Hey hey heyda hey,ey sömürü kork bizden!
Biz işçi-köylü,emekçi biz halkların gururu;
Biz Türkiye’li emekçiler,biz tekelin işçileri,
Korku,yılmak tanımayız zafer bizim olacak.
Biz işçi-köylü,emekçi şu meydanlar evimiz,
Taş,toprak yastığımız! parkamız yorganımız.
Kar,yağmurlar hep yağsa iliğimiz buz tutsa
Biz bize kenetlendik anne,bacı,kardeş gibi...
Ey düzen kork bizden,bu kavgada biz varız,
Özgürlüğe giden şu yol,devrimin şanlı yolu!
Biz işçi-köylü,emekçi devrimin şafağından
Söz verdik biz bize dönmeyeceğiz bu yoldan.
AKP-CHP ey meclis; ey patron-ağa,beyler!
Biz bu yola baş koyduk,hakkımızı alacağiz,
Sizde tank,top,panzer,bizimde halkımız var,
Alanlar,meydanlar bizim,biz kormayız sizden.
Hey heyda hey sendika ağaları,işbirlikçiler!
Dağları aşa aşa geldik Tokat,Urfa,Bitlis’ten…
İstanbul’dan,İzmir’den yollara çıktık geldik,
Biz Türkiye'nin işçi-köylü devrimci işçileryiz.
Tandoğan,Abdi İpekçi,Kızılay’da coplandık,
İtilen biz atılan biz,başbakanlıktan kovulan!
Bu kavga bizim kavga,biz tekel direnişçileri,
Ya özgür yaşam ya ölüm,grevimiz silahimiz...
22.01.2010
Yıldırım
Kayıt Tarihi : 22.1.2010 15:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
şaire, şiire ve tüm işçi direnişlerine selam olsun...
Hiç unutmam. Eski Türk iş başkanı Bayram Meral vardı.
%50 nin üzerinde zam yapan hükümete karşı işçileri yürütmüştü.
Ama aynı Meral CHP'den milletvekili oldu. CHP hükümet oldu. %10 nun altında zam yaptı. Kısa bir süre sonra..
İşçiler ayaklanınca, 'bozgunculuk yapmayın' demişti.
Kulaklar çınlar mı bilmem.
Temel haklar. siyasete alet edilmemeli.
Erbakan'ın partisi, yıllarca bu ülkede asgari ücret vergi dışında kalsın dediğinde, ilk karşı çıkanlar solculardı.
Çelişkileri yaşayan toplum, medyanın ve siyasetin gölgesinde sürekli haklarını kaybetti.
Bas gaza.... mantığıyla hiç bir şey olmuyor.
Bu ülkede yıllarca sendikalar maaşlardan aidat alırlar.
Yıllarca biriken aidatlar ne olur?
12 eylülde diskin, türkişi hesaplarına el konunca neler olduğu görüldü.
Toplanan aidatlar trilyonları buluyor. Ne oluyor?
Bana kalırsa asıl işçiler bunları sormalı.
'bi damla da olsak umut işte' isimli grubumuzda tekel işçileri ile ilgili arkadaşlarımızın yazdığı şiir ve mektupları olduğu gibi buraya aldım.
Kusura bakmayın amacım reklam değil, sizi ve tekel işçilerinin mücadelesine omuz veren tüm şair arkadaşları grubumuza davet ediyorum....
Gelin gücümüzü birleştirelim...
Saygılarımla...
Bayram Atakul...
TEKEL İŞÇİLERİ! MEKTUBUNUZ VAR.
1. Bayram Atakul / Ankara : İki mektup, 1 şiir
2. Cemal öztürk/ İstanbul : 4 Şiir
3. Aliseydi taşdemir /Malatya : 1 şiir
4. Mehmet sarı / Avustralya : 1 Şiir
5. Hüseyin Oray / İstanbul : 1 mektup
6. Xemgin Asmin / Van : 1 mektup
*******
SICAK EVLERİNİZDE VE SICACIK YATAKLARINIZDA MUTLU MUSUNUZ ARKADAŞLAR!
