İnan bana bütün imkânlarımı kullandım seni unutmamak için. Sağ olsunlar anılarımızda çok yardımcı oldu bana. Sık sık hatırlattılar seni. Mesela geçenlerde oturduğumuz bankta bizi hatırladım. Biz varmışız gibi seyrettim anılarımı. Gidecek bir yer bulamamıştık hani. Kalakalmıştık öle meydanın ortasında. Yanımızda duran ilk banka oturmuştuk. Gidecek hiçbir yerimiz yok sanmıştık. Oysa gidecek hiç bir yer yok zannederken, dünya bizimdi. Biz de dünya idik. Kapalı bir midyeydi dünya. İçinde saklanan inci ise; aşıkımız. Biz sevgili; iki katil, o midyeyi açmaya cesaret edemedik. Bir midyenin içinde hapsaoldu sevgimiz. Orada yaşlanıp ölecek sayemizde. Biz mi? Bizse saçma sapan hayatımıza, saçma sapan gururumuza devam edeceğiz. Öylesine mantıksız donuk bir hayat olacak yaşadıklarımız. O inci gibi yaşlanacağız bizde. fakat ondan ayrı bir yanımız olacak. O kaderine terk edilmişken, biz kendi kaderimizi kendimiz yazmış olacağız. Ayrıca o incinin katili olarak anılacak adlarımız. O bank ayrıca girdiğimiz kafe, üzerinde ellerimi tuttuğun masa, gözlerime derin derin baktığın o eski sokağın köşesi, yerdeki kaldırımlar, önünden geçtiğimiz dükkânlar, vitrindeki manken katili olduğumuz aşkın birer suç delili olarak duracaklar önümüzde. Bize hiçbir zaman şahitlik yapamayacak konuşamayan cansız anılar bunlar. Hepsi fark etmeden geçmişimizi yaşatmaya çalışan varlıklar. Konuş desen konuşamazlar. Öle bakarlar yerlerinden ayrılmazlar. Yine gider sen bulursun onları. O zaman konuşurlar aslında. Sen susarsın onlar konuşur. Susarak konuşurlar. Zihninin derinliklerinde çığlıklar atar hepsi. Duymamak için kaçarsın. Başka çaren yoktur çünkü.
Şimdi senin gözkapakların çoktan gözbebeklerinin üzerine kapanmıştır. Bense, daha bu öksüz geceyi sahipleneceğim. Ne kadar gökyüzü olamayıp içimde yıldızları barındırmasamda iyi bir üvey anne olacağım kesin. Yine seni unutmamak için bütün imkanlarımı seferber edeceğim. Birşeyler karalarım yine. Sonra gecenin kıyısından en dibe dalıp umutsuz aşkımıza defalarca vurgun yerim. Seni uyandırmak gibi bir niyetimde yok. Zaten öyle derin uyuyorsun ki sevgili, bir türlü uyandıramıyorum seni aşkımıza. Belki bir daha böyle derin sevmeyeceğimden korktuğum için unutmak istemiyordum seni. Öyle sebepsiz nedensiz seviyordum. Kendi dillerimi susturup yüreğimi konuşturuyorum çoğu zaman. Gözyaşlarım yüreğimin yansıması oluyordu. Her bir damlada sen akıyordun yanaklarımdan. Onlara bile kıyamıyordum. Belki bu sevgi sana göre sıradandı, oysa bana göre Leyla ve Mecnun'la yarışacak kadar güçlü. Belki de Züleyha’nın sabrıydı aşkımı yaşatan. Belki de geleceksin sandım. Çocukluğumdan beri masallara hep inanırdım yada inanmış gibi yapardım bilmiyorum. Zannedersem kendimi kandırdığım en büyük masal sana olan aşkım oldu. Gelmeyeceğini bildiğim halde bekledim. Öyle derin seviyordum ki seni büyü bozulmasın istedim. O yaşlı cadı hiç bir zaman pamukprensesi zehirlemesin istedim. Pamuk prenses o elmayı gerçekten ısırdımı bilmiyorum ama senin