bir temmuz öğlesi Ankarası gibiydi
tebessümüm...
kaldırımlar yetmezdi adımlarıma
yollara taşardı ayak seslerim
ben bir tek senin için yürüdüm bütün bir ömrü...
kemal sunal filmleri kadar iyimser bakardım ağaçlara
paçalar ispanyol meyhaneler de aynen öyle
şarabın ekşi tadına hükmedemezdi dışarının yağmur soğuğu
gömleğimin ve paltomun ceplerinde gözlüklü resmin
İstanbul Boğazı ışıklarına hayran yalnızlığımı unutturan
tebessümün...
yaprakların arasında sızlayan güneşe bile acıdığımdı
acı ot kokusuyla dolan sarhoşluğumu güvercinlerin kıskandığı
bulutlara bakmaya mecalsiz kırlangıçların yorgunluğunun
koşar adım şarkılara şiirlere bağlandığıma imrendiği
sıcaklığı acemi asfaltlı zamanlarımdaki dudağımın anlamı
tebessümüm...
bu ana ait değilim hiçbir zaman gözümü kırpmadan
eski bir yazlık sinemanın en ön sırasında bıraktım
çocukluğumun büyüme düşlerini ve çocuğunum hâlâ
helikopter böceği peşinde damları düz gri sokaklı o oyun...
bakışlarını üç gün üç gece tavana dikip göçtüğünle kaldı
tebessümün...
Kayıt Tarihi : 21.3.2010 02:37:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Kağan İşçen](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/03/21/tebessum-sizim.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)