Bir cümleye borçluyduk herşeyi. Ağzından çıkan tek bir cümle aldı bizi, götürdü bilinmez bir şehre. Evire çevire kullandık o kelimeleri, tükettik. Uzaklaştık, kaybolduk an geldi. Devrik işaretlerin altında sakladık ruhlarımızı. Ellerimizi karanlığa uzatıp birbirimizi ebeleme yarışına girdik. Kim galip, kim mağlup? Zaferlerin ve yenilgilerin tadına vardığımızı sandık. Kaybedişlerin unutulan onurunu, biz de bulamadık. Onursuz kaldık, bizsiz kaldık, yalnızlaştık.
Yalnızlaştık evet, kalabalıkların arasına her girdiğimizde birbirimizi kaybederek yaptık bunu. Nice sevdaları, nice sesleri görmedik takındığımız körlüğümüzle. Bir kendimiz vardık, bir Ben’in düşünüyorduk. Bencillik ummanında kulaç atarken, her gün yüreğimiz saran yorgunluklarla ölüyorduk. Yok olmak… Yok olmayı, var olmakla karıştırdık. Etrafında pervane olduğumuz tek bir cümleye kul olduk, oysa daha neler vardı bekleyen ve beklenilen.
Karıştırdığımız bunlarla kalmadı. Kendimizle birlikte, tüm varlık ispatındaki yürekleri de mahkum ettik. Bizimle birlikte aynı zindana tıktık kelimelerimizi, şarkılarımızı ve kokularımızı. Çiçeklerimizi soldurduk. Korktuk, kaçtık, yakalandık. Acizliğimizle alay ettiğimizi sanıp, inkar ettik. Kaybettiklerimizin yasını tutmadık, pişman olmadık. Yaşanmışlıkları, dehlizlerde kaybolmaya bıraktık. Biz neydik, kimdik?
Bir cümleye mahkum olanlardık bizler.Tek bir cümleyle hayatlarını alaşağı edenlerdik, tüketenlerdik. Bazen kendimizi erişilmez görüp böbürlenen, bazen de yaramazlıklarının cezasından kaçan küçük birer çocuk. Duvarlara tırmandık, arka yüzlerini karaladık. Kendimizi saklamanın tek acizce yolu buydu. Arka yüzlere yazılan öykülerde kimse okuyamazdı, kimse tanıyamaz, kimse bilemezdi korkaklığımızı. Her gün biraz daha içine dalıp, deldiğimiz hayatın nesinden kaçıyorduk ki? Ya da neden kendimizi kandırıp, kaçıyoruz sanıyorduk. Oysa, herşey bir göz ucu bakışta açığa çıkıyordu. Orada saklanmak yoktu.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
güzel bir anlatım
emeğinize sağlık saygılar
yüreğinize sağlık
saygılar kaleminize
Terden sırıksıklam olmuş kelimeleriyle….Kalemse bu dogruyu da yanlisi da yazar....sorgulama guzel olmus...tebrikler
Terden sırıksıklam olmuş kelimeleriyle….
çok güzel canım arkadaşım
yüreğine sağlık...
...
kızıl deli...
aslında arka yüzlere takılmasaydık......belki gerçeğin ta kendisiyle karşılaşırdı ruh.....bir yaprak gibi solarken yaşamın karşısında o tek cümleye takılı kalanlar bir bakmış zaman geçmiş......yol öyküleri çoktan bitişi yitişi yazar olmuş....kaybedilen ve kazanılan eşit mi şimdi? sorgulamalardan arta kalandır yaşam tam karşımızda
sevgimle fundam
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta