Dudaklarıma değmeden içiyorum seni.
Çıplak kalmak ürkütüyor,
öpmek gelmiyor içimden,
öpmek yok eder düşlerini.
Dudaklarına değmeden içiyorum seni.
Artık çocuk değilim değil mi anne?
Bu bir sen anlarsın!
sen çocukluğum,
gençliğim...
Yağmur yağar
üzerinden sıyırıp atmak istersin karanlığı.
Gök kuşağı olmak istersin,
toprağa dalıp çıkarmak hayatı.
Yağmur yağar;
Sana vuruyor bütün notalar,
akorları tutmuyor düşlerimin...
Yakasında izsin,
dudağında ruj,
fikrinde suç.
Karların üzerinde örtüler dolaşır.
kışların üzerine öfkeler bulaşır.
koşup koşup sarılamadığım,
susup susup konuşamadığım,
bakıp bakıp göremediğimsin.
Eşantiyonsun;
Tek bir tüy havalandı,
gökkuşağıyla düştü yere...
Yer, dünyanın yürüdüğü yerdi,
ıslandı kaldırımlar gözyaşlarıyla.
Köpüklere boyandı çiçekler,
Dikişlerini aldırdım düşlerimin.
Yaralarını sardım,
su verdim kurumuş dudaklarına...
Hayat sızıyor her yanımdan.
Törpüledikçe kalın yanlarımı,
Sen; beşik kertmem...
Sılada vuslatı düşleyen sen!
Dumanı tüterken korkularımın,
sancılar usulca örtmüş üzerimi.
Şehzadeler dolanır lale bahçelerinde,
Dizilirken yokluklar boğazıma,
seni düşlerken buldum kendimi.
Dedim ki;
acıkmak bu olmalı! .
Kaybetmişken en sevdiklerimi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!