Taşkıran Şiiri - Ersen Beyazıt Özer

Ersen Beyazıt Özer
43

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Taşkıran

Çocuk
Doğduğunda…

Bir el yücelerden
Ona dokunmuş
Yürü demiş kulağına
Ezan okur gibi

Kul kalkmış
Yekinmiş
Onca çarık eskitmiş
Heybesinde bin gedik

İçinde
Kıvılcımlar büyütmüş

Masallar yazmış
Islak harflerden

Islık çalmış
Sessiz notalarla
Rüzgara karşı
Her birinde
Eski zaman kokusu

Bir sabah uyanmış
Bakmış ki
Bir ucundan
Dalgaya bağlı
Kayığı
Diğerinden
Misinaya

Güneş
Salmış çocuklarını
Akıntıya

Sever olmuş
Kanlı dağları

Ve duruvermiş
Zaman…

Kalk gel demiş
Taşkıran çiçeğine
Otur yüreğimin
Orta yerine

Ve…
Çek çıkar sırtımdan
Şu öfkeli…
Paslı bıçağı

Verdiğim sözün
Anlamı yok mu…

Taşkıranın
Aklı sonbahar
Göçün habercisi
Suya gömülü bulutlar

Suskunluk
Yalnızlığın
Son sığınağı

Ne kentin büyüsü
Ne olasılık hesapları
Ne de karşılaşmak
Hayatın bir kavşağında

Gün gelip anladığında
Ne olmadığını
Yaban burçağı

Dönmüş sessizce
Tek başına
Baş rol oynamaya
Kendi
Yok oluş destanında

Ersen Beyazıt Özer
Kayıt Tarihi : 13.11.2007 22:44:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bazen; şiirin kendisi, anlatamaz öyküyü… Çünkü; mısralar, yıpranmıştır yağmurdan ve kağıt engebesiz değildir. Söz hakkı yoktur kaybedenlerin, ozan, meramını, başka bir sayfada anlatır… Bana, ne olduğumu söyle… Ruhumu sağaltmaya ihtiyacım var; azıcık mutluluğa, içten bir gülüşe… Bir de; yangın yeri bir söze ihtiyacım var, hecesi çok olacak bir elimin parmaklarından, hiç, sırtını dönmeyecek, çekip gitmeyecek… Kabul, tutamıyorum göz yaşlarımı, Taşkıran çiçeği, gideceğini söylediğinden beri; gömleğimin omuzları sırılsıklam, tuz içinde… Yanağımı, ıslak gören olmadı oysa… Birer birer tarttım seçenekleri; yaşadığım zulmün bir sebebi vardı. Bir hak verilmişti elime, sonsuza dek tutmaya. Ama, değiştirilemez değildir ki, olacak olan… Dudaklarımın ucunda gelecek… Yapma şunu; artık dinlemiyorsun ki… Keşke, başka yolu olsaydı. Ama, çoğunluğun/yüreğimin baskısı, aldı elimden hükmünü azınlığın/aklımın. Daha fazla katlanamazdım, çözülmüştü dizginler, ucunda kalakalmıştım dik yamaçların. Sırtım çalı yangını; burada yok işte, kimsenin görmediği, utanmadan ağlayabileceğim köşeler… Ya uçurumun öbür ucunda hayal edeceğim kendimi, ya da yangını seveceğim. Yok desem her şeye, çekip çıksam kapısından hayatın… Bir gece yapacağım diye de, ödüm kopuyor aslında. Ama kendime bile itiraf edemiyorum…. O derin düşüşün bana olan sevdası, aşkın bozulmuş doğası; apayrı bir hikaye… Bizde; silah çıkınca, tetik çekilmeden konmaz yerine ve ben seni vurmak istemiyorum. Mantığım tükendi. Doğam değişti, durağanlaştım. Bilirsin; insan, yaşadığı yere benzer gün geçtikçe… Ben, karmakarışığım; İstanbul gibi… Eksikliğimdir, beni insan kılan, elimde ne olduğu değil. Makine değilim sonuçta; son günlerde hiç belli etmesem de; insanım… Aklımı, az önce, aldım görevden; artık, hüküm yüreğimde… Farkında değil misin; bize, kendi sözlerimizi söyletiyorlar. Yalvarsam, gitme desem, koysam gözünün önüne, yüreğimin yara yerini; senden ve de hamaylimin keskin ucundan miras, muştu kesiğini... Aşkı, ben icat ettim… Seni götüren sel, bir gün geri dönerse; gülümsemem sana tabutumdan, inadım inat. Gerçi, ne yapsan; benimkisi, ağır zayiat… Gel, aklımın son sığınağı; sessizce dön. Seni, ilk gördüğümde, midem bulanıyordu, ya aşık olmuştum, ya da hasta… Haberim yoktu, bilmiyordum, sonbahar gelince, gideceğini, uzak bir dağın ardına… Bilir misin, her, seni seviyorum demek istediğimde, para atsam kumbarama… Doğru zaman diye bir şey yok aslında… Biraz beklersen; hazır olurum seninle yürümeye… Laf mı benimkisi, bilmem; anlatıyorum işte, dilimin ve elimin izin verdiğince… Sigara izmariti, sevdayı nasıl tasvir ederse… Gün gelecek, elim, ellerinde olacak; gözlerin, değil gömlek cebimde, avuçlarımda gülümseyecek, yüreğimin en derininde… Çünkü; türküler yaktım senin için, mısralarımı ateşe attım… Sen, kendi dağından ineceksin; ben benimkinden… Uzak bir köşede, palmiye altında, aynı bardakta buluşacak, diş fırçalarımız… Kaldıysa Damla hesabından Aklımın kırıntısı Olmaz ele tamahım Dalarım Bozkır düşlerine Gidilecekse… Ve hatta Dönülecekse Bir taş yığınına Servi gölgesinde Ağıt… Ve Zılgıt sessizliğinde Yapayalnız ben Susarım

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Alaaddin Uygun
    Alaaddin Uygun

    harika dizelere candan alkışşşşşş

    Cevap Yaz
  • Nazende Kaya
    Nazende Kaya

    MÜKEMMEL
    tam puan

    kayaçiçeği
    nazende kaya
    SİESNAZHAK

    Cevap Yaz
  • Abdullah Gümüştakım
    Abdullah Gümüştakım

    Kırıntılarım
    Kalanlara kehkeşandır
    Ki yok sayın
    Kabristanların dizilerini
    Kalacaksınız sizde
    İzsiz
    Elinize sağlık gönül genişliklerinde nice güller yetiştirilmesi dileklerimle

    Cevap Yaz
  • Şakir Alimoğlu
    Şakir Alimoğlu

    Sn. Özer
    Fazla söz fazla, 10 az gelir bu nefaset anlatıma.

    Dönmüş sessizce
    Tek başına
    Baş rol oynamaya
    Kendi
    Yok oluş destanında

    Sağlık, huzur ve mutluluk, hayatınızın ayrılmaz bir parçası olsun.
    Sevgiler..
    Âlimoğlu

    Cevap Yaz
  • Zeki Karabağ
    Zeki Karabağ

    severek okudum yreğinize sağlık ..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (34)

Ersen Beyazıt Özer