Talihi yar olanın yar sarar yaresini Ke ...

Talihi yar olanın yar sarar yaresini
Talihi yar olmayanın felek yıkar hanesini
Keçecizade İzzet Molla

Şans,talih,kader kısmet denilen şey ilahi taksimattan payımıza düşen,bizim için taktir edilen yardımdır.
Etrafımıza baktığımızda bazı insanların hemen her konuda şanslı olduğunu,her tuttukları işi başardıklarını hayatta her istedikleri şeylere kolayca kavuştuklarını görür,imreniriz.Hayatta,insanın başarılı ve mutlu olabilmesi için,sorumluluk almaktır.Bu gerek,beşeri hayatımızda,gerekse manevi gidişatımızda değişmez bir kuraldır.Sağlam hesaplara dayanılarak,her işi düşünerek,planlıyarak acele etmeksizin yaptığımız işler bizi başarıya emin adımlarla götürür.Hayatında,başarılı ve mutlu olmuş insanların sahip oldukları cazip olanaklar,genellikle uzun yılların sabır,sebat,tecrübe,azim ve iradeyle gösterilen akıllı çabaları sonucu elde edilmiştir.
Dolayısıyla,şans kısmet,talih denilen mefhumları rastlantılara değil,isabet kelimesiyle ifade edebiliriz.
Şans,doğru zamanda,doğru yerde,doğru açıda,yaşama dair deneyimlenmiş kurallarının akılcı bir metodla uygulanmasıyla karşımıza çıkan fırsatların değerlendirilmesinden başka bir şey değildir.İnsanın karşılaştığı olumlu yada olumsuz sonuçları şans,kader,talih,kısmet olarak değerlendirmesi,kişinin
olaylara yaklaşımını ve alacağı sonucu olumsuz yönde etkileyen önemli bir etkendir.Bir Rus atasözünün dediği gibi “Şans,kuvvetliden yanadır.”
Fakat,şairin de yukarıdaki beyitte söylediği gibi talihi yar olanın dostlar sarar yaresini,herkes elinden tutar, yardım eder.Kendi mukadderat yolunda inançla azimle koşan insanın hedefine salimen varması için tüm kainat seferber olur.Bu kişi talih rüzgarını arkasına almış,pupa yelken korkusuzca denizlere açılmış bir gezgine benzer.O,hava durumunu sürekli takip eder,fırtınalı havalarda sakin bir liman arar,dinlenir,deniz sakinleşince yoluna devam eder,bu şekilde varacağı sahile emin bir şekilde yol alır.
Oysa,her şeyi şans,kader,kısmet,talih gibi soyut kavramlara bağlayıp şans ve kaderi de bir rastlantılar dizisi olarak gören kişi yola çıkmadan önce teknesini kontrol etmez,hava durumuna denizin sakinliğine hırçınlığına aldırmadan ilerler,pusulaya bakmayı bile gereksiz görür.Neticede,ya bir fırtınalı havada teknesiyle birlikte sularda boğulacak yada tedbirsizliği sonucu kayalıklara bindirecektir.İşte,şans,talih ve kaderi sadece rastlantılara bağlayan bir kişi ile her şeyin çalışma ve azim,tahammül gibi somut kavram ve yaşam kurallarının titizlikle uygulanması sonucu gerçekleştiğine inanan kişi arasındaki fark hayata bakış açısı ile ilgilidir.Biri,her şeyi rastlantıya,diğeri isabet kavramına bağlar.Gerek,maddi hayatımızda, gerekse manevi hayatımızda yol bu,töre budur.Dolayısıyla,ancak mutlak kaza dediğimiz,gerçekleştiği zaman elimizi kolumuzu bağlayan ve önüne geçilemeyen durumlar için şairin dizelerinde “talihi yar olmayanın felek yıkar hanesini” sözlerini doğru ve yerinde bir tespit olarak
kabul edebiliriz.Bu durumlarda da,kul sorumlu değildir.Ondan,beklenen bela ve musibet imtihanın sabır ve kulluk bilincini,yaşama gücünü yitirmeden yoluna devam etmesidir.Allah,bu imtihanla ya kulun ahrette istemiş olduğu yüksek bir makama ulaşmasını dilemiş,yada gurur,kibir,dünya tutkusu, gaflet gibi nefsin kötü tutku ve sıfatlardan arınmasıyla tekamül yolunda ilerlemesini ve olgunlaşmasını murat etmiştir.Hikmetinden sual olmaz.