sabah şerifleriniz hayrolsun...
...
(ama hani nerede, bir ayağı kırık tahta sandalyenin dayandığı masa,
şu köşede duruyordu)
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Devamını Oku
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
masa tahta olunca aklıma geldi..
kırdayım..
baki’nin meyhanesinde.
masa tahta,
testi toprak,
testi benim.
şarap sen...
doluyum boğazıma dek..
gam değil istanbul da olmamak..
karşımda sen,
gözlerinde istanbul...!
özlemini çekme moduna giren yürek zamanın nasıl tükendiğinden bihaberdir ...teması anıları cilalayan anlatımı ile Cevat agabeyimi kutlarım
)) Öykülenme kurgusu ve ifade keskinliği muhteşem.....
Dostlarına yüreğini açan bir içtenlikle ve zekice tertiplenerek yazılmış.....Teşekkürler...
Sizler antoloji'den umarım hiç ayrılmazsınız....
Sema.
güzel bir şiir okumanın keyfi adına tşk.şairim..
SAYIN ÇEŞTEPE,
ŞİİRİ OKUDUM BİR DAHA OKUDUM.
KENDİ DAMLAMIZDA KENDİMİZİ BULMAK...
YARIM KALMIŞLARIN TAMAMLANMA UMUDU...
SUSTUM... YAZMAYA ÇALIŞSAM DAĞILACAĞIM.
YÜREĞİNİZE SAĞLIK. SAYGILAR
altın başlı çivi gibi delerek karanlığı
Ne guzel karanligi delip en degerli zat olup, altin bas olup aydinlatabilmek geceyi. Allah herkese nasip eylesin. Cevat bey Ustadim! Şiir arkadasim! Kutlarim guzel şiirinizi. selmalr ve saygilarımla.
Duru bir anlatım. Lezzetli. Yorum -hoş- kapısına dayalı. Nefaseti katmerli. Yürek sızıntıları. Kırık ta olsa özlemin ifşası...
Yüreğiniz dert görmesin.
Paylaşım için teşekkürler.
Sevgilerimle.
Yine insanı sarıp sarmalayan ve düşüncelere salan hüzünlü bir ses var şiirinizde...
Ve...belki bir tahta masa ya da karanfil... sadece bir akşamdan sabaha, neler eksildiğinin farkında mıyız yaşamımızda... İşte bu sizin farkınız...
Kaleminize sağlık .. Sayın Çeştepe
Saygılarımla +10 ant
sabah şerifleriniz hayrolsun...
...
(ama hani nerede, bir ayağı kırık tahta sandalyenin dayandığı masa,
şu köşede duruyordu)
tahta masalar, boş sandalyeler, kaşıkları içinde kalmış çay bardakları
ellerim cebimde geliyorum yanınıza, dudağımda geceden kalma ıslık
sevdiğiniz bütün türküleri çalıyorum, yüzümdeki tebessümle barışık
güne güneş olup doğmak niyetine, altın başlı çivi gibi delerek karanlığı
(dün üzerine gözyaşı damlayan şu karanfil, gene duruyor yerinde ama
nasıl da bükmüş boynunu) ' C.Ç.'
---------------
Sizin de sabahı şerifleriniz hayrolsun değerli usta.Hiç unutmadık bir bacağı kırık sandalyeleri, seyrek tahtalı rengi siyahlamış pejmurde masaları ve üzerinde, karanfil yerine taze goncalarıyla su bardağına koyduğumuz gelincik demetlerini. Belki karanfiller kadar dayanıklı ve gururlu değildirler ama, son derece asildir gelinciklerin de sevgiyle bakışları.
Dilerim tüm insanların ve de çokça sevenlerin sonsuzluklara uzansın mutluluk ve huzur içinde geçsin aşkları.
Anlamakta zorluk çekiliyor; neden hep anıyor ve özlem duyuyor insanlar, topal bacaklı sandelyelerde ve kırık dökük masalarda geçen zamanları.
Ben susup çekiliyorum değerli usta... siz verirsiniz ona da en güzel en narin ve çok anlamlı şiirlerde cevabı.
Elimde olmayan nedenlerle; okuyordum fakat çok zamandır yorum yazamıyordum, duygu dünyamızı zenginleştiren şiirlerinize. Umarım bağışlarsınız.
Sağolunuz bu günde güzel duygular yüklendik... hüzünle baksakta geçmişe, umutla bakar olduk bu nefis çalışmanızla geleceğe.
Usta yüreği ve yetkin kalemi sevgi ve saygıyğılarımla kutlayıp selemlıyorum, değerli şair kardeşim sayın Cevat Çeştepe.
Kemal Polat.
Her zaman bir şeyler eksik kalır hayatımızda ve çoğunu unutur gideriz yaşadığımız günün ertesi zamanlarında... Ama bazıları vardır ki onları unutmak mümkün değildir. Yalnız başka hüzünlerimizde değil, tüm gülüşlerimizde bile onların izleri vardır.
İnsanı en çok vuran o unutulmaz eksiklikler yaşamın güzel renklerinden yanadır.
Bir ayağı kırık sandalyenin tutunduğu masa... O masa ki; üzerinde elinde karanfillerle oturan sevgilinin hatıralarıyla doludur. O masa yoktur ve o sandalye kaderine terk edilmiştir adeta... Anıların kokusunu taşıyan o karanfillerin boynunun büküklüğü, artık solmaya yüz tutuşu bundandır. O masaya en güzel anlamları biçen sevgilinin olmayışındandır.
Yaşanan bir eksikliğin hüznü, olağanüstü duygu-yoğun betimlemelerle ve zengin ifadelerle nüfuz etmiş şiirin her mısrasına… “Bir ana kucağı kadar sıcak hissedip buhar olup gökteki bulutlara giden bir su damlası…” Koskoca ırmakların artık gökteki bulularda kendi damlalarını bulması artık ne kadar zordur. Şiirin bir bölümünün sadece küçük bir kısmında tıpkı bir annenin bebeğini kaybettiğinde yaşadığı hüznün resmedilişi… Ve o kayıp damlaların “çatlak toprağa benzer dudaklarıyla kurumuş bir çeşme yalağının hasretini gideren” bir umut olarak (hüzünden bir umut doğuran) düşüşü… ne kadar çok açıklamayı gerektiren betimlemelerdi.
Akşamdan sabaha nelerin eksildiğini en iyi bir şair yüreği anlar ve o eksikliğin acısını tüm benliğiyle yaşar.
Teşekkürler mensur şiir ve şiirin en usta kalemine, teşekkürler Sayın Cevat Çeştepe.
Bu şiir ile ilgili 91 tane yorum bulunmakta