Köşe bucak yanımdın,
Damarımda kanımdın,
Hani benim canımdın,
Darda kaldım gelsene,
Zorda kaldım gelsene,
Sararınca başaklar bir temmuz güneşiyle
Ateş dilli gündüzler buluşunca eşiyle
Nar yüzlü öğlen vakti kurutur gözyaşını
Güneş tatlandırırken yaz ile kış aşını
Hayali engin çocuk
Deden dağları deldi,
İstikbalin evladı
Bu yurdu sana verdi
Unutma güzel yavrum!
O dünyaya bedeldi
Benim doğduğum topraklar Asya, Avrupa ve Afrika’nın merkezi konumunda olan Anadolu’nun bağrındadır. Buradaki insanlar, Anavatan Orta Asya’dan göç edip gelen Oğuz Boylarının Dede Korkut neslinden olan Baksı Türklerindendir, bu yüzden benim köyümün adı Baksı’dır.
Benim doğduğum bu topraklarda her sabah güneş umuda, aşka, sevdaya, hasrete ve çalışma azmine bir başka ihtişamla doğar. Tabiat erkenden ışıl ışıl uyanır, güne Bismillah diyerekten erkenden başlanır.
İklimi bir başkadır benim topraklarımın kışları çetindir, bembeyaz kar örtüsü itinayla boyar etrafı altı ay yerden kalkmaz. Yağmurlar karlar üstüne sağanak sağanak yağar, dağdan taştan cepheye koşan ordu gibi seller sular akar. Karışır deli Çoruh’a coştukça coşar. Kabardıkça kabarır tıpkı benim sevdalı yüreğim gibi. Kimi zaman da bir bakarsınız süzülen bir gelin gibi nazlı nazlı da akar deli Çoruh. E! Ne dersiniz o bir Karadenizlidir. Bereket sunar çevresine. Yolu uzundur uzanır Batum Delta ovasına doğru.
Bir küheylan hızıyla, geçerken topraklardan,
Dağlara ferman sesi, duyulur uzaklardan,
Aldı bağrımı ateş, gönlüm hicrana yandı
Göçmen kuşlar misali ben hicretten hicretten
Özlemin kanatları ufuklara dayandı
Şiir oldu lal dili ben hasretten hasretten
Bulutların gözyaşı firakla filizlendi
“Şiddete maruz kalan hanımlarımıza”
Benim sevda çiçeğim sana nasıl kıyarım,
Bütüne varmak için sendedir diğer yarım,
Sebeb-i nüzulümsün anam, bacım eşimsin,
Bir sevincim var benim o çocuk gözlerinde
Bilmem nasıl anlatsam hüzne buruk dilimi
Mızrakla koşan atım rüzgâr mı özlerinde?
Sen yoksan ay güzelim gökler tutsun elimi
Bir Uygur'un kalbinde hürriyet yokuş çıkar,
Eritir tankla topu Çin Seddi'ni de yıkar,
En içli feryatları ölüme ağıt yakar,
Şahadet bir çağrıdır Türkistan Yaylası'nda,
Türk'ün kaderi böyle tevhit vaveylasında
Dilini yutmuş dünya imdatsa Mevla'sında,
Bir hengâme içinde insan olmuş bivefa
Vefa bir semtte kalmış hakikatse hangi yol?
Her şey mubah olunca sür keyfince bir sefa
Ey vefasız son varlık! Köpek kadar sadık ol
Hayvan sahibi için çeker her türlü cefa
Ey sadakatsiz insan! Kurtuluşun Rab ’be kul
Almadan çok vermeğe biz derviş yürekliyiz,
Kendimizden ziyade duadan dilekliyiz,
Hakikate rotalı ihlastan bilekliyiz,
Ne kral ne hükümdar biz derviş yürekliyiz.
30.11.2013
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!