Yaşamaya çalışırsınız bir evi paylaşırsınız bir ömür yetmez gibi gelir, her gün yenilikler bekler sonra yavaş yavaş dumanlanır ortalık, sis yaklaşır, sonra bir bakmışsınız mumlar sönüyor bir bir, karanlık çöküyor usul usul, sinsice, sessizlikle birlikte sanki anlaşmış gibi, bir veda eder aydınlık. Ve hoşgeldim der karanlık hınzırca,
Zamanla alışırsınız gözleriniz artık karanlıkta da seçer olur, sonra vakit geçirmeye başlarız, bir bakmışız arkadaş olmuş, sonra kanka yeni nesil tabiriyle ardından dost-um diye yapıştırır.
Ve sonra dosttan sevgili olmuşsunuz…
Çıkmazı olmayan buhran burada başlıyor işte.
Aslında karanlık diye tasvir etmeye çalışılan giriş kısmı birebir aydınlığı temsil ediyor ama nasılsa o aydınlık zamanla bizim gözümüzde karanlıklaşmaya başlamıyor mu zaten…
Hırs yaparız her şey güzel geçecek diye.
Ama o hırsta boğulmak kötülerin en kötüsü değil midir?
O kadar farklı yaklaşır ki kötü gelmez gözüne ve dibi görmeye başladığı zaman hala çabalar hırs, en sonunda çaresizlik olur adı ve sürüncemeler başlar…
Kararlar verildi, gerekenler yapılmaya başlıyor hadi hızlanalım artık..
Çok büyük konuştum zamanında şimdi yine o büyük konuşmaları yutma zamanı,
Afiyet olsun bana..
Kendi zaferimi kutluyorum bu gece,
Tek başıma,
Tek kadehle,
Tek şampanyayla,
Tek bir mumla.
Ne olur ki sen benden başkasını sevsen, benim gibi sevenini bulamadıktan sonra ona sevgi mi diyorsun bu saatten sonra?
Sahtesin sende!
Bazen saflığa sığınmak gerçekleri gizlemektir, yaptığımız hataları gizleme yoludur, yolu başka bir yoldur onun, tarifsizce...
Hızla birikiyorlar ve zorlaşıyor, dayanıyorum ama limitimi biliyorum...
Yanmaktan korkuyorsan çek elini..
Zaman azalıyor.
Hiç biriniz sevmek istemiyorsunuz, sadece sevilmek istiyorsunuz, bencillik sınır tanımıyor çünkü..
Aşkların yalan olduğunu söyleyip durmayın, yalan olan sizin kalpleriniz..
Sen aşk-ı diline dolayan!
Aslında aşk sana çok uzak çünkü sen sürekli onu uzaklaştıransın,
Gözlerini karartmışsın..
Yalandan oyalama..
.rospuluk parayla olabilir ama zorla değil ya!
Ben ben olmaktan sıkıldım artık..
Sana sol yanımı ayırmıştım ben, önce soluma sarılırdım ben severdim seni uykunda,
Sonra uyuya kalırdım kokunla, gece uyanırdım bana sarılmış bulurdum seni, üstünü açardın bana sarılabilmek için.
Üstünü örter ve bir öpücük kondururdum en güzel yerinden.
Sonra tekrar uykuya dalardım senle.
Yaktığım o mumlar söndü, ben yeniden yaktım onlarda söndü ve sondu onlar ama ben sana hala açılamadım ve artık mumlarım bitti..
Aklımda sen varsın..
Biz seninle çene çalmayı severdik, sırf vakit geçsin diye değil ses tonlarımız içimize kazınsın diye.
Öyle işte yumuk yumuktu; elleri gözleri..
Biraz ufak değil mi?
Çok monoton değil mi?
SAYGILARIMLA…
06/01/2012 22:45 (Tek)
Kayıt Tarihi : 6.1.2012 22:52:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Kaan Karaduman](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/01/06/tek-51.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!