Bir masal oku ile
Saplandığım tuz denizinde
Kızgın kumlardan donarak çıkan
Gölgesini önüne alıp güneşe çatan
Aç, cılız, çaresiz,
Tutsak bedenle
Kafatasında
Kemirgen kurtçukları içinde beslemiş
Ortaçağ oymalarından bezekler
Devrik dudaklarında
Kaktüs zahiri sütle beslenmiş kelebekler
Zırh,
Terhise ramak kala
Emperyal tetiği çeken
Kardeş parmağı,
Memleket dağlarında
Harman kokusu tanımamış toprağa
Cansız bedenler bırakırken
Zaman çok gerilerde
Yaşımızın yirmibir olduğu yerdeydi
Bir masa
Dört kafa
Dertleri dövüyordu
Dördü aynı havanda
Yokluğunda
Yoksunluğum alevlenirdi
Burnunda nanik işaretli cinler
Ve de ecinliler tayfası
Beynim pasını sürterken uçurum kayalarına
Çemberimde yuvarlanırdım meydan okurcasına sana.
PATİSKA
Patiska Hanım henüz o kadar küçücüktü ki “Hanım” sıfatı ona hiç mi hiç oturmuyordu ama hanım olmuştu bir yol kurtuluşu yoktu anlaşılan.
Çilekeşistan’ın hemen hemen her kasabasında olduğu gibi Uzakça’da da insanlar çocuk denecek yaşlarda evlendirildiğinden Patiska Kız’ın uyduruk bez bekleriyle hop terelelli havası çalıyor olmasına aldırılmadan kendisini almaya gelenlere pey karşılığı satılması, kaynatalar, kaynanalar, görümceler, kayınlardan oluşmuş geniş bir aile içerisinde, hem üremeyi gerçekleştirmesi, hem büyümeye devam etmesi, kavga, dövüş, hır gür de olsa aynı tavada kavrulup ele karışmayı öğrenmesinden daha doğal bir şey yoktu...
Baba evine dönüşü ölümle olabilirdi. Arkada bıraktığı, sayısı iki elin parmağından birkaç fazla olan yıllar içerisinde aldığı tek tehdit buydu.
Merdivenden indirirler
Okşanası Şiir
Çatımız delinmiş,
Yağmur damlalarından korunamıyorum,
bu gün şiir yazayım dedim.
nereden estiyse
söze 'mücahit' sözcüğü ile girdim.
ardından 'gerilla' geldi,
aniden 'milis kuvvetleri'
ve
Türkçe türkü söyledim
Ufuklarım pembe
Kürtçe zılgıt attım
Elimde kirman
İtalyanca yüzdüm Akdeniz sularında
Mavi zaman
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!