Tekel işçileri 41 gündür sıcak yataklarından ve sevdiklerinden uzaktalar.
Ama sizin gibi yalnız değiller.
41 gündür geceyi de gündüzü de bir tabure üstünde battaniyelere sarınarak sokakta geçiriyorlar.
Ama sizin gibi umutsuz değiller.
Sıcak yuvalarından, sofralarındaki sıcak bir çorbadan çocuklarından ve eşlerinden, sevgililerinden uzaktalar.
Ama sizin gibi mutsuz değiller…
Çünkü onlar paylaşmayı ve dayanışmayı bir yandan öğrenirken, bir yandan da öğretiyorlar.
Belki de hayatlarında ilk kez sınıf olmanın bilincine varıyorlar.
Direnişin; acıyı da soğuğu da, açlığı da birlikte paylaşmanın güzelliğini yaşayarak, daha bir güzelleşiyorlar.
Ve herkesi etkileyerek sadece Ankara’yı değil tüm Türkiye’yi güzelleştiriyorlar.
Umut vermenin, umut olmanın ve hayatı ve umudu birlikte çoğaltmanın onurunu yaşıyorlar.
Kendilerini evlerimize davet etiğimizde, arkadaşlarımız buradayken onları yalnız bırakamayız.
Biz hep birlikte yola çıktık, ayrıcalıklı biri olmak istemiyoruz diye teşekkür edip daveti nazikçe reddediyorlar.
Çadırlarını ziyaret ettiğinizde, evlerine misafir gitmişsiniz gibi sizi ağırlama çabasına giriyorlar.
Oturdukları tabureyi size verip, kendileri tüm yorgunluklarına karşın ayakta beklemeyi seçiyorlar.
41 gündür doğru dürüst beslenmeden, sıcak bir yatak yüzü görmeden sokakta direnişini sürdüren işçilerin yorgun bedenleri
Açlık grevine dayanmakta zorlanıyor.
Açlık grevine ara verildiği akşam saat: 20.00 itibarıyla açlık grevine katılan işçilerden 3 tanesi hep bir ağızdan haykırılan “Katil AKP” sloganlarıyla hastaneye kaldırılmıştı.
Belki sizlere çok acıtıcı gelecek sözler söylüyorum, yalnızsınız diyorum, umutsuzsunuz diyorum, mutsuzsunuz diyorum!
Belki de çok kızıyorsunuz bana!
Gelip görmenizi isterdim oradaki ortamı, arkadaşları hastaneye kaldırılırken işçilerin yüzlerindeki acıyı görmenizi isterdim.
Günlerdir bas bas bağırıyorum mektuplarımızla, şiirlerimizle Tekel işçileriyle dayanışmamızı gösterelim diye.
Farkında mısınız bilmem?
Tekel işçilerinin mücadelesi bizim de ekmeğimizin, bizim de özgürlüğümüzün mücadelesine dönüştü.
Tüm dünyada yankı bulmaya başladı.
Haydi arkadaşlar!
Günlük işlerimizden, tasalarımızdan şöyle bir arınalım. Bir bakalım çevremize Ankara’da gümbür gümbür bir sınıf mücadelesi sürüyor.
Tekel işçilerinin bu görkemli direnişine duyarsız kalmayalım.
İşçilere ajitasyon çekelim, nutuk atalım demiyorum kesinlikle.
En içten, en sıcak, en insan yanımızla onların yanında olalım.
İnsanlığımızı, yüreğimizi, sevgimizi paylaşalım onlarla.
Şiirlerimizle, mektuplarımızla anlatalım duygularımızı.
Bunları yaparsak çok daha mutlu olacağız.
İnanın hem onların, hem bizim ihtiyacımız var bu sevgi dolu paylaşımlara…
Bayram Atakul
Tekel İşçilerine Mektup
Sevgili kardeşlerim;
Ülkemizin dört bir yanından kaya parçaları gibi kopup geldiniz, hiçbir zaman işçilerin başkenti olmamış Ankara’ya.
Soğuk demeden, yağmur çamur demeden sokaklara serdiniz gövdenizi, biber gazlarıyla polis terörüyle karşı karşıya kaldınız.
Hükümet size kötü davrandıkça size verilen değerin ne olduğunu anladınız.
Oysa böyle bir davranışı hiç beklemiyor ve hiç mi hiç hak etmiyordunuz…
Önce şaşkına döndünüz…Ne suçunuz vardı hakkınızı aramaktan öte!
Ne suçunuz vardı çoluk çocuğunuzun geleceğine sahip çıkmaktan başka.
Ve sonra düşünmeye başladınız:
Bu ülkede hak aramak suçtu.
Önce bu gerçeğin bilincine vardınız.
Aşındırmadığınız kapı kalmadı Mecliste ve hala da bir umuttur diye aşındırmaya devam ediyorsunuz.
Ama az kaldı, Türk –İş genel başkanının kimin başkanı olduğunu gördüğünüz gibi, bu hükümetin de kimin hükümeti olduğunu da göreceksiniz…
Evet sokaklar insanla, sokaklar dayanışmayla, sokaklar sizlerle Ankara sizlerle güzelleşti.
Bir kez daha gördüm ve yaşadım ki, bir şehri, bir sokağı güzelleştiren insanların omuz omuza diz dize kardeşçe dayanışmasıdır.
Türk – İş ‘in önü gün boyu ve akşam, kardeş kardeş kokuyor.Sloganlarınızla türkülerinizle inliyor..
Sokaklar hep bir ağızdan türkü çağırıyor…
Sokaklar halaya duruyor.
Sakarya Sakarya olalı böyle bir güzellik görmedi..
İççi sınıfı, örgütlenmesi, bilinci ne olursa olsun, tartışmasız en devrimci sınıftır. Kapitalist düzenle uzlaşmaz çelişkiler içerisinde olmaları nedeniyle, düzenden en çok zarar gören sınıf olmaları nedeniyle; ; meşhur deyimiyle “zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri olmamaları “ nedeniyle işçiler ve emekçiler en devrimci sınıftır
.
Bu gerçeği bir kez daha gösterdiniz bize..
Düzenin değişiminden, sosyalist düzene geçişten, hiçbir kayıpları olmadığı gibi, kapitalist düzen sürdüğü sürece sömürülen, onuru çiğnenen emeğiyle zar zor geçinmek zorunda olan emekçiler, sosyalist düzende de (gündüzleri sömürülmeyen / geceleri aç yatılmayan / ekmek, gül ve hürriyet günlerinde) onurunu kazanmış emeğiyle geçinecekler hem de hak ettikleri ücreti alarak.
Hem de düzenin tek sahibi olarak… Hem de insan gibi yaşayacaklar…
Samsun'dan gelen Murat kardeş, ne güzel demiştin 'ya bayram hocam, bu güne kadar hiç böyle düşünmemiştim.Bu söylediklerin üzerinde düşüneceğim' diye...
İşte bu gerçeği bir anlasanız, ülkemiz çok daha güzelleşecek…
Emekçi geldik emekçi gidiyoruz, işçi geldik işçi gidiyoruz.Ve alnımızın teriyle geçinmekten gurur duyuyoruz.
Sokak diz dize, sokak omuz omuza, sokaklar halaya duruyor, sokaklar türkü söylüyor..
Sokaklar sloganlarla inliyor…
Sokaklar umut oluyor…
SOKAKLAR SİZLERLE GÜZELLEŞTİ…
SOKAĞIN ADI, UMUT OLDU…
UMUDUN ADI SOKAK!
Mücadele içinde öğreniyor, sokakta bilinçleniyoruz hep beraber...
Ekmek kavgası adına çıktığınız bu yolda bize ve ülkemize umut oluyorsunuz...
Biz sizlere neden umut olmayalım...
Bayram Atakul...
BİZ TEKEL İŞÇİLERİYİZ
Biz tekel işçileriyiz
Mutfak dolaplarımız tamtakır
Çoluk çocuk perişan
Bir kasırga kadar öfkeli
Gök kuşağı kadar renkliyiz...
