Tekel İşçileri Şiiri - Mehmet Çobanoğlu

Mehmet Çobanoğlu
2543

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Tekel İşçileri

Hey hey heyda hey,ey sömürü kork bizden!
Biz işçi-köylü,emekçi biz halkların gururu;
Biz Türkiye’li emekçiler,biz tekelin işçileri,
Korku,yılmak tanımayız zafer bizim olacak.

Biz işçi-köylü,emekçi şu meydanlar evimiz,
Taş,toprak yastığımız! parkamız yorganımız.
Kar,yağmurlar hep yağsa iliğimiz buz tutsa
Biz bize kenetlendik anne,bacı,kardeş gibi...

Ey düzen kork bizden,bu kavgada biz varız,
Özgürlüğe giden şu yol,devrimin şanlı yolu!
Biz işçi-köylü,emekçi devrimin şafağından
Söz verdik biz bize dönmeyeceğiz bu yoldan.

AKP-CHP ey meclis; ey patron-ağa,beyler!
Biz bu yola baş koyduk,hakkımızı alacağiz,
Sizde tank,top,panzer,bizimde halkımız var,
Alanlar,meydanlar bizim,biz kormayız sizden.

Hey heyda hey sendika ağaları,işbirlikçiler!
Dağları aşa aşa geldik Tokat,Urfa,Bitlis’ten…
İstanbul’dan,İzmir’den yollara çıktık geldik,
Biz Türkiye'nin işçi-köylü devrimci işçileryiz.

Tandoğan,Abdi İpekçi,Kızılay’da coplandık,
İtilen biz atılan biz,başbakanlıktan kovulan!
Bu kavga bizim kavga,biz tekel direnişçileri,
Ya özgür yaşam ya ölüm,grevimiz silahimiz...

22.01.2010
Yıldırım

Mehmet Çobanoğlu
Kayıt Tarihi : 22.1.2010 15:04:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mîhemêdê Zirav
    Mîhemêdê Zirav

    iktidar hayatı hedef aldığında, hayat iktidara direniş olur ve elbet birgün iktidarı alır hayat...

    şaire, şiire ve tüm işçi direnişlerine selam olsun...

    Cevap Yaz
  • Mehmet Çoban
    Mehmet Çoban

    Haklara siyaset bulaştı mı? Verilecekse de verilmez hale geliyor.

    Hiç unutmam. Eski Türk iş başkanı Bayram Meral vardı.

    %50 nin üzerinde zam yapan hükümete karşı işçileri yürütmüştü.

    Ama aynı Meral CHP'den milletvekili oldu. CHP hükümet oldu. %10 nun altında zam yaptı. Kısa bir süre sonra..

    İşçiler ayaklanınca, 'bozgunculuk yapmayın' demişti.

    Kulaklar çınlar mı bilmem.

    Temel haklar. siyasete alet edilmemeli.

    Erbakan'ın partisi, yıllarca bu ülkede asgari ücret vergi dışında kalsın dediğinde, ilk karşı çıkanlar solculardı.

    Çelişkileri yaşayan toplum, medyanın ve siyasetin gölgesinde sürekli haklarını kaybetti.

    Bas gaza.... mantığıyla hiç bir şey olmuyor.

    Bu ülkede yıllarca sendikalar maaşlardan aidat alırlar.

    Yıllarca biriken aidatlar ne olur?

    12 eylülde diskin, türkişi hesaplarına el konunca neler olduğu görüldü.

    Toplanan aidatlar trilyonları buluyor. Ne oluyor?

    Bana kalırsa asıl işçiler bunları sormalı.

    Cevap Yaz
  • Şahmerdan Yıldırım
    Şahmerdan Yıldırım

    Başbakan'dan randevuyu kopardılar,bu hafta görüşecekler,keşke tüm bunlar olmadan görüşme sağlanabilseydi değilmi,neden biz ite kaka iş yaparız,duyarlı yüreğinize sağlık,selam ve saygılar...

