Gözlerimi daldırdıkça gökyüzüne, yildizlar yüzünü resmediyor.
Sen karanlığımla başlıyor ve aydınlığımla son buluyorsun.
İçtim dün gece yine kafatasımdan şarabımı
Titreye titreye içime akıttım kanımı
Gözümdeki uykuları kör bıçakla biledim
İçtim dün gece yine meçhul kayıplarımı
Kim bakabilir ki senin yüzüne, benim baktığım gibi?
Görebilecekler mi sanki şakaklarındaki esrarı?
Gülümseyişindeki imayı…
Bir bilsen ne kadarda özledim seni
Ben yüzüne bakmaya kıyamazken
Saat henüz gece yarısını geçti,
Sensiz bir bahar daha geldi, geçti,
Yüreğim yıllar yılıdır sadece seni sevdi,
Ayrılık acısıyla yeni bir vakte girdi.
İki satırlık şiirlerin hecelerine,
Bulutlar tutamaz kendini ağlar,
Dağlar dayanamaz yerinden oynar,
Etrafımda deli fırtınalar kopar,
İçimi derinden bir hüzün kaplar…
Umut güneşim kayboldu,
Bir zamanlar dudaklarından kopamadığın yârinin
Şimdi elini tutmaya üşeniyorsun
Ama seni hala ne kadarda çok sevdiğimi bilmiyorsun
Gözünden akan bir tek damla yaş için
Saçından kopan bir tek ince tel için
Bedeninde hissettiğin bir tek acı için
Yağmur damlaları dokunur tenime.
Gözümden yaşlar süzülüyor yüreğime,
Seni arıyor gözyaşım yüreğimin mabedinde lakin bulamıyor.
Yok, olup gidiyor. “ Elveda” deyip gidişin aklıma geliyor.
Gülümseyipte gidişin bana ilk defa elveda deyişin yankılanıyor kulaklarımda…
Oy benim yaralı yanım, Halepçe’m
Susma, anlat bize çektiğin acıları, gördüğün zulümleri
Maruz bırakıldığın vicdansızlıkları.
Anlat bağıra çağıra anlat
Analarının göğüslerinde can veren bebekleri
Son nefeslerini acıyla veren babaları, anaları, bacıları, oğulları
Hayalsiz yol gidene de,
Tesirsiz söz söyleyene de,
Benden umudunu yitirene de,
Efkarsız geçen ömrüme de yazıklar olsun!
Benim şairliğim her daim var olsun!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!