Adana
Adıyaman
Ankara
Amasya
Aydın
Batman
Bursa
Bitlis
Denizli
Diyarbakır
Hatay
İstanbul
İzmir
Malatya
Manisa
Muğla
Muş
samsun
Tokat
Trabzon
Siirt 'ten...
ekmeğimiz için çıktık yola
haklıyken haksız olduk
biz koyunken, kaval çalanların sustu kavalı
küfüre dönüştü dilleri
korkudan sarardı benizleri…
Bu bir düş değil, bu bir hayal değil
Ben,İzmir'den Adem
Ben, samsun'dan Murat
Ülkemizin mücadele tarihine yazdırdık isimlerimizi
gün be gün bilincimiz sıçradı
biz, dünkü biz değiliz
mücadele içinde öğrendik, mücadeleyi
bir dilim ekmeği bölüşür gibi
bölüştük kardeşliği
geceyi de bölüştük ayazı da
açlığı da bölüştük,uykusuzluğu da
rengi olduk sokakların
hayaller gerçekleşsin diye
ülkemiz özgürleşsin diye
halkların ve emekçilerin kardeşliği adına
çıkmamıştık yola
şimdi geldiğimiz noktada
haykırıyoruz!
haydi dayanışmaya
karşılıklı umut olduk, çoğalttık direnişi
Hep beraber beyaza boyadık geceleri
Bizler yüreğimizi uzatıyoruz sizlere
haydi kardeş kardeş tutun ellerimizi
Oynatalım yerinden şu kahpe düzeni…
Bayram Atakul
*********
Tekel İşçilerinin Direnişi
1. Örtülü Hırsızlık
Musa peygamber “Hırsızlık yapmayacaksın”
Marks ise diğergam bir toplum bilimci olarak
” Üretim araçlarının özel mülkiyeti hırsızlıktır “ demiş
Küresel sermayenin sahipleri içinse ne gam
Hayatımızdan çalmaya devam ediyorlar hala
2. Hani Nerede şirin
Altını gümüşü güzel işledik
Bucak bucak demir döşendi
Makine üreten makineler icat ettik
Dıjital teknolojiler bulduk sonunda
Sibernetik ağlar kurduk dünya çapında
Mikroskopla atomun içini
Teleskopla uzayın derinliklerine kadar gittik
Bizden başka canlılar var mı diye?
Madem bu kadar değerliyse yaşam
Niçin bir dünya dolusu insan açlığa
Niçin nice canlar, işsizliğe, yoksulluğa
Niçin emekçiler sokağa terkedilmiş peki?
Altını gümüşü güzel işledik
İnsanı insan gibi işleyemedik
Maden ocağı ahiret değil
Gidip geldiğimiz mezar
Hiç düşürdük mü
Ferhat’ın kazmasını elimizden
Hani nerede Şirin?
3. Yükseklik Korkusu
İnsanoğlu büyüyüp olgunlaşacaksa bir gün
Bütün halklar bu dünyanın ev halkı olsun
Herkesin ortak iyiliği için çalışabilmeliyiz
Kim kimin ötekisi, kim kimin kurdu
Yarın öbür gün, sömürgecilik mekanizması
Nükleer ordular yeniden kurulmasın bir daha
İnsanda giderek derinleşen şu yükseklik korkusu
Sürekli büyüyen milli güvenlik kaygısı gibi
Dayanışma ve yaşamı paylaşma yerini,
Büyük paylaşım savaşlarına bırakmışsa eğer
Kurtlanmış demokrasi de artık kurtaramaz bizi
İnsanoğlu büyüyüp olgunlaşacaksa bir gün
Ne pentagon dünyanın patronu olsun ne de Armageddon
Onlar ki yeniden büyüyüp palazlandıkça,
Kartallar gibi yükseklerden uçarak
Daha da aşağılamaya başlamasınlar bizi
Bir tek emekçilerin direnişi sayesinde
Bu günden yarına herkesin başı dik
Böyle onurlu, yüzümüz ak
Bilinçli, el ele, omuz omuza ancak
İnsanlar birbirine karşı daha iyi
Güvenle bakabilsinler geleceğe
Bir tek emekçilerin direnişi sayesinde
Başkalarının hayatı biraz daha rahat
Ve başları göğe ermiş gibi kutlu
Gücü yeten yetene değil umutla
Kafası karışık insanlar kendisiyle barışık
Her kes bir seven bir de sevilen
Her kes bir anlayan bir de anlaşılan olsun
Cemal Öztürk
Bahçelievler /İstanbul
22-01-2010
KURTLANMIŞ DEMOKRASİ
İnsan insanın kurdu
yoksa aynası mıdır?