    Cevap Yaz
  • Bayram Atakul
    Bayram Atakul

    Mehmet Bey,
    'bi damla da olsak umut işte' isimli grubumuzda tekel işçileri ile ilgili arkadaşlarımızın yazdığı şiir ve mektupları olduğu gibi buraya aldım.
    Kusura bakmayın amacım reklam değil, sizi ve tekel işçilerinin mücadelesine omuz veren tüm şair arkadaşları grubumuza davet ediyorum....
    Gelin gücümüzü birleştirelim...
    Saygılarımla...
    Bayram Atakul...


    TEKEL İŞÇİLERİ! MEKTUBUNUZ VAR.
    1. Bayram Atakul / Ankara : İki mektup, 1 şiir
    2. Cemal öztürk/ İstanbul : 4 Şiir
    3. Aliseydi taşdemir /Malatya : 1 şiir
    4. Mehmet sarı / Avustralya : 1 Şiir
    5. Hüseyin Oray / İstanbul : 1 mektup
    6. Xemgin Asmin / Van : 1 mektup
    *******
    SICAK EVLERİNİZDE VE SICACIK YATAKLARINIZDA MUTLU MUSUNUZ ARKADAŞLAR!

    Tekel işçileri 41 gündür sıcak yataklarından ve sevdiklerinden uzaktalar.
    Ama sizin gibi yalnız değiller.
    41 gündür geceyi de gündüzü de bir tabure üstünde battaniyelere sarınarak sokakta geçiriyorlar.
    Ama sizin gibi umutsuz değiller.
    Sıcak yuvalarından, sofralarındaki sıcak bir çorbadan çocuklarından ve eşlerinden, sevgililerinden uzaktalar.
    Ama sizin gibi mutsuz değiller…

    Çünkü onlar paylaşmayı ve dayanışmayı bir yandan öğrenirken, bir yandan da öğretiyorlar.
    Belki de hayatlarında ilk kez sınıf olmanın bilincine varıyorlar.
    Direnişin; acıyı da soğuğu da, açlığı da birlikte paylaşmanın güzelliğini yaşayarak, daha bir güzelleşiyorlar.
    Ve herkesi etkileyerek sadece Ankara’yı değil tüm Türkiye’yi güzelleştiriyorlar.
    Umut vermenin, umut olmanın ve hayatı ve umudu birlikte çoğaltmanın onurunu yaşıyorlar.

    Kendilerini evlerimize davet etiğimizde, arkadaşlarımız buradayken onları yalnız bırakamayız.
    Biz hep birlikte yola çıktık, ayrıcalıklı biri olmak istemiyoruz diye teşekkür edip daveti nazikçe reddediyorlar.
    Çadırlarını ziyaret ettiğinizde, evlerine misafir gitmişsiniz gibi sizi ağırlama çabasına giriyorlar.
    Oturdukları tabureyi size verip, kendileri tüm yorgunluklarına karşın ayakta beklemeyi seçiyorlar.

    41 gündür doğru dürüst beslenmeden, sıcak bir yatak yüzü görmeden sokakta direnişini sürdüren işçilerin yorgun bedenleri
    Açlık grevine dayanmakta zorlanıyor.
    Açlık grevine ara verildiği akşam saat: 20.00 itibarıyla açlık grevine katılan işçilerden 3 tanesi hep bir ağızdan haykırılan “Katil AKP” sloganlarıyla hastaneye kaldırılmıştı.

    Belki sizlere çok acıtıcı gelecek sözler söylüyorum, yalnızsınız diyorum, umutsuzsunuz diyorum, mutsuzsunuz diyorum!
    Belki de çok kızıyorsunuz bana!

    Gelip görmenizi isterdim oradaki ortamı, arkadaşları hastaneye kaldırılırken işçilerin yüzlerindeki acıyı görmenizi isterdim.

