Tanpinarin Huzur Mirasindan 3

Seyfi Karaca
5099

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Tanpinarin Huzur Mirasindan 3

Kitabin anlattigina göre Ikinci Dünya Savasi basladi baslayacak provasi yapilma günlerinin dünyayi kasip kusattigi kaygi duyum haber ve düsünce söylentileriyle yeni bir kücük kiyamet gösterisine hazirlanisi sirasinda öyküsünü ordan alan günlüge yazilip romanlasir Huzur…

Ilk basim tarihi de, bin dokuzyüz kirk dokuzu anca bulur. Insan okudukca en bas kahramani Istanbul olan konu ve konum merkezinin sanki Sabahattin Ali`nin Icimizdeki Seytan yolboyu kayiginda gezer gibi, tasvirler, tanimlamalar betimlemelerle neredeyse Muazzez yahut Macide`leriyle ayni isimler ortakliginin benzer izlerinde yokus bayir gezer gibi halden hallere girip cikiyor. Savas cikmadan evvelki tarihe bakilirsa Tanpinar`in Huzur`u, ilk baski tarihine bakilirsa bin dokuzyüz kirklarin tarihini düsen Sabahattin Ali`nin Icimizdeki Seytan`i biri digerinden daha evvel kurgulandi ilmegini cözüyor. Fakat her kim kimden esinlenip etkilendigine yazim imzasi ve konu icerigi farkli olursa olsun , demek ki bir Türkiye Sehir metropolü veya ilk akla gelen ve herkesi icine alip benzeten Istanbul baglamindan yerli hikayesi olan bir sey yazacak olsa, dönüp dolasan düs kurma veya hayal yorma titizligi hemen hemen bogaz ve kiyi boyu sallanip duran sandallara binip, vapurlara bakip, tepelere adalara körfezlere ve sahillere sivanmis kösk yali yahut villalari izleyip dikiz altina alan ayni köprü basamak fener kule sur hisar bahce cadde sokaklardan gelip gecen benzer oldu bittileri yaziyormus insan demeden kendini alamiyor okur kisi.

Roman böylece basladigi yerde bitiyor. Ya da sondan geriye sararak etkilendigi dünya klasikcilerinin yazim teknigini arada okuyucuyu merakta birakan gelgit oyunlarini dürtüp saklayarak parca bölük örtüp sakladigi yeri aciga cikarmalarin hilesini ve oyununu tercih ediyor.

Bu yazi basliginin bir ve ikincisinde belirttigim gibi, herkesin hic kusku duymayarak hakkinda kesin kanaate vardigi mistik ve dini ögeleri yine dünyadan etkilendigi ( bilhassa Fransa`dan ) yazar sair filozof yahut elestirmenlere duydugu hayranligin etkisinde kalarak dünyadaki ve toplumdaki köklü degisimleri net ve anlasilir berrakliga arindirip ayiklayamadigi sebebiyle sembolcülügü akilciliga tercih eden sonsuz sinirsiz sorularin cevabini ulasilmaz erisilmez sonucsuzluga birakmayi yegleyip, kendi icinde bogustugu karisiklarin bulanikligiyla herseyi kendi olduguna ve bildigine terketmeyi boguldugu yerden cikisin en sagliklisi ve güvenlisi olduguna inanan; ve bu inancina buldugu ip uclarindan kendi kendisiyle konusarak akil fikir yürütmenin adeta Manifesto tarzidir Tanpinarin Huzur romani .

Osmanli yikilmis, Türkiye Cumhuriyeti kurulmusur. Mümtaz ismiyle burada kendini resmen aciklayip duyuran Tanpinar, ilk cocukluk ve ergenlik yillarini yikilis ve cöküs yillarinin sallanti ve sarsintilariyla büyüttügü Musul`dan Istanbul`a- babasinin KADI olmasi sebebiyle -Erzurum, Sinop, Ergani Maden gibi yerlerde bulunmus olmanin kültür zenginligi taniyip biriktirme getirisiyle, annesini bu gezginlikler sirasinda yitirmesine ragmen gözledigi hayattan edebi kisiligini kazanip edinmis. Bu sayede üniversite dairesinde Akademik ünvana kavusup ( Memur agirlikli Türk Edebiyati gelenegini bozmayarak ) sonra yetinmeyip siyasetten milletvekilligi kapmis. Ordaki enerjisini tüketince de yeniden akademik ünvanli Edebiyat Profösörlügüne dönmüs. Siirler, makaleler yayinlayip aralarinda Huzur da bulunan, fakat sanki hepsi birbirinin ardil ciltleri gibi degisen zamanin karsi konulmaz celiskilerine sasirip kalmanin hal caresizligini dinsel mistiklikle daldigi derinlerde uyusup kalmaktan öteye gidemeyen, tipki Saatleri Ayarlama Enstitüsünde oldugu gibi de yalanlarin ve yanlislarin ögretilip buyrulan zoraki dayatmalarina susarak ice kapali sezgilerin hapsettiine inancini ve itibarini emanet edip soran aklindan ve sorgulayan vicdanindan kurtulmayi yeglemis. Yer altina cekilmis kurakligin bilgisiz akilsizligina dayali döseli; ve hatta akilciliga resmen sayfa yetmisdört ve beslerde bütün aydinlanma filozoflarini alaya alarak bilmedigi sessizligi karanligi ve derinligi kutsayan satirlarla rest cekip hincini bilemekte adeta.

Osmanli yikilmis Türkiye Cumhuriyeti kurulmustur. Fakat tanpinar eskinin enkazindan degerli seyleri alip eskici tezgahina toplamak bahanesini daha ziyade yeni kurulana ve bütün kirini kokusmuslugunu saglam duyarlikli sorumluluk özveri itina yatirim emek hassasiyetiyle arindirip ayiklamadikca iyiyi güzeli saglikliyi ve istikrarina inancina ve itibarina kalici ve güvenilir huzuru bulmanin asla mümkün olmayacagini kavrayip kabullenmekten kopuk yetersiz ve uzak; icten ice anlayip kavrayamadigi yeni olusuma ( Cumhuriyete ) elestirinin ötesinde henüz Osmanli`dan kalan bürokrasi kadrolariyla devleti yürütmek zorunda kalan sürecin bütün hantal lümpen bozuk bitik corak olumsuzluklarini birden bire kendiliginden kazinip atilmasi gerektigi varsayimli mucizeye uzaktan bakarak kayitsiz ilgisiz ve hatta eskinin yerine kurulanin hatasina eksigine cökmüs odaklanmis zaafiyet aramakla mesgul seyretmeyi yegleyerek, yeniyle hemen hallolmayan herseye öfke duydugu bölüm ve satirlar toplamidir Huzur. Bu yüzden de romanin esas kadini olan Nuran; bu hastalikli tutsakliktan kendini kurtaramadigi ve hep Mahur Beste Musiki`sinin hallisinasyonlariyla uyusup sizmayi yegledigi, bu günün gercekliginden ve sorumlulugundan kacak kayip yoksun aykiri eksik yitik yeralti zindanida his ve sezgilerin esiri olarak yasamanin hayal alemcisi Mümtaz`dan ( Tanpinar`dan ) iflah olmayacak hüsnü kuruntu müptelasi olduguna dair ayrilisnin ana sebeplerinden biridir.

O kadr ki, sayfa yetmisdörtte `gercek ölüm kurtulusun baslangicidir, cünkü aklin yoran soran düsünen ve dahil olup eninde sonunda mutsuzluk ve mennuniyetsizlikle sonuclanan iradesinden ayrilip siyrilip kurtularak sonsuzluga hükmetmenin bir parcasi degil bizzat endisi olur . Böylece de aklin cirasinin gölgeledigi yarim yamalakligin degil, aydinligin öz kaynagi olur ` diyor ve söyleniyor, inancini kanun kural kitabina göre degil de, kanun kitabini kendi kafa karisiklik keyfiyetinin uyusturucu dozunu kendi kendine ayarlayip teselli avutan Mümtaz nazarinda Tanpinar.

Sayfa seksen altida dinleyecegi dedi koduyu hayatin bütün erdemli degerlerine denk ve eder sayan tipik günümüz insnini da modelleyen kadin tipini yaziyor Tanpinar.

Romanda onca istanbul gezip, türbeler sokaklar cesmeler yatirlar camiler yalilar konaklar bahceler köprüler tepeler yokuslar semtler adalar gezmelerine ragmen, sevmenin ötesinde adeta her satiri mumyalanmis tanricanin ayaklarina kapanircasina herseyin karsiligina ve herseyin yerine koyarak, aralari acildigi günlerde veya roman`in Dostoyevski kahramanlarindan herhangi Anarsistligini okutan Suat figürünü kiskandiginda aklinda fikrinde kalbinde dünya hayatini anlamlandiran ve ille sevmek bahisli ASK adami olmaya öteden beri ac susuz bekleyiserin kurak ve kabizligini yasayarak anca buldugu bakimli süslü orta zümrenin üst tabaka yasantisinin insani NURAN varligindan baska hic bir inanc iirade deger kadir kiymet kalmadigi, bu yoklukta ( savasin arafesinde ve uzun savas yillarinin yikim sonrasinda ) böyle sosyetik konforun nerden nasil geldigine hic ve tek kelime etmez Tanpinar. Bu yüzden de sadece Akademi sosyetesinin anlayacagi ve hoslanacagi pembe rüyalarin tefli tamburlu saz alemlerle kendi icine kapali, dis dünyadaki derdi sorunu zorlugu yüklenip sirtlananlarin her yasam gercekligine kendini yer alti duymaz görmez bilmez tanimazliktan gelmelere örtük ve kapali, mistik hava sarhoslugu oklayicisidir Mümtaz baglantili Tanpinar.

