Ben seni alamam ah Holofira
Azığım tam takır bineğim nalsız
Bir bende geçerim kalacağım yok
Dostlarım bivefa düşmanım yalsız
Kolum halat değil bakracımda kum
Ben seni alamam ah Holofira
Biri bir koca görür rüyasında:
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Devamını Oku
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Kedidir kedi
İnsiyaki olarak dilimden döküldü yazının başlığı.
İnsiyaki olarak dilimden döküldü yazının başlığı. Kafes Eylem Planı'nın iddianamesini okurken, tüm o kanatlar arası bağlantıları hayretle takip ederken, söz gelimi şöyle bir konuşma deşifresi tutanaklara geçmişken: 'Şerefsizler, vur dedik öldürmüşler.' Yüce Türk adaleti hâlâ 'örgüt yok' diyorsa suçu kediye yüklemekten başka seçenek kalmıyor bize. Çok umutlanmıştık oysa.
TİT'ten ele geçirilen dokümanlarda, Dink cinayetinin olay mahallinde yapılan istihbarat çalışmaları vardı hâlbuki. Kafes Eylem Planı'nda cinayetten 'operasyon' adıyla söz ediliyordu. Ergenekon sanıklarının MSN konuşmalarında apaçık düşmanlıktan söz ediliyor ve 'bizim arkadaşlar yaptı' deniyordu misal. Balyoz darbe planı belgeleri arasında bulunan 'Orak' kod adlı operasyon dokümanında hedef olarak belirlenen şahıslar arasında Dink'in ismi de vardı. Bir başka belgede rumuzlar ve baş harfler ile kimin katledileceği, emri kimin verdiği açıkça yer alıyordu. Yine ele geçirilen belgeler arasında bulunan haritalarda Türkiye'nin gayrimüslim haritası çıkarılmıştı. Sanıkların ev ve ofislerinde ele geçen belgelerde Agos Gazetesi çalışanlarının ve abonelerinin ayrıntılı bilgileri yer alıyordu. Adalar'daki tüm evler teker teker tespit edilip işaretlenmişti bir başka belgede. Azınlıklara yönelik kara propaganda siteleri yaptırılmış ve aleyhte kampanyalar düzenlenmişti.
Bazılarının iddia ettiği gibi bir oyun ya da senaryo değildi bu üstelik. Adım adım uygulanan kanlı bir projeydi: Malatya'da Zirve Kitabevi, Trabzon'da Rahip Santoro cinayeti ve nihayet Hrant Dink'in öldürülmesi. Bütün bunları biz kıt imkânlarımız ve cahil aklımızla yan yana getirip birleştirebilmemize rağmen mahkemenin 'Örgüt yok' demesini nasıl yorumlayabiliriz ki?
Yargıçlar Ergenekon iddianamesini okumamışlar, diye düşünürüz en iyimser seçenek olarak.
Şahsen benim kafamı karıştıran şey ise, bizzat yargıcın medyada neredeyse kapı kapı dolaşıp, 'Örgüt yok demedik, örgüt olabilir ama delil yok' demeye getirmesi, akabinde savcının 'Ne münasebet, örgüt de var, delil de' çıkışıydı. Bizzat yargılanan sanık bile 'Örgüt işi, Ergenekon işi' derken, mahkemenin böyle bir sonuca ulaşması, hadi romantik ifade edelim; vicdanları kanatmıştır!
Kaseti biraz daha geri sararsak, yoksa her şey 2005 yılında Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nden aşırı milliyetçiliğin iç tehdit olmaktan çıkarılmasıyla mı başladı? Hemen ardından gelen psikolojik harekât; ülke topraklarının satıldığı, on binlerce kilise ev açıldığı, İsrail'in güneydoğuda alınmadık tek metrekare toprak bırakmadığı, memleketin yabancılara peşkeş çekildiği, binlerce gencin Hıristiyanlaştırıldığı vs... Hedef gösterme, dava açtırma, yargılatma, mahkeme etrafında toplanma, kamuoyu oluşturma...
Bütün bunları kimlerin yaptığı çok açık. Kimlerin hedef gösterdiği, kimlerin dava açtığı, kimlerin mahkeme basıp sanıkları tehdit ve taciz ettiği. Ama mahkememiz 'örgüt yok' diyorsa bir şey diyemiyoruz, az votka olacak değil hani! Galiba -mevcut hükümet hariç- herkes idrakinde ki, Hrant Dink 'İslamcı iktidar döneminde gayrimüslimler katlediliyor' şeklinde bir uluslararası algı oluşturmak için öldürüldü.
Bir de meselenin medya ayağı var ki, nedense kimse konuşmuyor bunu. Dün Ergenekoncuların dümen suyuna gidip Dink'i hedef gösterenler bugün (Dink ailesi ve çevresinin de anayasa değişikliğinden yana tavır takındıklarını bile bilemeyecek kadar cehaletle) 'Yetmez ama Evet'çiler, bu netice sizin eseriniz' diye maskaralaşabiliyorlar!
Yerim kalmadı, iyi ki kalmadı...
[email protected]
[email protected]
http://twitter.com/nedimhazar
21 Ocak 2012, Cumartesi
Naci abimin yorumuna katılıyorum.Şiir dünküne göre çok güzel,çok güzel şiirlere göre orta şekerli. :))
Tanya'ya
Tanya
İklimi değiştiren kadın
Gel
İliklerini değiştir caketinin
Cebelitarık oluyorum geceleri gözlerine,
Ölüyorum gibi oluyorum,
Tanya
Sevgili durağım
Kırım tatarlaması
Rus bozlağı aşkım Tanya,
Keman ya da çıgan
Kalbimin çığılı
Damım,
Saçağım,
Karlar içindeyim
Tanya
Ne anlatsam hakkında az gelir tanrıya,
Mümbit ormanların sesi
Kafesi darım
Pal peteğim
Tanya..
Aklın neyi varsa yoksa senin
Sesi kaplıyor geceyi
Bende kalan buketin
Güzeller güzeli Tanya
kebelekara
o eskidendi Holofira!
yıkıldı artık din duvarları
sünnet düğünleri de yıkıldı
'ucundan azıcık' diye diye
müslüman kızı gelin gitti
alaman Hans ile amerikano Henri'ye...
ilahi Holofira
sen baba evinde misin hala!?
:)) diyesim geldi şiiri okuyunca...güzeldi bence de.Allah adıyla bohçalanan kızlara selam olsun!..bohçalandık da ne oldu sanki!..bohçanın dört köşesine asma kilit taktı erkekler!..
sahi nereyeydi yolculuk,hı!..:))
şairi kutlayarak..herkese saygılarımla..
Sen bir düş imişsin kuşluk çağında
Soluma tükürdüm rabbim gafurdur
Bilesin kavuşmak yoktur islamlıkta
Kavuşan kısmısı ancak gavurdur.
sen bir harikasın üstad..bu ne ince bir irfan..bu nasıl deyiş ferahlığı..bu ne hoş bir iman ve teslimiyettir..derin tasavvufi ve felsefi yorumlar yapılmaya müsait bir final..şiirin akışından buraya düşeceğimiz aklımıza bile gelmezken..şu gelip konduğumuz yere bakın..çok beğendim..çok güzel..
@..
Bu şiir ile ilgili 24 tane yorum bulunmakta