sevgisizliğin beni gerçekten zehirlemeye başladı sevgili. Susukunluğunun ve aldırmamazlığının kalbime giden damarlarımı tıkadığını hissediyorum. Sensizlik beni yavaş yavaş öldürüyor. Aşkım artık nefes alamıyor sevgili. Kırılmışlığın en uç noktasında bir kürdan kadar inceylen yüreğim, daha fazla dayanamayacak bu terkedişe. Alnından tane tane dökülen her bir ter damlasında ağlarken emeklerim, sıradan bir mendile silmek zorunda kalıyorum harcadığım hislerimi. Yabancı bir ele teslim ederken hayallerimi, aşkım ona ihanet ediyormuşum gibi bakıyor sancılandığı yerden. Bense tıpkı bir suçlu gibi başımı öne eğiyorum. Sadece üzülebiliyorum. Kurtaramıyorum aşkımı, onu öldürmenin en doğru karar olacağını düşünüyorum. Daha ne kadar hayatının boş kısımlarını doldurabilirdim ki? Ne kadar dayanabilirdi kalbim sevgisizliğe. Artık herşey sahte sevgili. Hatta A-Ş-K harflerini çıkardılar alfabeden. Üzeri örtülü masama kır çiçekleri yerine yapma çiçekler bıraktılar kokusuz. Sen giderken bütün sancılarımı bir kapsüle doldurıp yutmak zorunda kaldım. Ne kadar boğazımda kalsada ayrılık, seni unutmalıydım. İnan bütün imkanlarımı kullandım seni unutmamak için. Ne yapabilirim ciğerlerim nefes almıyor, kalbim sana çarpmıyor artık. Evet sevgili üzgünüm, artık seni sevemiyorum. Rüyalarımı sana yoramıyorum artık. Ben seni unuttum, seni sevmiyorum. Ama inan bana bütün imkanlarımı kullandım seni unutmamak için. Sense gidişinle beni ayrlık mektebine gönderdin. Elime bir diploma tutuşturdular. Üzerinde yazan not: TEBRİK EDERİZ UNUTTUNUZ.
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
unutabildinizse ne mutlu, artik acı çekmezsiniz..kutluyorum kaleminizi çok etkili çok güzel.selamlar
Derin ve güzeldi...Tebrikler...
Buruktu...
Anlamlıydı.
Sevgilerimle.
... Artık herşey sahte sevgili. Hatta A-Ş-K harflerini çıkardılar alfabeden. Üzeri örtülü masama kır çiçekleri yerine yapma çiçekler bıraktılar kokusuz. Sen giderken bütün sancılarımı bir kapsüle doldurıp yutmak zorunda kaldım. Ne kadar boğazımda kalsada ayrılık, seni unutmalıydım. İnan bütün imkanlarımı kullandım seni unutmamak için. Ne yapabilirim ciğerlerim nefes almıyor, kalbim sana çarpmıyor artık. Evet sevgili üzgünüm, artık seni sevemiyorum. Rüyalarımı sana yoramıyorum artık. Ben seni unuttum, seni sevmiyorum. Ama inan bana bütün imkanlarımı kullandım seni unutmamak için. Sense gidişinle beni ayrlık mektebine gönderdin. Elime bir diploma tutuşturdular. Üzerinde yazan not: TEBRİK EDERİZ UNUTTUNUZ.
TEBRİKLER... SAYGILARIMLA...Süleyman Yavaş... :)
Paylaşım için teşekkürler
Evet sevgili üzgünüm, artık seni sevemiyorum. Rüyalarımı sana yoramıyorum artık. Ben seni unuttum, seni sevmiyorum. Ama inan bana bütün imkanlarımı kullandım seni unutmamak için. Sense gidişinle beni ayrlık mektebine gönderdin. Elime bir diploma tutuşturdular. Üzerinde yazan not: TEBRİK EDERİZ UNUTTUNUZ.
Tebrikler..
UNUTULMAMAK DİLEKLERİMLE, ANLATIM HOŞTU, KUTLARIM EFENDİM.
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta