Yüreğime kurşun gibi saplanan
ve ateş gibi bedenimi saran
çığlıklardan uzak,
hüzzamla hicaz arasında dönen plak,
alır,
bırakıverir beni
Nerede,solmuş bir gül bahçesi,
başını eğmiş bir başak,
toprağını geri almak için,
kıyıları öfke öfke döven bir dalga görsem,
sen düşersin aklıma,
eşsiz memleketim Fatsa!
Zamansızca girip gönlüme,
bir yıldız gibi,
yine zamansızca
kaydın avuçlarımdan
bir bıçak çiziği çekerek gönlüme.
Öyle alıp başımı gidemem,
henüz son sözümü söylemeden,
bir siteminle sana elveda diyemem,
ruhumdaki fırtınalar dinmeden.
Kolaysa sen bıırak git,aklına inat,
sil gitsin bir kalemde yaşanılanları,
Sırça köşkte,
Beethoven'in 9.Senfonisi'nin
sıcacık tuşlarına basan minik eller,
uçan kuşu donduran
Ardahan'ın soğuğunda,
fırçasıyla tempo tutar boya sandığında.
Sen düştüğünde aklıma,
içim yanar,
yanar,dönerin,
döner,yanarım.
Düç hançerini tam on ikiden yemişim,
Şu yorgun yüreğim nefes nefes,
bak,
dayanmaz sonra bu kurşun gib havaya,
bırakıverir bir köşede beni,
yeniden ulaşmak isterken tam da sana.
Hep deriz ya,
"Erken gelmişiz dünyaya."
Geç gelsen sanki,
dünyayı fethedecektin be budala!
Önemli olan geliş zamanın değil,
Ne sorular çıkar sana dair usumdan
ne de sorulara düşen yanıtlar.
Bir ömür gider,bir ömür gelir
birbiriyle kol kola,
uzanıp giden raylar boyunca
ve bilinmeyene yol alır
Hüzünler yüzüne vurmuş,
Yasta mısın deli gönlüm,
Yaprak yerde,zaman durmuş,
Hoşta mısın deli gönlüm.
Ah bu gönlüm,deli gönlüm,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!