Sayfa ikiyüz seksen dörtte calan calgilarin söküp dönülmez bilinmez ucurumlara götürdügü ölücül bosluklara düserek, ezberi bitmeyen ölümü devamli hayatin her yerinde hazir tutan yikilis ve harap olusun caresizlik halini yüceltici hic kaybolup da bir yerde bulunamamayi yaziyor Tanpinar.

Bu yüzden Mezarda kendini en güvenilir yerde hissderek hayati oyalayan ve annesi camasira giden yoksul kizdan, Sandalci Mehmetten, Polis kulübesi dibine cökmüs Ermeni kadindan; Hamaldan baska neredeyse hic izine ve ismine rastlanan koskoca hayatin yasattigi ve tasidigi insanlik adina hic kimse yoktur dörtyüz elli sayfalik Huzur`da. Bu yönüyle de sadece sessizlikle konusup oynasan, adeta kacar saklar gibi insan konusuna bulasmamak icin kendi karanliginda musiki boyanarak süslü bir tapinmayi hic kimsesizlige paslasarak, bencil bunakligin hastalikli tek kisiden ibarete dünyayi ve tüm insanligi terkedip adanmis, gizli alemciligin olus bitislerini yazyor Huzurda Tanpinar.

Haliyle…
Sadece sayfa ikiyüzaltmis dokuzda mistik sezgilere degil nispeten hayat ve halk gercekligine inanarak Mümtaz`dan ayrilan Ihsan, `Halk hayatin hem kendisi hem de manzarasidir, halka gitmek ilk kapinin arkasinda yeni salonun icinde degil ( Cumhuriyet bir salon süsü degil diyor yani ), hayatina girmek sokagina yaklasmakla olur ancak. Cünkü Halkin icini oyarak soymak calmak azaltmak eksiltmekle degil, onu icinde yasamamaya kendi canini katarak ve yasatmakla vaip ulasmak mümkündür` diyen hepi topu birkac satirlik ve ordan sonra sosyal duyarliligin ciddi ciddi adini dahi anmayan tartismanin birkac cümlelik toplum ve insan duyarliligi sahipligini yapiyor.

Sayfa ücyüz elli ücte kafasi bedeninin üstünde degil de, bedenden fiskirmis omzuna sarkmis yapismis Hammal`in yükünü yikacagi yerin adim attikca nefesi tükenenlere ne kadar dünyadan uzaklastiginin her seferinde sag salim ciktiktan sonra yenisine davrandigina,tapindigi Nuan`i Suatt`tan kiskandigi kabus ve kin patlamasi sirasinda, adeta ayni yüksekten bakan kibirle ve mecuriyetten , üc bes satirla izleyip gözler yükü altinda cani cikan Hammal`i Mümtaz ( Tanpinar )

Babasini isgal altinda kalan topraklardan kacarken, annesiniyse kacistan hemen sonra vardiklari ilk vardiklari Antalya yillarinda kaybeden Mümtaz, Annesi de ölünce devletin Misr Istihbarat bürosunda calisan, esaret yillarindan sonra Egitimci Akademiysen olarak Istanbul`a dönen amcasinin oglu Ihsan gillere siginir. Ihsan onun kisiliginin ve kimliginin olusmasinda en büyük rol oynayan, yer yer hayatin gercekligine dair bilgiyi beceriyi ve ülkeyi bekleyen sorunlarin ancak liyakatli sorumluluklarla sagiltip düze cikarilmasi gerektigiyle inancinin tersine, Mümtaz`in herseyi kaderciligin vurdumduymazligina teslim ettiginden ayrisip celisip tartisirlarken, `sonsuz birin tek ve yekpare parcasiyiz ` noktasinda akil örnegini ondan aldigi ( ihsandan ) hemfikirdirler.

Daha cocukluk yillarindayken annesi Sabire`yle yasamaktaki bekar olan Ihsan, dünya iyi kalplisi Macide`ile evlenir. Onlarin koruyucu ilgi kanatlarinda giyim kusam okul beslenme saglik gezme tozma bütün büyüme dönemini Macide`nin anne olmadan hem arkadasligi hem de anneligiyle hayata yetistiginde, Mümtaz, kendi cocuklari da olur. Ilk cocuklarini ikinci cocuguna dogum yaptigi sirada hastahane kapisinda ziyarete geldikleri sirada trafik kazasindan yitirirler Macide ve Ihsan. Sonrasi taa ki ücüncü cocugunu doguruncaya adar aklini yitirmisligin karanlik kabuslariyla yasadiktan sonra, ancak iyilesip toparlar Macide.