    Günlerdir bas bas bağırıyorum mektuplarımızla, şiirlerimizle Tekel işçileriyle dayanışmamızı gösterelim diye.

    Farkında mısınız bilmem?

    Tekel işçilerinin mücadelesi bizim de ekmeğimizin, bizim de özgürlüğümüzün mücadelesine dönüştü.

    Tüm dünyada yankı bulmaya başladı.

    Haydi arkadaşlar!

    Günlük işlerimizden, tasalarımızdan şöyle bir arınalım. Bir bakalım çevremize Ankara’da gümbür gümbür bir sınıf mücadelesi sürüyor.

    Tekel işçilerinin bu görkemli direnişine duyarsız kalmayalım.

    İşçilere ajitasyon çekelim, nutuk atalım demiyorum kesinlikle.

    En içten, en sıcak, en insan yanımızla onların yanında olalım.

    İnsanlığımızı, yüreğimizi, sevgimizi paylaşalım onlarla.

    Şiirlerimizle, mektuplarımızla anlatalım duygularımızı.

    Bunları yaparsak çok daha mutlu olacağız.

    İnanın hem onların, hem bizim ihtiyacımız var bu sevgi dolu paylaşımlara…

    Bayram Atakul

    Tekel İşçilerine Mektup

    Sevgili kardeşlerim;

    Ülkemizin dört bir yanından kaya parçaları gibi kopup geldiniz, hiçbir zaman işçilerin başkenti olmamış Ankara’ya.

    Soğuk demeden, yağmur çamur demeden sokaklara serdiniz gövdenizi, biber gazlarıyla polis terörüyle karşı karşıya kaldınız.

    Hükümet size kötü davrandıkça size verilen değerin ne olduğunu anladınız.

    Oysa böyle bir davranışı hiç beklemiyor ve hiç mi hiç hak etmiyordunuz…

    Önce şaşkına döndünüz…Ne suçunuz vardı hakkınızı aramaktan öte!

    Ne suçunuz vardı çoluk çocuğunuzun geleceğine sahip çıkmaktan başka.

    Ve sonra düşünmeye başladınız:

    Bu ülkede hak aramak suçtu.

    Önce bu gerçeğin bilincine vardınız.

    Aşındırmadığınız kapı kalmadı Mecliste ve hala da bir umuttur diye aşındırmaya devam ediyorsunuz.

    Ama az kaldı, Türk –İş genel başkanının kimin başkanı olduğunu gördüğünüz gibi, bu hükümetin de kimin hükümeti olduğunu da göreceksiniz…

    Evet sokaklar insanla, sokaklar dayanışmayla, sokaklar sizlerle Ankara sizlerle güzelleşti.

    Bir kez daha gördüm ve yaşadım ki, bir şehri, bir sokağı güzelleştiren insanların omuz omuza diz dize kardeşçe dayanışmasıdır.

    Türk – İş ‘in önü gün boyu ve akşam, kardeş kardeş kokuyor.Sloganlarınızla türkülerinizle inliyor..

    Sokaklar hep bir ağızdan türkü çağırıyor…

    Sokaklar halaya duruyor.

    Sakarya Sakarya olalı böyle bir güzellik görmedi..

    İççi sınıfı, örgütlenmesi, bilinci ne olursa olsun, tartışmasız en devrimci sınıftır. Kapitalist düzenle uzlaşmaz çelişkiler içerisinde olmaları nedeniyle, düzenden en çok zarar gören sınıf olmaları nedeniyle; ; meşhur deyimiyle “zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri olmamaları “ nedeniyle işçiler ve emekçiler en devrimci sınıftır
    .
    Bu gerçeği bir kez daha gösterdiniz bize..

