Tekrar söylüyorum, hangi kahpe tekerlemelerden geliyorsun şair?
Olağanüstü bir çekicilikle söndürdün, belli ki feneri,
Kanalların çok dar kaldığı nesnelere,
Ne oldu, sustun.
Tutkulu, bağımlı aşkların köşelerine,
Bir hüzünle puslusun,
Yazdığın kelimelerle bir tavaf,
Her zaman gerçeklikten bağımsız.
Duyduğuma göre;
Berceste kalbin, büyük bir devrim,
Ve kalemin en güzeli,
Elleri kapalıyken bir maliyet tespiti,
Acıyı biraz, azar azar yaz.
Haydi, aç göğsünü bir öfkeyle,
Alevlerden kaçan bir kısrak gibi, ruhunu bana sür,
Utanç, can sıkıntısı,
Haydi, en bilgisiz okyanuslara yaz mısralarını;
Yalınayak, hatta çıplak, bir şekilde yasak.
Ama onu en utanç verici sözlerle donat,
Çiçek açan bir aşk,
Tehlikeli sulara dal,
Daha dün değil miydi?
Gönül kalenin burcunda,
O intihar eşiği,
Seninki nasıl bir kafa?
Bugün de yaz!
Bilinçaltı dalgalarında çıtırdayan bir çalkantı ile,
Acı bir soğuk akıntısıyla aç yüreğinin kapılarını,
Ne yazdığını bilmiyorum, kendini tanımıyorsun,
Ama kalbinin güzelliğini asla silme,
Yeni bir sanrı ile bir aşk şiirine başla.
Ben senin gibi çiçekli aşk sözleri yazamam.
Sözleri tamamlayamıyorum,
Şiir yazmak benim haddime değil,
Dilim ruhumda acemi bir çaylak..
Duygularım ağır yaralanmış, doğruları yazmaktan hüküm giymiş,
Kalemim kağıtlarda bela arayan bir serseri,
Bir çeşit anlaşılmaz kalbimin dili,
Biraz akıllı, genellikle çılgın,
En mantıklı hikayelerde,
İnan bana, her bedeli ödedim.
Ben susayım sen yaz biraz,
Sen yazdıkça gafil avlandığım bu dünyanın nevüsleri dönsün,
Yüreğinin çırasını yak,
Buruşturduğun kağıtları yak.
Kulağımı sağır et,
İtirafta yanan ağıtlar,
Ya da şiirler anadan uzak kalsın,
Sözlerine geçmiş zamanın geri dönmesine izin ver.
Kötü gözler çoktan üzerine düşmüş,
Dur dersem, dur dersem, sahte aşk, kaba sevişme,
Kurulum, geri sayım dersem,
Yıkıcı kalbinin saati.
İçindeki naif duygular patlamadan,
Hece hece kaçırdığın bir şiirden,
Haydi şair, kurtar kendini!!
Bilmiyorsun!
Bir gecede şair olmaktan vazgeçtim,
Ankara'nın kuru ayazında,
Annem gibi kurtulduğum küflü bir binanın kokusunda.
Kabuslarım uyanacaktı,
İçe dönük kalbimin sessiz sesinde,
Rüzgarların keskin ıslığı atıklarımı oluşturdu,
Sevmem yasakken aşkım ranzalarda kaldı.
Kirpiklerimle denizi damla damla taşıdım Ankara'ya,
Mogan gölü köpürdü,
İçimde köpüren duygular,
Çığlık atan martılar havalanırdı göğsümden.
Sol yanıma dokundu.
İnanın soysuzlar kanıma dokunur,
Her köşede, bir gıcırtı bir gülümsemeyle bir tokattır,
Ve her şeyin erkeklikle ilgili olduğunu sanan engelli pezevenkler.
Ne kısır döngü,
Ne kötü bir sırıtış,
Mental prosedür, kısırlığı olan kişiler,
Gece sancılı yarınlar doğururken,
Hadım edilmiş, tüm güzel duygular.
Hiç şiir yazmadım,
Her zaman söyledim, sahip olduğum tek şey,
Sokakların kendinden geçmiş nefesinde kaybolmadan,
Düşmeden ve sallanmadan.
Düşünmeden ama saçmalamadan,
Asla kendimi suçlamam,
Biliyorsun, kucakladığım bir kalbi olan o piçler,
Hayatıma girip hiçbir şey yazmadığımda şair olmaktan vazgeçtim.
Hangi tür şiire yakışır?
Yumruğumu sıktığım avucumda,
Kalemimle insanların kahpe mayasına vururken,
Hayatının bu sürtüğü dilimde gül ağacı oldu,
Söyle bana, nasıl şiir yazılır?
Arkadaşlarımın nankör aldatmacasına.
Her gece üstümden ruhsuz cesetler geçerdi.
Yüreklerinde biriken kirli kan,
Üzerime iftiralar yağdı,
Ankara ayağımdan kayıyordu.
Mevsimlerin yedi rengi akıyordu,
İçimde bir gülümseme kırıldı,
Namlunun ucunda ceylan seli,
Kurşunlar yağdı yalnızlığıma,
Keskin gözlerin zulmettiği boş sokaklarda.
Eylül olurdum,
Herkes bahar, herkes Nisan,
Herkese iyi günler,
Sefil yangınlarım büyürdü ama tapınaklarımdan,
Ve ruhum dediğim kişi içimde ölecekti.
İçimde selamlarla kaç cenaze yetiştirdim?
Ankara'nın kar beyazında,
Vazgeçtim kendimden,
Yenildim bu hayatta ey şair!
Farkettim ki; Bu seyir bu selde yürümez,
İntihara meyilli olduğumda kör şansım,
Öldürüldüğüm geceler bile,
Ölüm süsü verecek kadar,
Yenildim.
Şimdi; Sen de...
En uğursuz duygularını koynundan söküp atarak,
En güvenli sandığın sulara bırak,
Bir gün; Kıyıya vurduğunda bir limana sığınırsan,
Ve hiç tanımadığın birinin acısını hissedersen.
Ya da gerçek bir kalp varsa,
Dilhun'un yalnızlığına, son şiirine gömüldüğünü fark edersen,
İşte; onun öldüğünü gördüğünde,
Artık sen de bir şairsin!!!
Kayıt Tarihi : 25.3.2023 10:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!