Sabih ve Aliye artik yillarin issiz gücsüz biraktigi ihtiyarliga evrilen zamanin varlik icindeki geleni gideni agirlayip hayatin dedi kodusunu yaparak oyalanma dürtüsü bir taraftan; öbür taraftan da yasliligin getirdigi degersizlik veya kenara konulup unutulma kaygisini yenmenin üstesinden gelmelerine dönük etrafinda iliskilenen herkesi kendi dirayet merkezlerine baglayan, küslerse eger, gerektiginde yalan yanlislarla da olsa baristirmanin icabina yoluna bakip, eger insanlar barisik ve mutlulularsa aralarini acmak icin her yolun fitne fesadina basvuran ihsan giller sayesinde tanidigidir Mümtaz`in

Aradan gecen yillar sonra Emirgandaki evden Ihsan ailesi Sehzadebasi´na tasinmis, Emirgan`da yalniz yasamaya baslamis Mümtaz. Bu arada Akademiyi de bitirmis, -Seyh Galip Üzerine ilk inceleme ve irdeleme konusu olan- yazarliga hazirlamaktadir kendini. Tam bu arada bir vapur yolculugu sirasinda karsilastigi Sabih ve Karisinin yannda otururken, onlarin tanidigi Nuran giris yapar, yanindaki kiz cocuguyla birlikte Huzur baslikli Tanpinar romanina .

Karsilikli oturusun ortak bilen ve yakin isimlerini (Akademi`den Mümtaz`in tanidigi Nuran`in halasinin kizi Iclal `in evvelce götürüp getirdigi laf ebeligini anarak ) tanisma faslindan sonra romanin tümüne SEZGi yolunun AKIL yol ve yöntemine dair mutlak üstünlügünü neredeyse hic kesik cizgili konusmalar olmaksizin; fakat hep ve sürekli kendi kendisiyle söylenen soyut sessiz Mümtaj araciligini felsefesine uygun karmakarisikligi yapip aktarmaya paravan yapan Tanpinar, icinden cikamadigi kafa karisikligini okuyucusuna yedirmekle ugrasip didinir.

Tanismadan sonra Nuran`in verimli ve hala bakir ( her romanda mutsuz fakar girecek askin koynunu arayan, bosta kalan herkes herkese el ve ev degistirerek sanki alenen teshir tezgahinda gbi aninda cöküp cullandigi oplumsuzluk intibasini veren ) hic kullanilmamis ve sevilmeyi bekleyen kadinliginin kocasi Fahir`le arasi bozuk ayrildi ayrilacaginin farkina varir varmaz olaya dahil olup el koyar Mümtaz.

Sayfa ücyüz kirkta fikilerin hayatin iradesi karsisinda hicbir degeri yoktur, yasamin gerckleri fikirleri ve degistirir.Dayatip zorlayan sartlara ( Bop gibi mesela )uygun degilse fikirlerin gücü hayati degistirmeye yetmez yaziyor Tanpinar. Fikirleri degisen insanlar da degisire lafi getirerek.

Nuran`in halasinin kizi Iclal`in `Nuran bosta haberin olsun` davetine bodoslama atlayip, kendine ilgi duyan Muazzezi`yse `sen de kiz kurusu gibisine ` tersledigi ilgisizlikte birakan ( Türk Filimciliginin ham maddesi olmstur genelde ) Mümtaz, otuzlu yillarinda Türkiye`nin, daha evlilik niah tören merasim rutinleri olmadan Eirgan`la Kandilli`yi yatakli dösekli öpüsüp sarilmanin alenen ve günden güne bütün tanidiklarinin da yakindan sahit olduguna yol revan yaparlar. Hatta öyle ki Nuran`in Balik tuma zevki ve meraklisi dayisi olan Fehmi bey, ortak cümüsün ortam ayarlayan ilk sira figüranlarindandir.

Zaten gezip tozmalari yasadikca zihnindeki karanliklarini gören Nuran bikip usanmistir Mümtaz`dan. Hem sonra arada diledigi dedikodu mesafesinden denetimsizlige ciktiklari sebebiyle Sabih ve karisi durmadan ara bozgunculugu yapmaktadir. Ihsan dersen yakalandigi solunum yetmezligi günden güne ölüm dösegine yatiran ilaclarla gününü idare edip ecelin calacagi kapi sesini beklemektedir…

Yolda Nuran, kapida Nuran, sahilde Nuran, yalida Nuran, köskte Nuran, tepede Nuran, bahcede Nuran, Galeride Nuran, resimde Nuran, Müzikte Nuran, Felsefede Nuran, duyguda Nuran, Ibadette Nuran, Inancta Nuran, gecede gündüzde carsida butikte uykuda dünekte yalnizken yahut herkesin icinde her yerde herseyin yerine Nuran…Nuran….Nuran Nuran..( sonra siiri de yazildi bunun, Ayten demiyorsa yikilsin daglar köprüler dünyalar cinsinden …) olsun gelsin biri de aklimi inancimi kendimi dünyami ugruna serip perisan edeyim ARABESKLIGiNiN cok tanidik bilindik romanini profösörlügün diliyle asagida ve disardaki hayattan hic kimseye rastlamamak sartiyla, sirca kösklü yüksek zümreligin BOHEM tarzini yazip konusmaya, toplumuna ayri kopuk eski cürümüslügü ezberden tekrar ede güde akademisyenligin ancak alkislayip anlasacagi türden Huzur aramis durmus Tanpinar.

