Tandır başında dünyaya gözümüzü açtık biz
Odunu, tezeği, keveni, demirölçeği baş yakıt olarak biliriz biz
O tarihte kalorifer nedir görmedik bilmeyiz biz
Tandır başında büyüdük elleri ayakları çatlak olan biz
Her gün tandır yanar yemek pişer ekmek yapılır
Tandır közünde omalı kuru fasulye, mercimek çalması
Boranıyı damak tadıyla sofra etrafında yeriz biz
Sobalı odamızda var misafir geldiğinde yakarız biz
Şimdiki çocuklar tandırı görmedi ne bilsin bilmezler
Tandır üzerine iskemle üstüne konur yün mitiller
Anne baba çocuklar tandır etrafında sıcacık yatarlar
Diz ağrısı romatizmayı kapıdan kovarlar
Şimdiki çocuklar isli tavanı görmedi ne bilsinler
Kimse kimseyi tanımaz kaloriferli daire içindeler
Bizim zamanımızda tandır yandı mı komşular gelir başına
İmece usulü kullanırlar o güzelim canım tandırı
Tandır yemeklerinin tadı bambaşka olur
Akşamları çömlek içinde yemek sofraya konur
Çanak içinde ki yemeğe iştahla çalınır kaşıklar
Gadasını aldığım tandır yemeklerine can dayanır mı?
Gurban olduğum tandır yemekleri olsa da yesek
Ayva yaprağından çayımızı yudum yudum içsek
Toprak damlarda o canım yiyecekleri felfeli olarak yesek
Dualarla geçmişlerimizin ruhuna değse desek.
(1943) 30.11.2011
Doğduğum büyüdüğüm Bünyan’ın tandır ve yemek kültürünü bizzat bildiğim ve yaşadığımdan dolayı esinlenerek bu şiiri yazmış bulunuyorum. En az bu şiiri yazdığım tarihten elli sene öncesini hatırlamak gerek.
Salih AltıntopKayıt Tarihi : 21.4.2013 02:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!