    Düzenin değişiminden, sosyalist düzene geçişten, hiçbir kayıpları olmadığı gibi, kapitalist düzen sürdüğü sürece sömürülen, onuru çiğnenen emeğiyle zar zor geçinmek zorunda olan emekçiler, sosyalist düzende de (gündüzleri sömürülmeyen / geceleri aç yatılmayan / ekmek, gül ve hürriyet günlerinde) onurunu kazanmış emeğiyle geçinecekler hem de hak ettikleri ücreti alarak.

    Hem de düzenin tek sahibi olarak… Hem de insan gibi yaşayacaklar…

    Samsun'dan gelen Murat kardeş, ne güzel demiştin 'ya bayram hocam, bu güne kadar hiç böyle düşünmemiştim.Bu söylediklerin üzerinde düşüneceğim' diye...

    İşte bu gerçeği bir anlasanız, ülkemiz çok daha güzelleşecek…

    Emekçi geldik emekçi gidiyoruz, işçi geldik işçi gidiyoruz.Ve alnımızın teriyle geçinmekten gurur duyuyoruz.

    Sokak diz dize, sokak omuz omuza, sokaklar halaya duruyor, sokaklar türkü söylüyor..

    Sokaklar sloganlarla inliyor…

    Sokaklar umut oluyor…

    SOKAKLAR SİZLERLE GÜZELLEŞTİ…

    SOKAĞIN ADI, UMUT OLDU…

    UMUDUN ADI SOKAK!

    Mücadele içinde öğreniyor, sokakta bilinçleniyoruz hep beraber...

    Ekmek kavgası adına çıktığınız bu yolda bize ve ülkemize umut oluyorsunuz...

    Biz sizlere neden umut olmayalım...


    Bayram Atakul...



    BİZ TEKEL İŞÇİLERİYİZ


    Biz tekel işçileriyiz
    Mutfak dolaplarımız tamtakır
    Çoluk çocuk perişan
    Bir kasırga kadar öfkeli
    Gök kuşağı kadar renkliyiz...

    Adana
    Adıyaman
    Ankara
    Amasya
    Aydın
    Batman
    Bursa
    Bitlis
    Denizli
    Diyarbakır
    Hatay
    İstanbul
    İzmir
    Malatya
    Manisa
    Muğla
    Muş
    samsun
    Tokat
    Trabzon
    Siirt 'ten...

    ekmeğimiz için çıktık yola
    haklıyken haksız olduk
    biz koyunken, kaval çalanların sustu kavalı
    küfüre dönüştü dilleri
    korkudan sarardı benizleri…

    Bu bir düş değil, bu bir hayal değil
    Ben,İzmir'den Adem
    Ben, samsun'dan Murat
    Ülkemizin mücadele tarihine yazdırdık isimlerimizi
    gün be gün bilincimiz sıçradı
    biz, dünkü biz değiliz
    mücadele içinde öğrendik, mücadeleyi
    bir dilim ekmeği bölüşür gibi
    bölüştük kardeşliği
    geceyi de bölüştük ayazı da
    açlığı da bölüştük,uykusuzluğu da
    rengi olduk sokakların

    hayaller gerçekleşsin diye
    ülkemiz özgürleşsin diye
    halkların ve emekçilerin kardeşliği adına
    çıkmamıştık yola
    şimdi geldiğimiz noktada
    haykırıyoruz!
    haydi dayanışmaya

    karşılıklı umut olduk, çoğalttık direnişi
    Hep beraber beyaza boyadık geceleri
    Bizler yüreğimizi uzatıyoruz sizlere
    haydi kardeş kardeş tutun ellerimizi
    Oynatalım yerinden şu kahpe düzeni…

    Bayram Atakul


    *********
    Tekel İşçilerinin Direnişi

    1. Örtülü Hırsızlık

    Musa peygamber “Hırsızlık yapmayacaksın”
    Marks ise diğergam bir toplum bilimci olarak
    ” Üretim araçlarının özel mülkiyeti hırsızlıktır “ demiş
    Küresel sermayenin sahipleri içinse ne gam
    Hayatımızdan çalmaya devam ediyorlar hala

    2. Hani Nerede şirin

    Altını gümüşü güzel işledik
    Bucak bucak demir döşendi
    Makine üreten makineler icat ettik
    Dıjital teknolojiler bulduk sonunda
    Sibernetik ağlar kurduk dünya çapında
    Mikroskopla atomun içini
    Teleskopla uzayın derinliklerine kadar gittik
    Bizden başka canlılar var mı diye?

