar. Büyük işler başarmış insanlar olgunluğu ile izin isteyip hemencecik ayrıldılar. Temel'in babalığı ‘’oldu bu iş! ’’ dedi. Temel hala sonradan bozulur korkusunu taşıyor… Umutsuz ve üzgün görünüyordu. Baba rolündeki arkadaşı ''Oldu bu iş, bakma o laflara, ''Kız evi naz evi derler'' o kadar olacak. Sıkma canını dedi Temel'e...
Kayıt Tarihi : 7.6.2012 14:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!