Burdan gele gide, Romanya`li Emma Nuran`in henüz bosanmadigi kocasini terkedip daha varikli ve forslu Amerikal icin terkedince, zaten kizi Fatma ve dayisinin oglu Yasar`la anlaamayan, günden güne de artik Mahur Bestelerin calinip dinlendigi bugünden kopuk gecmise dönük yüzeysellikte yasayan Mümtaz`dan gittikce bikip usanan Nuran, eski kocasina dönüp Mümtazi ebediyyen terkettigi yerde bitiverir roman.

Bir de Suat vardir, Nuran`in hem akrabasi, hem eski tutkunu, dünyanin dogru diye bir yeri ve derdi olmadigina aklini fikrini kafasini bozmus herseye kizgin öfkeli bozuk, konustumuydu bütün toplantilari susturup kendini dinletecek kadar da zeki, fikir yürütmenin cambazi, Mümtaz`la daima darma dagin eden bozguna ugratici polemikte ama evli; ve karisiyla aradigi huzuru bulamamis, kücük kizina soguk, aradigi ilgiyi bulamadigindan ötürü zaten dünyayi kendine zararli luzumsuz, ölümüyse becerebilenin hakimiyet alani olduguna inandigi sebebiyle, Mümtaz-Nuran birlikteliginin ortak eve tasinarak evlilik hazirligi yaptigi yerde kendini asip hayatina son verir. Burasi ayni zamanda Huzur`un bir Istanbul öyküsü yazilsa nasil olurduya Tanpinarca cevabiyla, basladigi yerde bitise dair ve Nuran- Mümtaz askinin artik ezici üzüntü ve nefrete dönüstügü sondur.

Cünkü kimsenin hayati ihmal ihanet istiflerine depolayip hickimsenin erisemeyecegi özellesmelerin gücünü gösterisini servetini yahut saltanatini kazanmayi ögütleyip terbiye ettigi TAKMA KAFALLIKTAN huyu yolu hassasiyeti ve hüneri gecmeyen sanatladir ancak, birlikte paylasmaci yasami onursayan, mutlulugu yasamak kadar mutluluk yasatmayi önemseyip doyup duyumsayan özgür ve özgün insan kisiligine karakterlesmis inanilir güvenilir olma gercekligi yakinligi ve samimiyetinin. Sanatsa, yalan yapay yapmacik degisim dönüsümlerinin hayatini baskasinin yorup yasattigina teslim ederek kendini uzak yalniz kimsiz kimsesizde medyatik düzenegin magazin ahmagindan seyrederek degil, ömrüne tayin hayatin her yerinde ve her aninda katilimci aktif etkin akil fikir duygu düsünce tavir durus yetki ve davranislariyla, kimsenin mali mülkü kulu kölesi degil, karakteri kisiligi iradesi itibariyla bizzat kendisi olmakla mümkündür ancak.

Sadece birbirine muhtaclik mecburiyet caresizlik yikilmislik yitiklik dirliksizlik yalnizlik darlik zorluk noktasinda gerekli luzumlu degerli anlamli kiymetli görüp bilmek sebebyle, nazik yoksul kirilgan ve dayaniksizligin azap carkidir, biter bitmez hemen oldugu yerde kakip itip yuvarlayip birakarak, zaten ilk bastan asli esasi samimiyeti inanirligi insanligi ve gercekligi olmayan haller hatirlar asklar sevgiler dostluklar, en müsait kopma ayrilma sökülme yirtilma sarsilma firsatini bulur bulmazlarin makyaj ve maskesinden, dökülür bozulur darmadagin olur gider hersey.

Aslinda Nuran cikmazina ( romanin üzerine kurgulandigi ve herkesin kapis kapis didikleyip götürmek istedigi Nuran cikmazina kocasi, mümtaz, kizi fatma, sabihler, dayisi ve suat`in varlik nedenlerinin yazilan romanda rol buldugu ) `sizler ölümü lafta söylenip önemsiyorsunuz bense deneyip tadina bakarak inanip görmek istiyorum ` konferansi cekerek Intihar eden Suat, Mümtaz`dan tez evvel davranarak günden güne bitisini duyup hissettigi sonlnisini Nuransiz tüm ilgi inanc itibar haz duygu düsüncelerin hic birsey ifade etmedigini ve ugruna dilerse kendini yakacak kadar tapindigi yerde coktan intihar etmis gibidir. Bu yüzden Suat`in ölümü ayni zamanda Mümtaz`i hic bir yerde rahat HUZUR`da birakmayan sarilmis yapismis celenktir.

