Tamay Önal Polat Şiirleri - Şair Tamay Ö ...

Tamay Önal Polat

Lanetlenmiş Şiir

Soyu tüketilmiş konar göçer kuşlar
Gaga uçlarında okunmamış mektuplar
Sazımın tellerinde türkü avazlarının infazı
İç içe geçmiş çaresiz ince parmaklar

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

İçimden çıkan koskocaman bir DEVdi.
Oluşan boşluğu
Kimseye göstermeden küçültmek gerekliydi.
Derin bir oyuk olarak
Ömür boyu gizlime batıp duracağını bilecek.
Benden giden bu DEV’i

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

Tamay Önal Polat

‎ işini bilmeyen kasap mı demeliyim yoksa
işini çok iyi bilen cambaz mı?
Bu günkü haberlere yapacak başka yorumum yok.

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

Çizerler keskin jiletle tenimi
Sızar ince ince
İzlerler sevgimi
Utanmazlıkları
Başı dik anlı açık
Dolaşır alemi

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

Bak yine güneşi yutmaya başladı bulutlar,
Radyoda bülbülle gülün hazin hikayesi var
“Olmuyor” diyorsun
“Büyü bozuldu…
Parmak uçlarım bu kez kolayından bir aşka vuruldu…

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

Bir patlama
Bir daha
Biri daha
Çıkarın çıkarcının bini bir para
Sevgisizliği yayılıyor sahralarıma
Yareler içindeyim

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

Bu mayıs başka mayıs,
Aynalıkavaktayız.
Koynunda suyu
Zevkten dört köşe bir havuz
Üstünden atmaya çalışıyor
Son kış uykusunun tatlı mahmurluğunu.

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

Her şey, hem de her şey bambaşka olacaktı. Bunu hissediyor, içi içine sığmıyor, bir yandan da bu bambaşka güzelliğin içerisinde yer alacağı için özenle hazırlanıyordu. Saçı, kaşı, makyajı, hatta gözlerindeki ışımaları hakkında aynaların verdiği cevapla yetinmiyor, yeniden yeniden kendisine bakıyor, orasına burasına bir şeyler takıp takıştırıyor, sonra da tüm taktıklarını çıkarıyordu.
Nihayet Güneş’in Marmara sularını yataydan yalama saati yaklaşıyor, o doyumsuz kızıllığın biraz sonra tüm İstanbul’u büyüleyeceğini bilerek sarayından dışarı adımını atıyordu.
Kadıköy’e kadar sürdürülen sahil yolculuğunda kaldırımların süslü ağaçları, sadık birer uşak gibi saygı ile hafif hafif eğilip kendisini selamlıyor o da sihirli kamçının ufukta süzülüşünü izliyordu.
Her şey son derece güzel ve yerli yerindeydi. Ne fazla bir ses, ne eksik bir nefes var gibiydi.
Başı göğe değen hurmalar tam istenilen yerde yükselmişler, çiçekler tam istenilen renkte süslenmişler, fenerler asılmış, kandiller yakılmış, turnalar gagalarını aşk mektuplarına batırmışlardı...
Göz kapaklarını bir kez indirip kaldırarak yaz mevsiminin cıvıl cıvıl bir plajında, kumlarla oynaşan çocukların yanaklarından pembe gamzeler toplayabilir, bir başka baş devinimle kış mevsiminin savrula savrula inen lapa lapa kar taneciklerinden saçlarına gümüş yıldızcıklar takabilir, bir parmak şaklatması ile bahar çiçeklerinden katmerli taçlar üretebilir, istediğinde de sonbahar rüzgarının tarçın kokulu nefesinden kocaman bir kuru çınar yaprağının yelpazelenişini izleyebilirdi…O da bunların hepsinin tadını çıkarıyor, bir keyiften ötekine uçuşan bir salıncakta sallandırırcasına eteklerini uçuşturan lodosa öpücükler konduruyordu.

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

Uyandım
Uyandığıma pişman
Kapadım yeniden gözlerimi
Ne rüyayı yaşayabildim
Ne rüyaya çekebildim kendisini
Ne rüyadan çıkarabildim kendimi

Devamını Oku