Tandoğan Ağlıyor Çankaya Ağlıyor

Fatma Bora
54

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Tandoğan Ağlıyor Çankaya Ağlıyor

Bu Yurdu bizlere SEN emanet ettin
Tandoğan ağlıyor Çankaya ağlıyor
Hedefimiz akdeniz ileri dedin
Tandoğan ağlıyor Çankaya ağlıyor

Atam çanakkale geçilemez dedin
Cephelerden cepheye savaşıp durdun
Sene 1923 te Cumhuriyeti kurdun
İzmir ağlıyor Sarıkamış ağlıyor

Parsel parsel satılır topraklarımız
Hiçe sayılır binlerce şehidimiz
Yobazlar şeyhler mürid doldu ülkemiz
Çanakkale ağlıyor Sivas ağlıyor

İnkar eder geçmişin yezidin soyu
Meclise uzanmış hainlerin boyu
Bizlere de kazarlar hergün bir kuyu
Samsun ağlıyor Türkmenistan ağlıyor

ATAM nerdesin gel sefil olduk sefil
Yobaz kamil oldu biz se kara cahil
Bu nasıl düzendir bu nasıl bir ehil
Edirne ağlıyor Tokat'ım ağlıyor

03.03.2013

Fatma Bora
Kayıt Tarihi : 3.3.2013 03:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Tandoğan (Anıtkabir) Çankaya Atatürk'ün mezarının olmasını vasiyet ettiği sonradan vazgeçtiği Ankara'daki semtimiz dir. (Atatürk ölmeden önce “beni Çankaya'ya gömün” isteğinden sonra “hayır hayır, beni milletimin istediği yere gömün demiş. Afet İnan- Anılarım) ....

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Fatma Bora
    Fatma Bora

    Ayşe hanım benim hangi görüşte olduğumu nasıl anladınız, bu kanıya nasıl vardınız bilemiyorum.Burda gruplaşacak hiç bir şey yok “Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması” şeklinde özetlediğimiz lâiklik ilkesi, Türk Devriminin vazgeçilmez bir unsurudur. Demokratik çağdaş toplum olmanın da gereği…1924 Anayasası'nda yeralan 'Türkiye devletinin dini İslâm'dır' deyimini tartışmaya koyulan TBMM, 10 Nisan 1928'de Anayasa'nın ikinci maddesini değiştirip, 16. ve 38. maddeler gereğince milletvekilleri ile cumhurbaşkanının ant içerken söylemek zorunda oldukları 'vallahi' sözcüğünü maddelerden çıkardı. Ayrıca, 26. madde dedi 'ahkâmı şeriyenin tenfizi' (şeriat hükümlerinin yürütülmesi) sözcükleri de Anayasa'dan çıkarıldı. İnananların ibadetlerini kendi dilleriyle yapmalarını doğal bir hak olarak gören Mustafa Kemal'in, aydın din adamlarıyla yaptığı görüşmelerden sonra, 3 Şubat 1928'de hutbelerin Türkçe okunmasının kabul edilmesini, dualar ve ezanın Türkçeye çevrilmesi alışmaları izledi. 5 Şubat 1937'de Anayasa'nın ikinci maddesinde laiklik ilkesine yer verilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin laik bir devlet olduğunun yazılmasıyla, laiklik devrimi tamamlanmış oldu. Bunlarıda Atalarımızın canlarını verdiği bedelle başarılmıştır. Sorarım size Atalarımızın canları pahasına savaşarak aldığı bu VATAN'a ne kadar sahip çıkıyoruz bence bunun sorgulamasını yapınız. Din ve Devlet işlerini de birbirine karıştırmayalım lütfen. Rica ediyorum ....M. KEMAL ATATÜRK'ün sözleriyle son veriyorum.

    Atatürk’e göre din, insanların vicdanlarında yer alması gereken kutsal bir kavramdır. Bu düşünceden yola çıkan Gazi 31 Ocak 1923′de şu sözleri söylüyordu:
    “Bizim dinimiz en makul ve en tabii dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabi olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması gereklidir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.”

    Cevap Yaz
  • Ayşe Turgut Pınarbaşı
    Ayşe Turgut Pınarbaşı

    Şiir nasıl olmalıdır derseniz. sevgi, dostluk, kardeşlik içermelidir.öyle bir şiir yazmışssınız ki;dindar insanları yobazlıkla itham edip grublaşmaya sebebiyet vermişsiniz.Bu gün kurtuluş savaşının mimarları sizin yobaz dediğiniz alnı seccadesinde dedelerimizdi.Edebiyat,bizi bir araya getiren bir dil olmalıyken, niye bu aykırılık...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Fatma Bora