Baska..?

Baska da istanbul orasinda burasinda inip cikilan gezilip bakilan vapur gezisi kayik sefasi balikli sofra ickili musikilerle, NURAN`dan Nuran´a, tekrarin tekrarindan baska ve diger kocca bir Hic…!

Siirler de yazmis Tanpinar, Yahya Kemal ögrencisi olusu ve Ahmet Hasim ilgisi -hayranligi sebebiyle, yazdigi bütün siirlerde hakikaten de onlari kopyalayip yayinlamanin gayreti vardir.
BURSADA ZAMAN da:

…Ovanin yesili gögün mavisi
Ve mimarilerin ilahisi
…Güvercin bakisli sessizlik bile
Cinliyor bu sonsuz devam vehmiyle
…Muradiye bir fecrin zafer meyvasi
Ömrünün timsali beyaz nülifer
Türbeler camiler eski bahceler
…nakleder yadini gelen gecene

MUSiKI`de :
…kimdir yikananlar bu los cesmede
Tekrar diyor gibi ay isigi
Bir altin Ucurum derinlesmeden
Ve mechule dogru süzüldü zaman

NE ICINDEYIM ZAMANIN`da:
…icim muradina ermis
Abasiz postsuz bir dervis

…kökü kendi bir sarmasik
Olmus dünya sezmekteyim
Masmavi bir isik
Ortasinda gezinmekteyim

HERSEY YERLI YERINDE`de :
….Hersey yerli yerinde masa sürahi ve bardak
Serpilen aydinlikta dallarin arasindan
Büyülenmis bir ceylan gibi her yerde bakiyor zaman
Sessizlik dökülüyor yaprak yaprak

SABAH `ta :
Birak saclarinl oynasin rüzgar
Günes sicakligi bir baska bahar…

Kisa özet ve örnekleriyle, böyleleri yazip yayinlayan Tanpinar, ilmini aldigi terbiyesini gördügünden harf söküp duygu düsünceler hecelercesine, ucundan yakaladigini uzatip götürmeye imrendigi hayranligin tekrarindan kesinlikle uzaga düsmeyen sanki bir baskasi degil Hasim`den Beyatli`dan misralar okuyor gibidir insan.

Özgür iradeyi, akilciligi, vicdani sorumlulugu, liyakati, özgün kisiligi, hukukun üstünlügünü, toplumsal duyarliligi, katilimciligi, özgüveni, özgür düsünceyi, ve karsilikli degerr bilirligin esit yurttaslik ilkesine dayali onurlu vatandaslik bilgisini birikimini ve bilincini temel alarak, üreten carklar ve ektigi yerden toplayip bicen yasam ortakligini bütün inandirici ve samimiyetiyle saglik egitim ulasim iletisim kültür dil deneyim birikimleriyle birlikte adil paylasimi gözeten gecmisin kazandirdigi degerleri gelecegin donanimli gayretine birlestirip bütünlestirerek; ufku genis, görüsü saglam, inanci sarsilmaz, ihtiyati bellegi idraki bilinci algisi güvenligi ve güvencesi hic bir kosulun zorlayici yalanina talanina vurgununa soygununa keyfiyetine ve buyruguna hazir paket yazgili köleligini kabullenmis kul, usak, esir ve tutsak artigi olmaksizin ancak erisilip ulasibilinecek kazanim degeridir, icgüdüler bagimlisi duruma göre degisip dönüsen tahminlere galibalara ihtimallere zannetmelere hurafelere kuruntulara vesveselere dogmalara tesadüflere ve hele hele hislere SEZGiLERE taliim taksim ve tayin olmadan, alin terinin yorulup saglayan yasami onursal dengelerde saglikli ve diri tutan hayat kaynagi, sanat eseri, felsefe düsüncesi, kisi HUZUR`u veya toplumsal zenginligi.

En basta da sanatin felsefenin edebiyatin duyarliligiyladir, sorgulayip irdeleyen aklini fikrini vicdanini ilkesi kurali olmayan SEZGILERiN hastalik derecede bagimliligini ICGÜDÜLERIYLE doyurup besleyerek; kapilip teslim oldugu bilinmez belirsizliklare savruluslarin sonucunu berdusluga ve serserilige emanet edip, isin sonunda bastan beri bastaci edilen perisanlar karmakarisikligini yoklugu hicligi aciyi kederi kutsayan ölümlere ciro etmeye karsi durusun ve cikisin duyguyla gercekligi AKIL edip ortak yasamin sevincine kivancina hukukuna hakkina ve HUZURUNA sunan bagisiklik ve direnc zenginligi.