    Madem bu kadar değerliyse yaşam
    Niçin bir dünya dolusu insan açlığa
    Niçin nice canlar, işsizliğe, yoksulluğa
    Niçin emekçiler sokağa terkedilmiş peki?

    Altını gümüşü güzel işledik
    İnsanı insan gibi işleyemedik
    Maden ocağı ahiret değil
    Gidip geldiğimiz mezar

    Hiç düşürdük mü
    Ferhat’ın kazmasını elimizden
    Hani nerede Şirin?

    3. Yükseklik Korkusu

    İnsanoğlu büyüyüp olgunlaşacaksa bir gün
    Bütün halklar bu dünyanın ev halkı olsun
    Herkesin ortak iyiliği için çalışabilmeliyiz
    Kim kimin ötekisi, kim kimin kurdu
    Yarın öbür gün, sömürgecilik mekanizması
    Nükleer ordular yeniden kurulmasın bir daha
    İnsanda giderek derinleşen şu yükseklik korkusu
    Sürekli büyüyen milli güvenlik kaygısı gibi
    Dayanışma ve yaşamı paylaşma yerini,
    Büyük paylaşım savaşlarına bırakmışsa eğer
    Kurtlanmış demokrasi de artık kurtaramaz bizi

    İnsanoğlu büyüyüp olgunlaşacaksa bir gün
    Ne pentagon dünyanın patronu olsun ne de Armageddon
    Onlar ki yeniden büyüyüp palazlandıkça,
    Kartallar gibi yükseklerden uçarak
    Daha da aşağılamaya başlamasınlar bizi

    Bir tek emekçilerin direnişi sayesinde
    Bu günden yarına herkesin başı dik
    Böyle onurlu, yüzümüz ak
    Bilinçli, el ele, omuz omuza ancak
    İnsanlar birbirine karşı daha iyi
    Güvenle bakabilsinler geleceğe
    Bir tek emekçilerin direnişi sayesinde
    Başkalarının hayatı biraz daha rahat
    Ve başları göğe ermiş gibi kutlu
    Gücü yeten yetene değil umutla
    Kafası karışık insanlar kendisiyle barışık
    Her kes bir seven bir de sevilen
    Her kes bir anlayan bir de anlaşılan olsun

    Cemal Öztürk
    Bahçelievler /İstanbul
    22-01-2010


    KURTLANMIŞ DEMOKRASİ
    İnsan insanın kurdu
    yoksa aynası mıdır?

    Adamın biri
    Muhalefetteyken attı tuttu
    İktidara gelince söylediklerini unuttu

    Sıkı mı can sıkıntısıdır
    Ruhun tek sıkıyönetimi

    Kurtlanmış demokrasi
    Evladiyelik parti başkanları
    İçimizi kuruttu


    Cemal Öztürk
    Bahçelievler /İstanbul


    TELEKULAK


    Miting yapsak da boş
    Derdimizi duyan olmaz

    Eğitim paralı
    Sağlık paralı
    Güvenlik paralı
    Bir tek istisna
    Afganistan
    Kuzey Irak
    Kıbrıs’ta
    şehit olmak beş parasız

    Zor zamanda yaşıyoruz
    Artık kimse kimseyi dinlemiyor
    Sadece telefonlarımız dinleniyor


    Cemal Öztürk
    Bahçelievler / İstanbul


    MINTIKA TEMİZLİĞİ


    Biz zihni açık,
    benliği arınmış insanın
    i ç t e m i z l i ğ i için sürekli aydınlanma
    sanatta üst dil,düşüncede üst bilinç diyoruz.
    Peki siz,korku belasıyla,canhıraş
    e t n i k t e m i z l i k t e n başka ne öneriyorsunuz?


