İslam'da ahlak, insanın hem dünya hem de ahiret hayatında huzur ve mutluluğunu sağlayacak en önemli kavramlardan biridir. Müslümanların birbirlerine karşı olan tutumları, davranışları ve üslupları, ahiretteki karşılıklarını doğrudan etkileyen birer faktördür. Ancak günümüzde bazı kimseler, müminlerin birbirlerine karşı gösterdiği samimiyetin ve hoşgörünün tersine, tartışmacı bir üslupla yaklaşmayı tercih edebilmektedirler. Bu tür bir davranışın hem dünya hayatında hem de ahirette büyük sonuçlar doğuracağı, İslam’ın öğretileri doğrultusunda açıkça belirtilmiştir. Kuran’da, tartışmacı bir ahlak sergileyen kişilerin, cehennemin sürekli olarak birbirleriyle tartışan insanlarla dolu olduğunu unutmamaları gerektiği ifade edilmiştir. Cehennem ehli, sürekli bir huzursuzluk içerisinde, birbirleriyle çekişerek azap çekmektedir. Sad Suresi'nde, cehennem halkının birbiriyle sürekli çekişmesi kesin bir gerçek olarak belirtilir: “Bu cehennem halkının birbiriyle çekişmesi kesin bir gerçektir.” (Sad, 64). Bu, cehennemdeki acının sadece fiziksel değil, manevi bir boyutunun da olduğunu gösterir. Kişiler, dünyada tartışmacı ve samimiyetsiz bir tavır takındıklarında, ahirette de bu tutumlarının karşılığını aynı şekilde alacaklardır. Cehennemin bir özelliği, oradaki insanların sürekli birbirleriyle tartışarak, pişmanlıklarını dile getirmeleridir. Şuara Suresi'nde, cehennem halkının birbirlerine şöyle seslendiği aktarılmaktadır: “Andolsun Allah’a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.” (Şuara, 96-97). Bu sözler, cehennemdeki azabın, hem fiziksel hem de ruhsal bir acı olduğunu gözler önüne serer. Tartışmalar, cehennem ehlinin kendilerini savunma çabasıyla birlikte, onların pişmanlıklarını daha da derinleştirir. Dünya hayatında mutsuzluk içinde yaşamayı olağan bir durum olarak gören bazı kimseler, bunun ahiretteki yansıması hakkında düşünmemektedirler. Ancak İslam’a göre, dünya hayatındaki mutsuzluk, cehenneme ait bir özellik olarak değerlendirilmiştir. Leyl Suresi'nde, Allah, cehennem azabını şu şekilde tanımlamaktadır: “Artık sizi, ‘alevleri kabardıkça kabaran’ bir ateşle uyardım. Ona, ancak en bedbaht olandan başkası yollanmaz; Ki o, yalanlamış ve yüz çevirmişti.” (Leyl, 14-17). Buradaki “bedbaht” kelimesi, hem dünyada hem de ahirette mutsuz olan kimseleri tanımlar. Yalan söylemek, yüz çevirmek ve samimiyetsiz olmak, kişiyi bu bedbahtlık durumuna sürükler. Bu da, kişinin dünya hayatında yaşadığı sıkıntının, ahiretteki daha büyük bir azaba dönüşebileceği anlamına gelir. Dünya hayatında sürekli mutsuz olan bir kimse, ahirette de aynı mutsuzluğu yaşayacaktır. Cehennem, fiziksel acının yanı sıra, ruhsal bir azap da içerir. Tartışmacı, hoşgörüsüz ve samimiyetsiz bir yaklaşım, hem dünyada hem de ahirette huzursuz bir ortam yaratır. Kişi, dünyada kimseyle dost olamayarak, yalnızlık içinde yaşar ve sevgi ile ilgi görmekten mahrum kalır. Aynı şekilde, cehennemde de sürekli bir huzursuzluk ve tartışma hali, kişinin azabını katlar. İslam’ın öğretilerine göre, tartışmacı ve samimiyetsiz bir ahlak, hem dünya hayatını hem de ahireti olumsuz etkileyen bir tutumdur. Dünya hayatında bu tür bir davranış, kişiye yalnızlık ve mutsuzluk getirirken, ahirette cehennemdeki sürekli tartışmalar ve huzursuz ortamla aynı şekilde karşılık bulacaktır. Müslümanlar, Kuran’ın bu uyarılarına kulak vererek, hoşgörülü, anlayışlı ve samimi bir ahlak sergilemeli, tartışmalar yerine çözüm odaklı yaklaşımlar benimsemelidirler. Cehennemin azabından korunmak için, bu ahlaktan uzak durmak ve Allah’ın rızasına uygun bir yaşam sürmek, dünya ve ahiret saadetini sağlamak için önemlidir.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta