Her sabah bir mısra çalar içimden
Aykırı ezgilerde hem güler hem inlerim
Yine aynıyım ben,yine tepemde cinlerim
Bu ışık niye yanar, ya nedir bu hal?
Şehrin gürültüsüne yapışmış her yerim
Bir çizgi çeksem karanlığına gül akşamlarının
Yetim çığlıklarını sevdalara yüklesem
O sen'li günlerin
Ateşe dokunsam sen niyetine
Yine kanasa sularda yakamozlar
Cüzzamlı bir ten niyetine
Sencil ikliminde kavruluyorum düşlerin
Yetiş..! Melal-i hasretinle yandığım demdir
Aklıma geldikçe o masum gülüşlerin
Şimdiki yaşamaklığım inan ki ademdir
Yalnız siyaha vurgun bakışlarıma
Sevmek
Şiir okumak kadar kolay
Sepetle su taşımak kadar incedir
Hayatın müşfik bakışları arasında
Tozpembe hülyalarla sırıtmak
Sevip sevilincedir
Yeşil bir bela arefesindeyim
Zemin ıslak
Kaçtır avunuyorum bir mum ışığında
Damıtılmış şiirlerden
ve yerden
Fersah fersah uzak
O gündü
Biri bana öykündü
Karanlıklar bir daha söndü
Yalnızlık yuvaya döndü
Yalnızım hayvanca
Ne kulağımda ses
Ne penceremde ışık
Her şey karmakarışık
Kalmamış bende heves
Gözlerim yumuluyor artık
Şimdi uyumuştur herkes
Keskin çığlıklar dökülür mesafelerden
Gurbet, akşamı bekler
Krıstal yağar gözbebeklerinden
Hasret, akşamı bekler
belleği çalınmış bu güruhun
belli ki resetlenmiş geçmişi
bu hal, ölüm uykusu değil
kıtaları kesip biçen o kalpaklar,
o güzel atlar, o toynaklar nerede?
Ne yazsam yalan olur, ne desem sakat
Kadim zamanlarda kalmış ilm-i belagat
Şimdi Şirin’siz metropoller içre
Kazmayı gönlüme indirir Ferhat
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!