    Eğitim mi özel tim mi
    ey baş öğretmenler
    hangi yönetim daha iyi
    hangi öğreti daha öğretici
    hangisi daha iğreti

    1-satın alma yoluyla adam kazanma,
    2-nimetlere el koyma yoluyla ganimet,vergi,harç haraç toplama
    3-çevreye zehirli atık bırakma
    4- imha ve inkar yoluyla ötekinin kökünü kurutma
    5-polisiye tedbirler:
    (işkence,dayak,Filistin askısı,jop
    hak,hukuk diyene tekme tokat)

    yani siz şimdi hastaya düpedüz
    dayak atmayı mı reva buluyorsunuz?
    o her derde deva
    yüzyıllardır,yukardan aşağıya dayatılmış
    anlayış kıtlığını mı?

    Cemal Öztürk
    Bahçelievler /İstanbul

    ***********

    GENEL GREV,GENEL DİRENİŞ

    Hayat direnmekse eğer
    ve sıkılı yumruklarsa özgürlük...
    bir elimizde orak,
    bir elimizde çekiç,
    Direniş türküleri söyleyerek biz,
    gideriz ölüme....
    seve seve hepimiz

    Yüzyıllardır kin kusmuşlar
    Emir buyurmuşlar
    Ferman yazmışlar
    Asmışlar...
    Ateşe atmışlar
    Diri diri nice dostları

    Ey! ağzından salyalar akan
    Sanmaki korkmuşum
    Sıkılı dişlerimle kalkmışım ayağa
    Haydi dostum...
    Sende silkelen, uyan gaflet uykusundan
    Kalk ayağa...
    Hesap günüdür bu gün
    Sık yumruğunu kaldır havaya
    GENEL GREV, GENEL DİRENİŞİ
    Haykır dünyaya...

    Alseydi Taşdemir / Malatya

    YAŞASIN TEKEL İŞÇİLERİNİN ONURLU MÜCADELESİ
    GENEL GREV GENEL DİRENİŞ İÇİN İLERİ


    ******

    TEKEL İŞÇİLERİNE SELAM

    Tekel işçileri
    mücadelenin ateşli neferleri
    gönülleri gül kardeşlerimiz!
    Çözecektir buzlanmış yürekleri
    yıkacaktır düşman kalelerini bir bir
    sesiniz yankılandıkça emek dünyasında
    yere düşmedikçe kıvılcımı gözlerinizin
    kavga ateşindeki kutsal elleriniz...


    Tekel işçileri
    yiğit kardeşlerimiz!
    Titreşir emeğimiz hoyrat savruluşlarımızla
    karşısında sınıf düşmanlarımızın
    bölük bölük parça parça
    ağlaşan bebeklerimizin gözleri gibi,
    Sizler ki, haklı bir kavganın
    çetin yolunda inatla yürüyensiniz bıkmadan,
    Ekmeğiniz çakalların saldırısındadır
    Kış- kıyamet de olsa yaşamın yüzü
    sabır ve dirençle kurtulacaktır gün karanlıktan...

    Tekel işçileri
    direncin simgesi
    yaşam kıvılcımı kardeşlerimiz!
    Gönlümüz sizinledir uzak ellerde
    Sizinle çarpıyor yüreklerimiz
    Ekmek döğüşmek demek zulmün egemenliğinde
    Yaşamak direnmektir zulmün saldırılarına karşı
    Kavganız kavgamızdır, ellerinizdedir ellerimiz...