Sürekli ay isigina hayran seyran, sönmüs uzak ölgünleri icinde ve yakininda yasadigi hayat herseyinin yerine koyarsa insan, iki kisiyle sinirli ve iki kisiden biri digerini karanligindan baska- saplandigi bencil sezgilerinden ve keyfi savrulmalarindan baska- hic birsey görmemeye tapinaklastirirsa eger, soyut sahte askmis gibilere sonsuz yoklugun hükmettigi susuz dalsiz ormansiz akilsiz fikirsiz insansizlikta eninde sonunda inancini güvencini ve gösterisli fiyakasini yitirip kaybederek, hir gürlere eski yerini terkedip batar biter tükenir ve sonlanir, bir zamanlar sevgiymis gibi gelenlerin yerini kin nefret garez kavga fitne zorbalik kiskanclik siddetli gecimsizligine ölür gider hayat ve insan..

Hal böyle olmazsa, mistik kadehlerde hislerde ve seslerde hayattan insandan toplumdan ve dünyadan kopuklugun IC ALEMLERINE sarkip saplanarak, his ve sezgileriyle akli fikri düsünceyi iradeyi devre disi biraktiginin kopup uzaklastigi yokluktan güdümlü dürtülere bagimli olgulari ve olaylari yorumlayan GERCEK DISILIGIN kayitsiz ilgisizligiyle, icip avundugu soyut sarhosluklarda kendi benzerlerini üretip cogaltmanin gerilimli sorunlu hastalikli bunalimli mutsuz liyakatsiz iletisimsiz yoksun siddet esaretine ve sefaletine alismis uyusmus ve muhtaclara mecbur, süpermarketle süpermarket arasi öyküsüzlüge sürekli biriken dertlerini icine atarak hizadan kontrolden cikmis kalabaliklari evirir cevirir hayat.

Tercihi hep seceneksizlige adanmis, mistik havali sezgiler bagimlisi buralari zaten TANPNAR`in HUZUR anlayamadigi ve anlamlandiramadigi YENI`yi ( Cumhuriyeti) eskinin yikintilar arasinda kalan enkazina duydugu ve öve öve ( sanki Türk Kültürü`nün baska eder degerleri yokmus gibi ) bir oldugu hayranlik ve hayalimsilerinden beri cok acik ve hic bir yeralti kazisina ihtiyac duymadan bagira bagira gelecegi belliydi. Bu yüzden ormanlari denizleri kiyilari trlalari baglari bahceleri bozup talan tarumar ederek, kayitsiz ilgisiz toplumsuzlugun ve devletsizligin yerine soyan sömüren haydut harami ve mafyalarin hükümranligini uzaktan seyrederek kaniksayan BOP devir dönüm ve dolasimlar tutuklusu hayatin her yerine cöküp cöreklenerek bildigi keyfiyeti kanun din iman tanrilari baglaminda akil fikir vicdan yerine sezgileriyle yasayanlara hükmeden medya siyaset banka borsa tefeci araci reklamci holding hainligi bastaci etmek, kendiliginden olusmus tesadüflerin eseri degildi.

Ikilemlerin bilinmez belirsizliklerle dolu sorunlarini ve celiskilerini tespitiyle tanisiyla vurgusuyla ve bulgusuyla adlandirip cözümleyebilmek icin icgüdüsel SEZGiLERINE degil, izleyen gözleyen inceleyen emeklerle yorulmus ve yogrulmus akil fikir vicdan duyarlilik titizlik ilgi itibar sorumluluk birikim ve deneyimlerine ihtiyaci vardir hayatin. Cünkü sezgiler insani keyfiyetin kibirine ahkamina gösterisine kandirir bogar ve yaniltirken, akil fikir vicdan muhabesiyle ulasilip erisilen BIlGI sayesinde hayatin tüm acmaz cikmaz cözülmez bilinmezlerinin üstesinden gelinerek zor kolaylasir, karanlik aydinlanir, uzak gidilir, kuzey güney dogu ve bati arasindaki yerini HUZURUNU yurdunu ve koordinatini bulur hayat ve insan.

