Tahsin Özmen (d. 1957, Yazıca, Kıbrıscık, Bolu) Türk şair, finanscı
Bolu'nun Kıbrıscık ilçesinin Yazıca Köyünde dünyaya geldi. İlk öğrenimini Yazıca Köyünde, orta öğrenimini Kıbrıscık'da, Lise eğitimini Bolu ve Polatlı Liselerinde tamamladı. 1978 yılında Ankara Ticari İlimler Akademisi Bankacılık ve Sigortacılık Yüksek Okulu önlisans, 1982 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümünü bitirdi. 1989-1990 yıllarında İngiltere Manchester'da Salford Üniversitesinde Finans masteri yaptı.1995 de Hacettepe Üniversitesi'nden İşletme doktorası diploması aldı. Çalışma yaşamına Kasım 1975 de Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Basın Yayın Daire Başkanlığı'nda başladı, 1983 Martında T.C. Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu'na denetçi yardımcısı olarak geçti ve orada 25 yıllık hizmetten sonra TRT'ye Muhasebe ve Mali İşler Dairesi Başkanı olarak atandı ve TRT'den emekli oldu.
Eserleri
Yayımlanmış Kitapları
1- Düşünmek Yaşamın Pasını Silmektir, Karina Yayıncılık, Ank, Şubat 2018 (Şiir)
2- Bez Bebekler de Üşür, Çatım Baskı Yay, Ank,2006 (Şiir)
3-) Dünya Borsalarında Gözlemlenen Anomaliler ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Üzerine Bir Deneme, T.C. Başbakanlık
Sermaye Piyasası Kurulu Yayınları,Ank,1997
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Üstat, tüm şiirleriniz çok güzel. Ama Annem Şiiriniz benim favorim. Bu şiir bir şaheser.