Al yüreğimi,
dalgakıranların
sert ve soğuk taşlarından uzak,
sere serpe dalgaların,
özgürce
yok olduğu köpük köpük,
Döktü gönlüm yaprağını,yasta,
Geldi çattı kış,bekler kapıda,
Takmış kemendi yıllar boynuma,
Feryad-ı figan etsem ne fayda.
Bu yaraya neylesim lokman,
Pirimin su içtiği o kaynaktan,
Birkaç yudum da ben içerek geçtim,
Olgunlaşıp baş eğmiş o başaktan,
Kucak kucak ben de biçerek geçtim.
Kurtulmak için karanlık geceden,
Gittiğinde kapısına,
yüreğin yaralı,
basmadan ziline gerekirse,
bilmelisin dönmesini geriye,
merak etme,
değer katılacak değerine.
Çocuk aklımla,
anlayamamıştım o gün,
elime tutuşturulan,
bir yüzü de insan gibi sırlı
küçük bir aynanın anlamını
ve omuzlarda taşınırken babam,
Teslim olmam bu gecelere,
dört koldan sarsa da beni İstanbul,
dik çocuğuyum Anadolu'nun hala,
inmiş de olsam bu kalleş şehre,
kanatlarıma değmez pusulardan gelen rüzgarlar,
biz seher yeliyle büyüdük,
Duvarlar da konuşur,
konuşmazsa insan,
duvarlarda ağlar,
kıvrılmışsa gecenin ayazında
dibinde bir can,
duvarlar da güler,
Yoldaşlık etmiş
onca insan toplanmış altına
kolları denizde üç çınar,
bulutlardan denize bakar özlemle,
eteklerinde çelik sesli balıkçılar.
Hasret içtim sensizliklerimde,
ondandır sızıp kalmalarım,
nefes nefes içime çektiğim,
sabahçı meyhanelerinde.
Üşür ölüm bile,
Yarım kalan türkülerin
mızrabı vurunca sazımın teline,
yanarım yorgun namlular gibi,
hasretin yüreğimde.
Omuz omuza çekemediğimiz halayların
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!