esir kentlerin mahpusları gibi
puslu sokaklara serpildi fırtınalı akşamlar
göz kapaklarımdan kan damladı
her karanlıkta yağmurlar büyüttü acılarımı
her solukta biraz daha
sürerlerdi hani hayallerimin arasından eski zaman sevdalarını
ateş sıçrardı üzerime ,yandıkça kaybolurdum
hala ayni şiddetle haykırıyor bir ses
felaketli bir ömrün bütün zehirlerini
tizleşip ve kezzap gibi keskinleşerek
imkansızlığa karşı çığlığı imiş gibi içimdekiler
rüyasının uçuk hatırası içinde,
kaçan uykusunu ararken gözlerim
yitik vadilerde parlayan yıldızlar sönmüş
yorulan karanlıklar zifir kılığında
efsunlu saatler
geceye düğümlenen gizlerde gizlenmiş
aşkın ak sayfalarına deruni sağanaklardan
kan revan acılar gönderirim
bir akasya ağacına
hiç bıkmadan bakabilmek
bir huzme kadın gibi soyunmuş
taze simit kokusu gibi hayat
uzakta koca şehrin sesi
göğün gittikçe değişen rengini görüyorum
duygularım her gün
her an eşya ile yaptığı temaslara benziyor
her şeyi kendi içinde kendisinden bir parça gibi
düşlere karışan hayatımı zincir yaptım
hep yitik sevdaların ardından ağladım
geceler ve gündüzler boyu,
ve de ağlayacağım aylar ve yıllar yılı
sükutun kutlu gözyaşı değince gözlerime
bir gecenin karanlığında bir gölgenin üfürdüğü
yeşil, turuncu, daha sonra kıpkırmızı alevden
bir boğuk sesle haykırıyorum
hiç bir gürültü çıkarmadan
yükseliyorum kara sarı bir duman gibi
yalnız ışık benekleriyle dolu sisli bir derinlik
içimde hiç bir şekle bağlı olmayan benim haykırışım
adeta dünden beri
akşamın morunu, kırmızısını,
eflatununu,seyrediyorum
ufka yayılmışlar bir bir
gökyüzünün çehresinde
mütemadiyen onlara doğru akıyorum
behemehal içimde garip bir vuslat hissi
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 31.1.2018 14:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!