Tekrarın yankısı,
Her defasında, aynı duvara çarpıp geri dönen ses,
Duyulup unutulmuş şarkıların, nakaratından arda kalan, o buruk tatla,
Sonsuz döngünün içine hapsolmuş gibi,
Usanmış veya alışılmış..
Sükutun bilgeliğini, çoktan sınamış yankılara rağmen,
Kendi gölgesiyle konuşup, yine aynı sonuca varırcasına,
Olayların değişmez akışından, anlık sapma arayarak,
Kimsesizliğin alfabesinde, koridorları arşınlayan ayak sesleri,
Ve gece lambasının, titrek ışığıyla aydınlanan tavanla beraber,
Açılmayan pencerelerin, ardındaki buğulu hareketsizliğe,
Salonda kurumuş, çiçeklerin hüznü,
Mutfakta nane, biraz da kekik rayihası,
Kurulup unutulmuş bir saat, sarkacında asılı kalmış,
Eğreti ve gıcırtılı sandalyedeki, sahaf tozları, boş vazonun yanı başındaki,
Tıslayan pikap iğnesi,
Ve siren sesiyle, şehrin uykusundan sıçradığı, o keskin an,
Neydi bu, hem eski hem yeni olan hissizlik?
Sandıktaki, sararmış fotoğraf albümü,
Bestecinin zihninde, susmayan zehirli bir melodi,
Notalar,
Es’ler,
Ritimler,
Akortlar...
Solgun bir kalemle çizilmiş, portrelerin bakışlarından,
Sürekli aynı rolü oynayan, bir figüran olmaya yatkın,
Ve çayla limon dilimi atılmış bardaklarda, buğunun çözülüp dağıldığı,
Mat,
Yoğun,
Canlı özgünlüğün, kelepçelenmiş anlarına fısıldayarak, kendi içinde biriken,
Zamana karışmadan önce, ruhun tüm odalarını gürültüsüzce dolaştığı,
Düşlerden uyanırken, akılda kalmış tutarsız sahneler,
Ruhunda taşıdığı, o tanıdık ağırlıkla, hisler kapkara,
Yorulmuş, devrilmiş, umutlar ve düşler arasında kapkara,
Yarası kabuk bağlamayan, eski tanışıklıklardan,
Gidilmemiş o sürgün, isimsiz ağrılar biriktirir..
Kayıt Tarihi : 17.10.2025 14:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!