Fakat gel gelelim ki Tanpinar ve benzeri yüksek tabaka sosyetesiyle kendini özele saklayip ne toplum ne hayatin gercekligi hic bir sartta ve kosulda karisip yüzlesmeyi göze almayan; ve hatta ilisip tanisip görüsüp bulusmamak icin erisilmeyecek ünvan citalarinin en yukarisina veya kendi aralarinda kapali zümreciligin en saglam duvarli semt villa kösk sitelerine gömülüp gizlenmeye hayatin bütün enerjisini tüketerek, ..misal Tanpinar..:

Doguyla bati, ölümle hayat, dünle yarin, iyiyle kötü, gecmisle gelecek, kisiyle toplum, hayal ile gercek, akilla sezgi, maddeyle ruh gibi sayisiz sinirsiz hayatin dengesini kuran ikilemleri arasindaki ayirdimin tarifini ve tanimlamasini cikarip cözümleyememenin taaa ilk yazip yayinladigi bir kac baslik altindaki Hamdi Efendinin Rüyalari adiyla uzun soluklu öykülerinden beri, sira disi, gercek disi, dogal olmayan, gecmisin hapsedici etkisinden kurtulamamis bulanik bozuk bellim belirsizligin ic dünyasina kapanarak kainatla ilgisini bagini kesmis kabuslar hurafeler öcüler karabasanlar hayaletlerle hayati algilayip bilme tanimanin düs yorumcusu , rüya tabircisi ve hayal saticiliginin talibi ve tüccaridir adeta. Ayni durum insanlari gercekte yasamadiklari rüyalardan ve düslerden görerek ( James Joyce`ye özenerek ) onlara iliskin gercek hayati ruhlariyla iliskilendirerek akil disiligi kutsayan Yaz Yagmuru`öyküsünde de vardir ve mevcuttur. Romanlari da buradan konusunu genisletip hizini ve yolunu yürümüstür.

Gecmisin kalan hayati degerlerini gelecege aktararak yarini büyütmek; sezgilerin bencil bunak keyfine veya basina buyruk ihtimallerine yahut iskalamalarina söndürülüp KARARTILARAK tükenen yikilan ve yok olanlarin kenar süsü niyetine kurulmus bir film seti gibi yapmacik,igreti ,soyut ,sahte, silik, sönük, edilgen, yalan, etkisiz, islevsizligin herhangi bir SÜPERMARKA yaninda yakisip yakismadigina bakilarak eder gecerliliginin kaydi yapilmakla degil, akil fikir bilgi beceri vicdan dil kültür zenginliginin iradesine idrakina kabulüne emegine korumasina bilincine egitimine ve farkindaligina dayali ortak toplumsal hayatinin vazgecilmezi bilmekle olacak seydir.

Bu yüzden dünle yarin, doguyla bati, gercekle hayal, gecmisle gelecegin neresi oldugunu taniyip bilmesi gereken TÜRK AYDINLARI buradan tamamen kendi lümpenliginin kodaman kesimler arasinda yer bulmaya dönük ve keyfine buyruk SEZGILERIN veya Medyatik ünlülesmelerin kulu kölesi olarak, dilde kültürde siyasette ekonomide imarda iskanda güvenlikte hakta hukukta saglikta egitimde bilgide beceride ve elbette ki sanatta ve edebiyatta sagir suskun salaklasmanin dibine cökerek, Türkiye`ye ortada ve arada kalmisligin iflasina mahrum ve mahkum ettiler. Halen de Bop katmanli oralardan bir yerden savrulup yikilip ilerlemektedir sürec.

Sonuc sözü olarak : Kendi yarattigi sorunlarin üstüne kozmetik sentetik boya sürüp, yapay yapmacik kaliplar süsler ve cilalar cekerek, kendini özgür ve özdesliklerde bulamamanin dayatilip diretilmis her türlü baskilara belalara cilelere zorunlu veya gönüllü boyun egmenin kahrini derdini yükünü endisesini kosulsuz itaatlilikle kabullenen insan yiginlari halindeki balyalanip paketlenmis esaretinin, gidadan esyaya, giyimden eglenceye, modadan magazine, sigortadan egitime, iletisimden ulasima, barinmadan sagliga, güvenlikten enerjiye…her türlü kontrol mekanizmasini elinde tutanlar tarafindan cesitlendirdigi fatura ve fiyatlandirmalara karsi koyma yetkisi , tepkisi, iradesi veya itiraz hakki sifir olan; buyrulmus yapilmis ve herkesin bir digerini özendirip imrendirdigi farki ve farkindaligi olmayan; sonsuz sinirsiz yetinmezlik doyumsuzluk ve mutsuzluklarla kamcilanip kiskirtildigi ayarli güdümlü hayat dolasimiyla tüketim bagimliliginin kendi özgün kisiligi ve karakterine ugramadan donanmis tezgahlar, bantlar, seritler,kafesler, kaliplar, cizgiler, bogumlar,kodlamalar, katlar ve katmanlar üstünde sürünüp sürüklenmeyi onur sayan, hizli tükenisin yasadigindan hic bir doyum duyum haz paylasim HUZUR paydasi ve mutluluk hissesi bulunmamanin kulu kölesi durumundadir artik insanlik.

Temmuz / 22

Seyfi Karaca
Kayıt Tarihi : 13.7.2022 12:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!