    Mehmet Sarı
    21 /1 /2010
    Melbourne


    *****
    tekel işçilerinie...!

    direniş sürüyor,dayanışma büyüyor.. göğe yükseliyor yumruklar; mücadelen de ben de varım.! yanınızdayız,kazanacağız..içimizde ki öfkeyi,isyanı durdurmak ne mümkün,durmasında..emekçim,sömürülenim yüzün ayaz da bile olsa, sesin her yerde ve sen her yerdesin.. 'ANANI DA AL GİT' diyene suratına çarpacağız bu mücadelenin zaferini.. ellerimiz hep bir dostlukla,kardeşlikle, eşit kazanımla hep beraber kenetlenecek 'YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞİLİĞİ' diyeceğiz.! ! !
    şehrin soğuğun da,ayazındasın ama bilesin ki yanlız değilsin..sen bağırıp söyledikçe benim de yüreğimden duvarlara çarpan sesim çıkıyor.. mücadeleniz bizi daha da yakınlaştırdı birbirimize..sadece yanyana adımlar atamıyoruz hepsi bu.! ! bu sizlerin haklı kazanımıyla sonuçlanacak bir savaş...
    kuşun kanadın da ÖZGÜRLÜK,BARIŞ,ADALET ve KARDEŞLİK.. bu günlerdir umudun yitirilmediği mücadeleniz karşısında saygıyla eğiliyorum..
    selamlarımla

    HÜSEYİN ORAY. / İstanbul

    ******



    Tekel içilerine mektup.

    Sevgili kardeşlerim!
    İlkin sizlerin bu haklı mücadelenizi kutluyorum.
    Selam ve sevgilerimi yolluyorum.
    Ben uzun zamandır sizleri basın yoluyla takip ediyorum.Hiç unutamadığımsa ailelerinizinde çocuklarınızda uzaktada olsa size destek vermesi.

    Ve bir kız çocuğu vardı.Babasına destek olmak için gelmişti memleketinden Ankaraya,olanlardan habersiz etrafına bakınıp duran o dolu gözler,en çok o görüntü içimi burkmuştu.
    Çocuklarımızda şimdiden maruz kalıyorlar bu zulme.
    Asıl görevi, güvenliği sağlamak ve halkını korumak olan görevlilerin yaptığı korumak değilde, karşısındakinin insan olduğunu unutarak savunmasız insanları joplayarak ve biber gazlarıyla,panzerleriyle,haklı mücadelenizi engellemek, olduğunu artık hepimizde biliyoruz.
    Kimse hakkını aramasın istiyolar bu memlekette.
    Herkes kuzu kuzu verilen kararlara yapılan uygulamalara uysun kimse insan olduğunun bir birey olduğunun ve en çokta özlük hakkı olduğunun farkına varmasın istiyorlar.
    Bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır!Anlamıyorum.
    Ve hiçbir zamanda anlamak istemiyorum.
    yaşadığımız şu çağda yapılan muameleyi kınıyorum.
    Ve insanca bir yaşam için,
    Sömürüsüz bir yaşam için,
    Kahrolsun kapitalizm.
    KAHROLSUN EMEK HIRSIZLARI.
    YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ
    YAŞASIN İŞÇİLERİN EMEKÇİLERİN DAYANIŞMASI.

    Xemgin Asmin/ Van

    Cevap Yaz
  • Sinan Karakaş
    Sinan Karakaş

    Ne yazık çalışanın sesini halini anlayan yok, kamuda çalışanların yine sesi çıkıyor, kendilerini en azından duyuruyorlar, özelde fabrikalarda çalışanları değil işten atsalar boğsalar bile kimsenin duyacağı yok, sendikalar, özelde işverenden ceplerini doldurdukları için özelde çalışanlar için kıllarını kıpırdatmıyorlar, ama kamuda ceplerine işçinin sendika aidatından başka bir şey girmediğinden, işçiyi müşteri olarak gördüklerinden, müşteri velinimetimizdir diyerek güya hakjlarını arıyorlar, hepsine karnım tok, duyarlılığınıza teşekkürler, Selam ve Saygılarımla

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (39)

Mehmet Çobanoğlu