İstanbul`u İstanbul olduğu için hiç utandırdık mı ki
Yaşlandığını söyleyip beyazlarını sayıyoruz.
Hem biz İstanbul`dan farklı neler yaptık ki
Tekneler Bebek Koyuna iskambil kâğıdı gibi
yayılmışken
- Bak vapur maça kızı olmuş geçiyor-
Her şeyimi döktüm ortaya
Yanılgılarımı sorguladım korkmadan
Çoğu şeyi bulamadan kaybettim,
Doğrular beni arıyor.
Islanan sadece gözlerim değil
İki el kurşun sesi
Boş kovanlar olayın tanıkları
iki el kurşun sesi.
Trabzon bu kadar karışmadı
Yok yok bu kadarını dalgalar bile yapamadı.
Uykunun mayhoşluğundan kurtulunca
Şaşırma, elinle boşa yoklama döşeğimi
Çünkü; sen ayıldığında ben yolu yarıladım
Sabahı yorgun ayaklarla karşıladım.
Sana etkisi üç ay sürecek bir yas bıraktım
Dördüncü aya kalmaz unutursun zaten
İki satır yazıp
bir virgül koyacaktım
Karşıma sen çıktın…
Sana en güzel şiirleri yazacaktım
Sen karşı çıktın
İsminizi yazarken ellerimi titretiyorsunuz küçük hanım
Kalemimin mürekkebi donuyor gözlerinizde
Ama sizden göz yaşlarınızı değil, hiç olmazsa
Arkadaşlığınızı istiyoruz tatlı sözlerinizde.
Ama güneşin doğuşunun denize yansıması gibi
Gözleriniz, biz o boş denizin ortasında
Ben rüyalarımdan kaçarım
Sen rüyalarıma kaçarsın
Ben rüyalarıma ağlarım
Sen rüyalarımda ağlarsın
Ben ölürüm her rüyada
Sen doğarsın
Kirkor`un eldivenlerinde Elena`nın gözleri var
Kadehlerinde Kıbrıs şarabı, Ararat`ın soğuğu
Yüreklerinde lokum tatlılığı var...
Onlar filizlerini bile göremedi ama çayın
Gözlerinde kurak toprakların fidanları var...
Ölüler denizde yaşarlar
Su olurlar balık olurlar yengeç olurlar
Çaresizliklerinde bir nehre takılıp
Hiç olmadı kum tanesi olurlar
Hem yaşam yosun bağlamamış mı pislikten
Ben bir yelkenliyim
yüreğin denizdir
Ancak sen taşırsın beni
Esmez rüzgarım, sen tutarsın yelkenlerimden
Fırtına patlar ansızın sana sığınırım
Sen olmazsan balçığa saplanır kalırım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!