Adamın biri
Muhalefetteyken attı tuttu
İktidara gelince söylediklerini unuttu
Sıkı mı can sıkıntısıdır
Ruhun tek sıkıyönetimi
Kurtlanmış demokrasi
Evladiyelik parti başkanları
İçimizi kuruttu
Cemal Öztürk
Bahçelievler /İstanbul
TELEKULAK
Miting yapsak da boş
Derdimizi duyan olmaz
Eğitim paralı
Sağlık paralı
Güvenlik paralı
Bir tek istisna
Afganistan
Kuzey Irak
Kıbrıs’ta
şehit olmak beş parasız
Zor zamanda yaşıyoruz
Artık kimse kimseyi dinlemiyor
Sadece telefonlarımız dinleniyor
Cemal Öztürk
Bahçelievler / İstanbul
MINTIKA TEMİZLİĞİ
Biz zihni açık,
benliği arınmış insanın
i ç t e m i z l i ğ i için sürekli aydınlanma
sanatta üst dil,düşüncede üst bilinç diyoruz.
Peki siz,korku belasıyla,canhıraş
e t n i k t e m i z l i k t e n başka ne öneriyorsunuz?
Eğitim mi özel tim mi
ey baş öğretmenler
hangi yönetim daha iyi
hangi öğreti daha öğretici
hangisi daha iğreti
1-satın alma yoluyla adam kazanma,
2-nimetlere el koyma yoluyla ganimet,vergi,harç haraç toplama
3-çevreye zehirli atık bırakma
4- imha ve inkar yoluyla ötekinin kökünü kurutma
5-polisiye tedbirler:
(işkence,dayak,Filistin askısı,jop
hak,hukuk diyene tekme tokat)
yani siz şimdi hastaya düpedüz
dayak atmayı mı reva buluyorsunuz?
o her derde deva
yüzyıllardır,yukardan aşağıya dayatılmış
anlayış kıtlığını mı?
Cemal Öztürk
Bahçelievler /İstanbul
***********
GENEL GREV,GENEL DİRENİŞ
Hayat direnmekse eğer
ve sıkılı yumruklarsa özgürlük...
bir elimizde orak,
bir elimizde çekiç,
Direniş türküleri söyleyerek biz,
gideriz ölüme....
seve seve hepimiz
Yüzyıllardır kin kusmuşlar
Emir buyurmuşlar
Ferman yazmışlar
Asmışlar...
Ateşe atmışlar
Diri diri nice dostları
Ey! ağzından salyalar akan
Sanmaki korkmuşum
Sıkılı dişlerimle kalkmışım ayağa
Haydi dostum...
Sende silkelen, uyan gaflet uykusundan
Kalk ayağa...
Hesap günüdür bu gün
Sık yumruğunu kaldır havaya
GENEL GREV, GENEL DİRENİŞİ
Haykır dünyaya...
Alseydi Taşdemir / Malatya
YAŞASIN TEKEL İŞÇİLERİNİN ONURLU MÜCADELESİ
GENEL GREV GENEL DİRENİŞ İÇİN İLERİ
******
TEKEL İŞÇİLERİNE SELAM
Tekel işçileri
mücadelenin ateşli neferleri
gönülleri gül kardeşlerimiz!
Çözecektir buzlanmış yürekleri
yıkacaktır düşman kalelerini bir bir
sesiniz yankılandıkça emek dünyasında
yere düşmedikçe kıvılcımı gözlerinizin
kavga ateşindeki kutsal elleriniz...
Tekel işçileri
yiğit kardeşlerimiz!
