eski kış gün batımlarını özlemek gibiydi
gölgemde sesini aradığım habersiz yağmurlarda
umudu aldatmak düşlerimden akşama bulaşırdı
her şeyin arasında kalmışlık daha da sessizleşirdi
ama bu ikimizde değildik...
bilinmezliğin kirli sokaklarında başım öne eğik dolaşırken
caddelerle dertleşirdim o duman şu sis demeden
hiç paylaşılmamış konuşulmamış
görüşülmemiş anlaşılmamış konulardam dem vururdum
ve evlerin iri gözleri geceye hazırlanırken
ince fikirli öyküleri ben yazardım herkeslerin yerine
bir sonraki ömürlerine sevgilerin...
bakışların içimde kırılan pencerelerde kaybolurdu ya
bilmem sen hiç anladın mı ya da kaç kez anladın
okulları dağılırdı bekleyişlerimin
ağlayışımın mahallelerinde sokak lambaları sönerdi
şiir kitaplarında bile unutulmuş yalnızlığımla giderdim
bir yerlerde bir kapı açılsın isterdim
birileri birilerine sırf sevgiden gülümsesin
yenilenen bir umutla bir çocuk öpücüklere boğulsun
sonrası isterse yalnız ben gittiğimle kalayım...
nedense güz yakınlıklarına daha çok çalışırdı aklım
ve yine nedense kıyı kentlerine benzetirdim
en acısından da olsa sevgime konulan bütün uzaklıkları
üşümek sarısında geçen bu çabanın adını hayat koysun istedim
bilemezdim bir ömür süreceğini anlamlandıramadığım ayrılığımızın
bir yanda tek gözlü bir ölüm
diğer yanda tarihsizliği bütün yanyana gelişlerin
günün son aydınlığını dinlemeye düştü işimiz...
Kayıt Tarihi : 24.9.2012 15:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
hikaye niteliğinde olsaydı sanki daha mı farklı olurdu diye düşündüm nacizane fikrimce... SAYGILAR
TÜM YORUMLAR (2)