yağmura,nisana ve yaşıma aldanıp
uçurumları kıyı sanarak
ve dağlar erişilmeyince acı verir
sözünü unutarak
kaf dağına gitmek istedim
ırmak inadıyla yürüdüm uzaklara
..
Ağlayalım Atatürk'e
Bütün dünya kan ağladı
Başbuğ olmuştu mülke
Geldi ecel can ağladı
Şüphesiz bu dünya fani
Tanrı'nın aslanı hani
..
Bir büyük sır söyleyeceğim sana Zaman sensin
Kadındır zaman sevilmek özlemi duyar
Aşıklar eteğinde otursun ister
Bozulacak bir entaridir zaman
Perçemdir sonsuz
Taranmış
Bir aynadır buğulanan buğuları dağılan
..
Afyon garındaki küçük kızı anımsa, hani,
Trene binerken pabuçlarını çıkarmıştı;
Varto depremini düşün, yardım olarak Batı'dan
Gönderilmiş bir kutu süttozunu ve sütyeni.
Adam süttozuyla evinin duvarlarını badana etmişti,
Karısıysa saklamıştı ne olduğunu bilmediği sütyeni,
..
Elsizlere el,dilsizlere dil ver yeniden,
Lütfet,bize bin şanlı nesil ver yeniden,
Dünyayı alıp avcuna bir gün Tanrım,
Avcunda bu dünyaya şekil ver yeniden.
..
Müsveddeler
“Tekirdir tekerlenir bir saranı bulunmaz”
diyen o adama....
1-
Anlatarak bitiriyorum hayatımı
..
Şapka dolusu çiçekle gelen şair Cemal Süreya, keşke çıkıp gelseydi şimdi, şu sisli havaların en güzel yanı bu olsa gerek, pencereden bakınca hiçbir şey göremiyorum ama Cemal Süreya’nın şapka dolusu çiçekle geldiğini hayal edebiliyorum.
1931 yılında Erzincan’da Cemalettin Seber olarak bir yük vagonunda açar gözlerini dünyaya ve o yıl dünyaya gelen diğer bebekler gibi onun da doğum günü belli değil. Dört kardeşin en büyüğü...
Annesini 7 yaşında kaybeden şair onun ölümü için “küçük kalbimdeki kuş ölmüştü” der ve hayatı boyunca sevdiği her kadında annesini arar, sevdiği her kadın öbür yarısıyla annesi olur. Bu arayış “Beni öp sonra doğur beni” de doruğa ulaşır.
“kan görüyorum, taş görüyorum
..
Doru at doğru at,
Küfür diyorum bir saldırmama eylemidir.
İnsan süsüdür günah.
Gömmeden önce biraz gezdirin beni.
..
273
Her gün her gece içmek, bitmeli; tövbe!
Dolu kadehi artık itmeli; tövbe!
Tam şimdi gül zamanı, her yer gül olmuş;
Tanrım; artık tövbeye etmeli, tövbe!
..
Aylar var ki, ey Tanrım, görünmez oldu yüzüm,
Dor atlı yaylıların süslü aynalarında...
Aylar var ki hastayım, aylar var ki öksüzüm..
Dağlar önümde boy boy, güneş gözümde tel tel;
At üstünde söylenen şiirler kadar güzel,
Türküler yakılacak ölümler istiyorum.
..
sen benim içimde bir korkulu rüya
hergün sevip sardığım bir hülyasın
yokluk ateşten gömlek sensizlik ölüm gibi
rüyam hülyam benim dünyamsım
kanımda canımda alın yazımda
bir varsın birde ben şu dünyamda
..
Taşında otlar biten şu sokakta yürümek.
Bir bahçe duvarının kokulu gölgesinden.
Uzakta, mektepteyken okuduğumuz şarkı.
Su içmek o tasasız günlerin çeşmesinden.
Kalbe aşina bütün rastladıklarım,
Herşey eskisi gibi, herkes bahtiyar, iyi!
..
Değilmi ki o derin acılarımla şimdi
Buna destek olacak tek bir kolda yoksunum
Ve çocuklara bile zorlukla gülüyorum
Ve açmıyor içimi çiçekler renkleriyle
Anlamalıyım artık: yaşadın yeterince!
Değilmi ki ilkbahar kuşatınca her yanı
..
belki inanmayacaksın ama ben bu şiiri ellerimle yazıyorum sevgilim
çünkü benim gömdüğüm kızlar ara sıra boğulur
ve laik aşk çarpık toplumlaştırır, doğurma ne olur
sirk deseler tek hırkam var, çatışmada bıraktım
şimdi gidip beckett okuyacağım, beni de seyret tanrım!
öfkemi devletle bir toprağa gömüyorum
aklımsa çamura saplandı saplanacak
..
Dal goncayı bir sabah açılmış buldu,
Gül melteme bir masal deyip savruldu
Dünyada vefasızlığa bak; on günde
Bir gül yetişip, açıp, solup kayboldu.
Sen acırken bana, hiç bir günahımdan korkmam
Benle oldukça; yokuş, engebe, yoldan korkmam
Beni ak yüzle diriltirsin a Tanrım, bilirim;
..
Yaslanır bir buluttan bir buluta başınız,
Gövdeniz Tanrım gibi gökte yaşardı,dağlar!
Engin kanatlı kuşlar olmasa yoldaşınız
Tepenizden bir güneş,bir ay aşardı,dağlar!
Kalbini göstermese göğsünün yırtığından,
Yol mu bulurdu Kerem kurduğunuz yığından?
..
Şaşırdım kaldım nasıl atsam adım;
Gün kasvet gece kasvet.
Bulutlar, sisler içinde bunaldım;
Gök mavisine hasret.
Olmuyor seni düşünmemek Tanrım,
Ummamak senden medet.
..
Kim ısıtır, kim sever beni daha?
Sıcak eller uzatın bana!
Yürek mangalları uzatın bana!
Vurulup düşürülmüş çırpına çırpına,
can çekişenler gibi, ayakları ovuşturulan,
sarsılmışım, ah! Bilinmeyen ateşlerle yana yana,
sen peşimdesin, ey Düşünce!
..
Ben bir yıldızım yıldızlar ortasında,
Sağa bakarım, sola bakarım, eyvah,
Yapayalnızım yıldızlar ortasında.
Bir bitmez düzelikte akşamla sabah.
Alabildiğine bana vermişler, “al! ”
Dayanılmaz boşluğuyla bu evreni
..
Tanrım; acaba sahte mi gözlerdeki nur?
Aldanmadayım her şeye mahmûr mahmûr...
Madem ki ne var, ne yok dünyada, yalan;
Öyleyse neden hesabı ciddi sorulur?
..