Titreşir emeğimiz hoyrat savruluşlarımızla
karşısında sınıf düşmanlarımızın
bölük bölük parça parça
ağlaşan bebeklerimizin gözleri gibi,
Sizler ki, haklı bir kavganın
çetin yolunda inatla yürüyensiniz bıkmadan,
Ekmeğiniz çakalların saldırısındadır
Kış- kıyamet de olsa yaşamın yüzü
sabır ve dirençle kurtulacaktır gün karanlıktan...
Tekel işçileri
direncin simgesi
yaşam kıvılcımı kardeşlerimiz!
Gönlümüz sizinledir uzak ellerde
Sizinle çarpıyor yüreklerimiz
Ekmek döğüşmek demek zulmün egemenliğinde
Yaşamak direnmektir zulmün saldırılarına karşı
Kavganız kavgamızdır, ellerinizdedir ellerimiz...
Mehmet Sarı
21 /1 /2010
Melbourne
*****
tekel işçilerinie...!
direniş sürüyor,dayanışma büyüyor.. göğe yükseliyor yumruklar; mücadelen de ben de varım.! yanınızdayız,kazanacağız..içimizde ki öfkeyi,isyanı durdurmak ne mümkün,durmasında..emekçim,sömürülenim yüzün ayaz da bile olsa, sesin her yerde ve sen her yerdesin.. 'ANANI DA AL GİT' diyene suratına çarpacağız bu mücadelenin zaferini.. ellerimiz hep bir dostlukla,kardeşlikle, eşit kazanımla hep beraber kenetlenecek 'YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞİLİĞİ' diyeceğiz.! ! !
şehrin soğuğun da,ayazındasın ama bilesin ki yanlız değilsin..sen bağırıp söyledikçe benim de yüreğimden duvarlara çarpan sesim çıkıyor.. mücadeleniz bizi daha da yakınlaştırdı birbirimize..sadece yanyana adımlar atamıyoruz hepsi bu.! ! bu sizlerin haklı kazanımıyla sonuçlanacak bir savaş...
kuşun kanadın da ÖZGÜRLÜK,BARIŞ,ADALET ve KARDEŞLİK.. bu günlerdir umudun yitirilmediği mücadeleniz karşısında saygıyla eğiliyorum..
selamlarımla
HÜSEYİN ORAY. / İstanbul
******
Tekel içilerine mektup.
Sevgili kardeşlerim!
İlkin sizlerin bu haklı mücadelenizi kutluyorum.
Selam ve sevgilerimi yolluyorum.
Ben uzun zamandır sizleri basın yoluyla takip ediyorum.Hiç unutamadığımsa ailelerinizinde çocuklarınızda uzaktada olsa size destek vermesi.
Ve bir kız çocuğu vardı.Babasına destek olmak için gelmişti memleketinden Ankaraya,olanlardan habersiz etrafına bakınıp duran o dolu gözler,en çok o görüntü içimi burkmuştu.
Çocuklarımızda şimdiden maruz kalıyorlar bu zulme.
Asıl görevi, güvenliği sağlamak ve halkını korumak olan görevlilerin yaptığı korumak değilde, karşısındakinin insan olduğunu unutarak savunmasız insanları joplayarak ve biber gazlarıyla,panzerleriyle,haklı mücadelenizi engellemek, olduğunu artık hepimizde biliyoruz.
Kimse hakkını aramasın istiyolar bu memlekette.
Herkes kuzu kuzu verilen kararlara yapılan uygulamalara uysun kimse insan olduğunun bir birey olduğunun ve en çokta özlük hakkı olduğunun farkına varmasın istiyorlar.
Bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır!Anlamıyorum.
Ve hiçbir zamanda anlamak istemiyorum.
yaşadığımız şu çağda yapılan muameleyi kınıyorum.
Ve insanca bir yaşam için,
Sömürüsüz bir yaşam için,
Kahrolsun kapitalizm.
KAHROLSUN EMEK HIRSIZLARI.
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ
YAŞASIN İŞÇİLERİN EMEKÇİLERİN DAYANIŞMASI.
Xemgin Asmin/ Van
TÜM YORUMLAR (39)